Playist: Vadim Kiselev - Alone In The Dark
Ev fazlasıyla sessizdi. Sanki evde birileri yaşamıyormuş gibi. Pencereden bahçeye baktığım da yanan küllerin hala orada olduğunu gördüm. Aşağıya inerek Ömer'e bakmak istedim. Kendine zarar vermesini istemiyordum.
Her zamanki gibi elinde viski kadehi gördüğümde karşısına geçtim. Bu sefer sanki biraz sarhoş gibiydi.
"İçme artık bu kadar," dediğimde bana bakıp kıkırdadı.
"İçmek istiyorum ama," dili dolanarak konuşuyordu.
"Ömer artık kendine gel, sen böyle biri değildin."
Bana bakıp kocaman sırıttı. "Tam da böyleydim. Gerçek yüzümü görmedin."
Ağlama isteğimi bastırarak Ömer'e bakmaya devam ettim. Böyle biri değildi. Onu ağlarken görmemiştim, onu hiç bu kadar dağılmış görmemiştim. Sanki başına saksı düşmüş gibi olmuştu. Sanki Ömer'i alıp yerine başka bir Ömer koymuşlar gibiydi. O benim Ömer'imdi sadece benim.
"Hayır, sen böyle bir insan değilsin," dediğimde şişeyi masaya sertçe koyarak ayağa kalktı.
Kolumu sımsıkı kavradığında anlamsızca Ömer'e baktım. Ne yapıyordu böyle? Dişlerini sıktığını fark ediyordum, diğer elini yumruk yapmıştı. Beni bir kez ittirdiğinde geriye doğru sendeledim ama düşmeyerek ayakta kalmayı başardım.
"Canımı böyle mi yakacağını düşünüyorsun? Sence benim canım fiziksel acılarla mı zarar görür?" Sesim fazla iğneleyeci çıkmıştı. Ona diklenerek baktım. Daha fazla sinirlendiğinde kolumu bir kez daha kavradı ve bir öncekinden daha sert iterek duvara çarpmama oradan da yere düşmeme sebep oldu. "Hayatın boyunca kendini saklamış bir korkaksın sen. İnsanlardan kaçan, görünmez rolü yapan ve başını kuma gömen bir kızsın. Sana acıyorum."
Dedikleri karşısında şok olmuş bir şekilde öylece baktım. Zaaflarımı ya da hassas olduğum noktaları çok iyi biliyordu ve bana karşı kullanmıştı.
Bana, sana acıyorum demişti.
Bana.
Sarsıldığım da öylece durmuş ne yapacağımı düşünüyordum. Titremeye başladığımda burada ağlamak istemediğimi fark ettim. Ona her seferinde aciz tarafımı göstermiştim. Onsuz nefes alamayacağımı söylemiştim. Onsuz yaşayamacağımı
biliyordu.Evet, belki yapamazdım, yaşayamazdım ama şu an ağlamak ve karşısında küçük düşmek istemedim. Şu an ağlamak ve ona en aciz halimi göstermek istemedim.
Benim tanıdığım Ömer böyle biri değildi. Kollarından sarsıp kendine gelmeseni söylemek istedim. Benim Ömer'im böyle biri değildi.
Değildi işte.
Duvara sert bir yumruk attığında yerimde durmuş sadece ona bakıyordum. Ayağa kalmak ve kaçmak istedim. Beni durdurmayacağından emindim. En çokta bundan korkuyordum.
Boğazım düğümlendiğin de yavaşça ayağa kalktım. Ömer'le göz göze geldiğimde gözlerinde hiçbir şey göremedim. Tek bir duygu kıpırtısı olmadı yüzünde. Beni çoktan bitirdiğini fark ettim. Onun için hiçbir şey ifade etmiyordum artık. Gerçi eskiden ne ifade ediyordum ki? Eskiden? Daha dün beraberdik. Daha dün bana sarılmıştı. Daha dün kokusunu içime çekmiştim. Ne ara eski olmuştu benim için. Ne ara onu tozlu rafların arasına kaldırmıştım?
Ömer'i yalnız bırakarak yatak odasına çıktığımda kapıyı yavaşça kapattım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Bana dediği şeyler zihnimde bir bir canlandığın da elimle ağzımı kapattım.
Duymasını istemiyordum. Onun için ağladığımı bilmesini istemiyordum. Dizlerimin bağı çözüldüğünde olduğum yerde dizlerimin üzerine çöktüm.
Ne yapacaktım?
Karanlık gecede fısıldadığım bu soru zihnimde büyük bir volkan olup her yere dağıldı.
Gecenin bu saatinde ağladığımı duymasın diye elimle ağzımı kapatmış bir şekilde ağlıyor ve kendime onsuz ne yapacağımı soruyordum.
Bu soruyu detaylıca hiç düşünmemiştim. Hiç kafamda tartmamıştım.
O günün geleceğini biliyordum ama hiç plan kurmamıştım. Çünkü sanki hiç o beklediğim gün gelmeyecekmiş gibiydi. Sonsuza kadar Mutlu olacakmışım gibi.
Bir rüyaydı, gördüm ve uyandım.
Boşlukta çırpınıyormuşum gibi hissediyordum. En karanlık ve pes etmiş bir anda çıkıp gelmişti bana. Tam da her şeyden vaz geçerken. Mucizelere inanmaya başlamıştım. Bana mucizelere inandırmıştı. Beni yeniden hayatta tutmuştu.
Şimdi ne bok yiyecektim?
Şimdi kime tutunacaktım?
Şimdi Nasıl nefes alacaktım?
Bedenim ağlamaktan sarsıldığında kendimi öylece bıraktım. Yine en çok zararı ben görmüştüm. Yine en çok ben yıkılmıştım. Yine en çok ben tükenmiştim.
Benim hayallerim onun gözlerinde kalmıştı. Benim hayallerim kokusunda solmuştu. Benim hayallerim benim olmayan ellerinde kurumuştu.
Benim umutlarım kırılmıştı. En olmadık Zamanda bırakmıştı beni. Tam her şey yoluna girecek derken tüketmişti beni. Bulutların üzerine çıkarmış ve bir anda bırakarak sertçe betona çakılmama sebep olmuştu.
Sert düşmüştüm.
Ve bunu hiç umursamamıştı.
Hiç aklına gelmemiştim. Beni hiç düşünmemişti. Yok olmak istedim. Düştüğüm bu durumdan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Ömer'le yaptığım şeyleri düşününce başımı gömme hissi oluşuyordu.
Harabeye dönmüştüm.
Enkazların altında kaldığım halde ona doğru sürünmeye devam ediyordum. Hala bana geri döneceğini düşünüyordum. Hala bana geri dönebilirdi. Bıkmadan, usanmadan bekleyecektim. Çünkü ben hep beklerdim.
Alışkındım.
Uyumak istemiyordum, işte sırf bu yüzden uyumak istemiyordum. Uyandığımda onu görememekten korkuyordum. Uyandığımda varlığını hissedememekten korkuyordum. Hayal olmasından korkuyordum.
Ama o olmadan ben özlerim.
Ama o olmadan ben nefes alamam.
Ama o olmadan ben yıkılırım.Özledim.
Nefes alamadım.
Yıkıldım....geri gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Parçaları
Genç KurguMutlu Olmayı Hak Etmeyenlerin Hikayesi Buz Parçaları Serisi- I 2014 Kapak Yapımı: @GlbayramON