İnanç Şanver: Gölgeler"Keşke her şey söylendiği gibi kolay olsa..."
-
Mete'den
"Bu gece bu işi halledin," Gözlerim Bora'ya kayarken tereddütte olduğunu fark ettim. "Umarım ne kadar ciddi olduğumu anlamışsınızdır beyler." başımı hafifçe sallayıp, "Tamam, halledeceğiz patron." dedim ciddi bir tonla.
Bora'nın öfkeyle yumruğunu sıkdığını fark edince, sahte bir öksürükle ona yöneldim. "Biz işimize bakalım. Bu gece, bu iş bitecek." Omzunu kavrayıp odadan çıkardığımda sertçe duvara yumruk attı. "Bu sikik emirlere daha ne kadar boyun eğeceğiz? O adamı öldürmek istiyorum."
"Sanki ben senden farksızım anasını satayım. İşin içinde para olmasa kesmişdim biletini." öfkeli gözleri beni bulduğunda soğukluğumu korudum. "Ulan tek derdin para mı? O kağıt patçasına tapdığının farkında mısın lan sen?"
"Para olmasa insan bir hiç kuzen, bunu unutma." Bir anlık öfkeyle yakamı kavradığıda tepkisiz kaldım. "Tüm bu şeyleri para için yapıyorsak ben yokum!"
"Ayağımıza gelen bu fırsatı senin liderlik tutkun için geri tepeceksek ben hiçbir şeyde yokum." Tekrar yakamı kavrayıp bedenimi duvara ittirdi. "Ne diyorsun lan sen?" Gözlerindeki öfke dinmeyecek bir ateşi anımsatıyordu, tehditgar ve güçlü. "Ben parayı ne kadar istiyorsam sen de liderliği öyle istiyorsun."
Bu sözlerimi aksini asla iddia edemem, sonuna kadar arkasındaydım. Ben parayı istiyordum, çünkü polisin peşimde olduğu dönemde beni tek kurtaracak şeyin para olduğunu anladım. Eğer param olsaydı bu adama bile boyun eğmezdim. Paraya tapmıyordum, ama bu istemediğim anlamına gelmez.
Bora'da tıpkı benim para istemem gibi liderlik istiyordu. Bana göre hayatımızı para kurtarabilirdi, ona göre de liderlik. Eskiden olsa ne kadar zorda kalsak çatılıya sığınırdık ama o sokak bu gün harabe, sadece yıkık dökük evlerin bulunduğu ıssız bir sokak. İşte bu yüzden Bora'nın yeni hedefi Patron bozuntusunun koltuğuydu.
"Koca karı gibi lafı dolandırma kapat çeneni." Yakamı sertçe bırakıp bara yöneldi, alayla gülümseyip hafif bir ıslık eşliğinde bende peşinden bara yöneldim. Birkaç saat sonra yapacağımız pazarlama tehlikeli olabilirdi, ama ucundaki miktar buna değerdi. "Sakin ol kuzen, senin daha pis işlerin oldu." derken İsra'dan makas aldım.
"O işleri bu gece yapacağımız iğrenç şeyle kıyaslama bile!" dedi işaret parmağını suçlayıcı bir tavırla bana yöneltirken. "Bu yapdığımız çok büyük bir kötülük! Bunun vebalini nasıl ödeyeceksin?" umursamaz takınarak gözlerimi başka yere çevirdim. Bu kimin umurunda ki? Ben kurtuluş istiyorum.
"Gerçi kime diyorsam? Senin taş kalbini şeytan yönetiyor, sen iyi biri değilsin Mete." Büyük bir öfkeyle dikkatimi Bora'ya verdim. "Bunu söyleyecek en son kişisin sen. Neler yapdığını en iyi ben bilirim, şimdi bana nasihat vererek iyi bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışma. Ben ne kadar dipteysem, sen de öylesin."
"Hey, sakin olun. Neler oluyor?" Kısaca İsra'ya bakıp başka bir masaya yöneldim. Aptal herif, ben sadece bizi kurtarmaya çalışıyorum. Derin bir nefes alıp L şeklindeki masaya yayıldım. Gözlerim ise, bana öfkeyle bakan Bora'daydı. Gerçekler zoruna gitmiş olmalı.
***
Ece'den
"Ece, kalk kızım. Ece... Ece... Ece." bir şeyler mırıldanarak başımdaki yastığa sarıldım. "Ece, hadi sahura. Hadi, ezan okunacak." Uykulu gözlerimi aralayıp görüş açıma giren anneme baktım manasızca, "Ne diyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 2 | Bencil
Teen Fiction#58 "Kirli ruhun, tutsak bedenleri..." Doğrular ya da yanlışlar. Kurallar ve yasaklar... Hayatın kendisiyle tanışan bir grup gencin çevreleriyle olan sınavında zorluklar katlanılamaz hâle gelir, kendi hayat mücadelerinde hedefleri için savaş verenle...