Final

2.1K 164 102
                                    


Buraya; okurken kendini gördüğün, kişiliğini temsil eden karakteri yazar mısın?

Bu hikâyeyi 13.06.2015 tarihinde yazmaya başladım. 12.02.2017 tarihinde sonlandırıyorum.

~

Kezzo | Yaşlanıyorum. (Normalde Rap dinlerim ama ilk defa bölümlere ekliyorum. İlginç.)

"Hayat; otobüsün sol camından dışarıyı izlerken, sağ camındakileri kaçırmamızdan ibarettir."

-

Beyaz bir sayfaya yazılmış sahipsiz bir hikâyem vardı benim. Kimsesizliği kabullenmiş, ardında onu takip eden tüm gerçekleri hiçe saymış, günahlara boyun eğmiş, sınırı olmayan ruhların olduğu bir hikâye. Sonunda, gerçekleri hiçe saymış ginahkar insanlar sadece bir halatla yaşamaktan vaz geçmişlerdi. Bir adam vardı, birde kadın.

Adam bencildi. Kadın ise âşık.

Bir kadın, tüm hayatını ihtimalleri olan bencil bir adama bağlar mıydı? Kâğıt parçasına tapan, bencilliği gözüne perde gibi inmiş çıkarcı bir adam... Ya da, daha mâsum bir âşk vardı bu hikâyede. Bir adam vardı, bir de kadın. Kadın, bir gün yaşmaktan vaz geçti ve gözlerini yumdu ve adam o gün bitti. Sonra o mâsum âşkı tekrar alevlendi, ölü bir kadını sevmeye devam etti.

Kadın öldü. Adam sevmeye devam etti.

Ya da bambaşka bir âşk vardı bu hikâyede. Bir adam vardı, bencildi. Çıkarcıydı, kendi çıkarı için herkesi uçuruma atacak kadar kalbi mühürlü bir adam. Ve âşkını, sevgisini asla göremeyeceği bir kadın. Kadın, onu seviyordu. Bu öylesine büyük bir sevgiydi ki, kimse sevemezdi ondan daha çok o bencili. Ama bencil kördü.

Kadın seviyordu. Adam kördü.

Âşktan ziyade kimsesizlerin öyküsüydü bu satırlar. Çocukluğu diğerleri gibi şanslı olmayan, camları taşlayıp ceza yemenin yanında ufakcık kaldığı bir çocukluk. Yetim kalmanın alnına kara leke gibi kazındığı, belkide lanetlenmiş o çocuklar. Diyorlar ya; sonumuz yakın. Ya da sonumuz yok. Aslında bunları diyen onların ta kendisiydi.

Tanrı, kullarını sadece sınar. Kimisi pes eder. Kimisi ise savaşır. Kimisi de, isyan eder... Ve kaybeder.

"Vay be, ulan yemin ediyorum on numara oldu. Harbiden açtık he." ellerimi dizlerimin üzerine yerleştirip düz bir surat ifadesiyle süzdüm yolun karşısında binayı. "Biz kafaya koyarsak yaparız, sen rahat ol." iki katlı, büyük, taştan duvarları olan güzel bir barınak... "Para hayırlı yerden gelmese de, olsun. En azından onun hayalini gerçekleştirdik." Tek kaşımı kaldırarak Sefa'ya bakındım.

"Melek bizi görüyor mudur?" dediğimde Zeynep başını sallayarak, "Görüyor," diye mırıldandı. Kafamı yine o binaya çevirip otuz iki diş gülümsedim. "İyimiş."

"Melek Sezer Hayvan Barınağı." yazıyordu tabellanın üzerinde ve altında da küçük harflerle, "Melek Sezer anısına..." diye küçük bir açıklama vardı.
"Onun hayali buydu. En büyük hayali..." Duvara yaslanan Mete Sefa'nın başın başına hafifçe patlatıp alayla gülümsedi. "Karı gibi duygusala bağlama lan. Al açtık barınağını." Sefa arkasını dönüp Mete'ye küçük bir tokat atıp tekrar önüne döndü, "Birader sen sus, kafan basmaz bu işlere."

"Hepinizden nefret ettiğimi daha kaç kere söylemeliyim? Ayrıca neden paranın altıda birini verdiniz bana?" Sefa göz ucuyla Ece'ye bakıp gözlerini kıstı. "Lan altı kişiyiz, paranın kaçta kaçını sana vermemizi bekliyorsun? Yürügit düğününü yap, hadi." Ece'nin anlamsız bakışlarını es geçip Mete'ye döndüm. Kaşlarını hafifçe kaldırmış boş gözlerle suratıma bakıyordu.

PARAMPARÇA 2 | BencilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin