Multimedya : Bora
"Ne güzel yalansın sen, hep inandığım..."
-
Zeynep'ten
"Tamam anne, tamam. Sadece bizimkileri görüp geleceğim. Tamam, tamam Ceyda'ların evine gittikten sonra annelerini arayıp haber vereceğim." Parmaklarımı saçlarımdan geçirirken derin bir nefes aldım, "Tamam? Bay bay."
"Ne diyor?" Önder'e kısaca bakıp telefonu arka cebime koydum. "Ceyda'ya bakıp yarın geri dönecekmişim. Okul, sınav falan. Aksatmamak için."
"Yarına bilet bulursun da, biraz erken değil mi?" Başımı olumsuz anlamda sallarken, "Ne bileyim ya?" diye mırıldandım. "Hadi, gidelim." İkimizde dikkatimizi Bora'ya verirken küçük çantasıyla buraya geliyordu, tabii ki de buraya temelli gelmedik. Bu yüzden yanımızda valiz falan da getirmedik. Küçük çanta falan.
"Tamam, hadi." deyip otogarın çıkışına yönelirken kol saatimden saate baktım. "Ohoo, saat 12'ye geliyor. Bunlar şimdi uyuyodur be." Bora omuz üstünden kısaca bakıp önüne döndü, "Onların evde olduğunu mu düşünüyorsun?" diyen Önder'e çatık kaşlarımla baktım. "Ne diyorsun oğlum?"
"Bir şey demiyorum, ancak içimden bir ses başları dertte diyor." Derin bir nefes alıp adımlarımı hızlandırdım, "Taksi bulun, gidip bakalım şu eve." Arabaların yoğun olduğu bir sokağa girdiğimiz sırada, en önde sessizce yürüyen Önder'e "Yavaşla." diye ikaz ettim.
Cevap vermedi. "Kime diyorum? Duymuyor musun?" Yine cevap vermedi. "Bora!" dediğim sırada hızla bana dönüp bileğimi kavradı. "Zeynep kapat çeneni. İyi değilim. Kapat çeneni." sesi buz gibiydi. "N'oluyor lan? Ne bu tripler."
Bileğimi sertçe bırakıp yolun kenarındaki taksiyi çevirdi. Bir bok anlamayarak bileğimdeki parmak izlerine verdim dikkatimi. Belkide Yasemin'i özlüyordur ha? "Zeynep, hadi." Önder'i onaylayarak taksiye bindim.
Önder öne, ben ve Bora'da arkaya bindik. Kısa aralıklarla, yan koltukta oturan Bora'ya bakıyordum. Gergin görünüyordu. Geriye yaslanmış dışarıya bakıyordu, gözüm ellerine kaydığında ellerinin üzerindeki kızarıklıklar çekti dikkatimi. Bir şeyleri yumruklamış gibiydi, otobüse binerken de gergin görünüyordu.
Elini yavaşça kavradığımda gözleri beni buldu, "Neyin artistliğini yapıyorsun bilmiyorum, ama her şey düzelecek. Merak etme." ruhsuz bakan gözleri birkaç saniyeliğine bende takılı kaldığında kafamı başka yere çevirip elimi çektim.
Milletin derdinin ben çekiyorum, bu nasıl iş be kardeşim. Biraz da kendimi düşünsem Allah bilir nerelerdeydim. "Bu kim?" düşüncelerimi bir kenara bırakıp dikkatimi Önder'e verdim. Ardından taksinin önünde duran kıza, "B-bu..."
"Yasemin!" Önder'in bağırışıyla Bora yayıldığı koltuktan doğruldu. "Yasemin?" dehşete düşmüştü. Taksici kolunu camdan uzatıp, "Ne yapıyorsun kızım, çekilsene arabanın önünden." dedi bağırarak. Ancak Yasemin tepkisizce arabaya bakıyordu, hızla arabadan inip yanına ilerledim. Benimle birlikte Önder ve Bora'da.
"Yasemin? Sen..." Bora tereddütle ona bakıyordu. O ise, boş bir surat ifadesiyle, Bora'nın gözlerine odaklanmıştı. "N'oluyor kızım, konuşsana." dedim öne atılarak. "Senin ne işin var burada?"
Arkadan arabaların kornaları yükselirken, belinden çıkardığı silahı bize doğrulttu. Gözlerim irice açılırken Önder'le göz göze geldik. Bora ise dehşetle ona bakıyordu. "Ne yapıyorsun kızım sen? Kafayı mı yedin. İndir şunu!"
Arkada biriken arabalardan inen insanlar bağırışmaya başladığında üçümüzde dikkatle Yasemin'e bakıyorduk. "Benimle gelin."
"Yasemin..." Bora'nın sesi cansız çıkmıştı, "Benimle gelin dedim." Yasemin bu ikazı yaparken sesi titriyordu. "Arabaya..." diyerek yan yoldaki siyah arabayı işaret etti. "Yasemin, sen-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 2 | Bencil
Teen Fiction#58 "Kirli ruhun, tutsak bedenleri..." Doğrular ya da yanlışlar. Kurallar ve yasaklar... Hayatın kendisiyle tanışan bir grup gencin çevreleriyle olan sınavında zorluklar katlanılamaz hâle gelir, kendi hayat mücadelerinde hedefleri için savaş verenle...