Gripin : Beni boş yere yorma.
"Sen ne gitmesini bildin, ne de kalmasını. Sen sadece acıtmasını bildin."
-
Mete'den
"Eyvallah." başımı olumlu anlamda salladıktan sonra ara sokağa girdim, ardından ellerimi cebime koyup ıslık eşliğinde yürümeye başladım. O sırada telefonumun melodisi yükseldiğinde, duraksayıp ekrana baktım. Patron arıyordu, "Efedim Patron?" dedim keyifli ses tonumla.
"Nasıl gidiyor? Halletin mi?"
"Hallettim, tüm mallar satıldı."
"Güzel. Parayı gönder."
"Tamam." deyip kapattığım sırada ağzımdan birkaç küfür döküldü. "Aptal herif." Paranın bir kısmını gönderirim, diğer kısmını keyfim bilir. Tekrar yürümeye devam ederken şunu düşündüm; pahalıya sattığım maldan üç bin kârdayım, tabii Patron'nun vereceği payda var. Ulan Mete sen bu zekayla iyi yol alırsın.
Birkaç gün ortadan kaybolup malları satmak iyi fikirdi, en azından birgün Patron denen herife kafa tutacağım zaman güvenebileceğim param olacaktı.
Telefonum yine çalmaya başladığında gözlerimi devirdim, bu defa arayan Zeynep'ti. "Ne var?" dedim düz bir ses tonuyla. "Nerdesin lan sen? İyi kayıplara karıştın?" Gözlerimi devirerek yine olduğum yerde duraksadım. "Uzatma."
"Ceyda nerde? Ece, Sefa nerde? İki gündür haber yok." gözlerimi devirerek etrafı kolaçan ettim, "Evdedirler. Ne bileyim?"
"Nasıl ne bileyim? İçlerinden biri eski sevgilin, diğeride en yakın arkadaşın." dediğinde kaşlarımı çattım. "Eski değil. O benim hâlâ sevgilim." ve şunu ekledim, "Neyse işim var, kapatıyorum."
"Dur! Kapatma. İki gün önce bizim okula bi çocuk geldi, sınıfı bastı tehditler savurdu. Esra'yı kastederek dikkat edin kendinize gibi şeyler zırvaladı." kaşlarım çatılırken, "Ne çocuğu? Ne diyorsun kızım?" dedim hızla.
"Yani diyorum ki, Esra belası geri geldi. Ceyda, Sefa, Ece? Onlardan da ne tesadüfse iki gündür haber yok. Sizin bara da biri kurşunlar yağdırmış, Bora söyledi. Bunlar hepsi aynı günde oldu Mete."
"Siktir!" diye mırıldandıktan sonra hızla koşmaya başladım, her şey aynı gün olduysa bela yine bizi buldu demektir.
*
Hızla merdivenleri çıkarken Sefa'nın eve girerim diye verdiği anahtarı cebime koydum, üçüncü kata çıktığımda 6 numaralı daireye yöneldim, anahtarı tekrar çıkartacağım sırada kapının hafifçe aralı olduğunu fark ettim, "Kahretsin!"
"Kime bakmıştın?" İrkilerek omuz üstünden sesin sahibine döndüğümde yaşlı bir kadına denk geldim, karşı dairenin kapısından buraya bakıyordu. "Bu kim lan?" diye mırıldandım kendikendime. "Bu dairede yaşayanlar nerde?" dediğime elini kulağına koyarak öne doğru hafiften eğildi.
"Dünyada yaşayanlar mı nerde?" Ne dünyası lan? Yüzümü buruşturarak, "Ne dünyası teyze? Burada yaşayanlar diyorum, nerde?" dedim kapıyı işaret ederek. "Ha sen Emrah'la Yusuf'u soruyorsun. Bilmem, iki gündür yoklar, tatile gittiler heralde. Ama kapıyı kilitlemeyi unutmuşlar."
Emrah? Yusuf? Erkek ismi değil mi lan bunlar? Ulan Ceyda ne işler karıştırıyorsun sen. "Ne Emrah'ı, Yusuf kim? Ne diyorsun lan sen."
"Emrah işte düz saçlı olan, Yusuf'da kıvırcık kızım." Kaşlarımı çatarak sabır diye mırıldandım, ardından eve girip kapıyı sertçe kapattım. Bu karıyı çok mu aradılar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 2 | Bencil
Teen Fiction#58 "Kirli ruhun, tutsak bedenleri..." Doğrular ya da yanlışlar. Kurallar ve yasaklar... Hayatın kendisiyle tanışan bir grup gencin çevreleriyle olan sınavında zorluklar katlanılamaz hâle gelir, kendi hayat mücadelerinde hedefleri için savaş verenle...