22. Bölüm: Suç üstü

1.5K 141 15
                                    

Toygar ışıklı : Hayat gibi

"Yalan insanlar, yalan hayaller."

Mete'den

Bazen, boyun eğersin geceye. Reddersin, gündüzü. Mecbur kalırsın buna. Ateşe güvenirsin. Kendi ateşine. Çünkü senin ateşi gecenin karanlığı yok edecek, çünkü sen güçlüsün. Sen, kimseye boyun eğmeyecek kadar güçlüsün.

Siyahı hiçbir renk değiştirmez, ama siyah kolaylıka başka bir renge zarar verebilir. Bu onun doğasında var, yenilmez olmak siyahın doğasında var. Ancak sorun şu ki, henüz kimse siyahı tanımıyor. Onlara göre siyah öldü.

Tıpkı Patron'un aklından geçenler gibi. Masanın üzerine bırakdığım parayı dikkatli bir şekilde saydıktan sonra, hemen masasının yanındaki dolabı açdı. Ardından paraları dolabın içindeki kasa olduğunu tahmin ettiğim yere koydu. Tabii önce çekmeceden çıkardığı anahtarla açdıktan sonra.

Bora'yla göz göze gelirken tepkisiz kaldım. Ya bu adam aptaldı, ya da bize fazlasıyla güveniyordu. Nedense bana birinci ihtimal daha cazip geldi. "Tam on beş bin. İyi iş çıkardınız." gözlerim tekrar Patron'u buldu. "Öyle, peki bizim payımız ne olacak?"

Başıyla hafifçe onaylayıp masasının çekmecesini açtı, kasanın anahtarı hâlâ masanın üzerinde duruyordu. Çekmeceden iki tane zarfı bize doğru uzattı, "İşte paylarınız." ağırca zarfa uzanıp kısaca içine bakdım. Bora'da tıpkı benim gibi zarfın içini kontrol ediyordu. "İkişerbin lira." hafifçe başımla onaylayıp parayı ceketin cebine, gizlice aldığım beş binin yanına koydum.

Toplam dokuz bin liramız olmuşdu, bir gece de bu miktar hiçde fena değildi. "Çıkabilirsiniz beyler. Ha birde, şu uyuşturucuları da satın artık. Yasemin bir kısmını kullandığı için bana bir miktar borcunuz var. Borcu erken ödemek sizin aleyhinize iyi olur."

Bora'nın karanlık gözlerini ve ardındaki öfkeyi sezebiliyordum. Yasemin kayıptı, Parton'nun onu aramak yerine borcu sorup durması onu öfkelendiriyordu. Haklıydı. Patron fazlasıyla bencil, bu yüzden onun parasını çaldım tıpkı koltuğunu çalacağım gibi. Derler ya, dinsizin hakkından imansız gelir diye.

Hafifçe başımı sallayıp odadan çıkdığımda Bora'da çıkdı. Ardımdaki kapıyı kapattıkdan sonra göz ucuyla Bora'ya bakdım. Tepkisizce yürüyordu. Duvarları falan yumruklamasını beklerdim.

"Şu okuldaki Aleyna denen kızı ne yapacağız?" elimle çenemi sıvazlayıp, "O iş bende, hatta bu gün o kızı kıvama getireceğim." dedim. "Ceyda?" Güzel soru.

"Haberi olmayacak." Kısaca yüzüme bakıp adımlarını hızlandırdı. "İyi, öyle olsun bakalım."

***

Ceyda'dan

"Ölüyorum lan... Ölüyorum. Su getirin bana!" Dilimle dudağımı ıslatırken derin bir nefes aldım. "Su..." Bir anda sokağı ortasında diz çöktüğünde gözlerimi devirdim. "Ece, n'apıyorsun?"

"Susadım, annem demişti çay iç diye. Ama ben içmedim. Susamam diye içmedim." Yoldan geçen kadın duvara sine sine yanımızdan geçerken, "Korkma teyze, evcil bu evcil." dedim. Kadının gözleri beni bulduğu an Ece ikici bir feryatla, kazağının yakasını tutarak haykırdı. "Su! Su getirin lan bana. Su getir teyze." deyip kadına döndüğüde alnıma sert bir tokat attım.

O an, kadın arkasına bakmadan koşmaya başladı. Ciddi ciddi koşmaya başladı, ilginç. "Bu ülkeye format şart kardeşim. Şart." Hızla Ece'nin kolunu kavrayıp kalkmaya zorladım, "Abartma lan sende."

PARAMPARÇA 2 | BencilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin