Toygar Işıklı : Ben kötü biri değilim. (Bu şarkının sözleri tamamen Yasemin'ni anlatıyor diye düşündüm, sözlerini dikkatle dinlediğiniz zaman aynı fikirlere sahip olabiliriz. :) )
"İyiler kötüler kadar cesaretli olsa o zaman bu dünya değişir."
-Mermi gibi sertçe yeryüzüne inen damlalarıyla birlikte, rüzgarın uğultusu eklenmişti geceye. Şehrin dışında, kurtların hakimiyetindeki bu ıssız yerde, terk edilmiş fabrikada sadece nefesimi duyabiliyordum. Akrep ve yelkovan birbirini kovalayadururken gecenin en derin saatlerine denk gelmiş, kurtulma umudu ile birbirimize bakıyorduk.
Şüphesiz hepimizin aklında kocaman bir soru işareti vardı. Şimdi ne yapacağız? Diyorduk belkide. Nefesimi tuttum, gözlerim önce bana bakan Ece'ye sonra Bora'ya ordan da Önder'e en sonunda da Mete'yi bulmuştu. Zeynep ise ellerini yüzüne kapatmış sabır dileniyordu.
"Biz buraya nasıl yetişeceğiz?" dedim kuru bir ses tonuyla. Herkes dikkatini Sefa'ya verdiğinde ensenini kaşıyarak önce duvara sonra bize ardından da ellerine bakıp sinsice gülümsedi. "Buraya gel." dedi gülümsemesi genişlerken. "Hadi la," gözlerimi devirerek yanına ilerlediğimde ellerini tıpkı bir salıncak gibi birleştirip öne uzattı.
Ben ona bön bön bakarken, "Bas." dediğinde kaşlarımı yay misali kaldırdım. "Ney?"
"Yav hadi, yürüryen şeytanla tayfası gelmeden kaçalım." Nefesimi dışarı püskürterek öne uzattğı, nedense salıncağa benzettiğim eline basıp duvardaki pencereye uzandım. "Naylonu yırt!" diye bağırdığında, "Ne bağırıyorsun oğlum! Biri duyacak." dedim bağırarak. O da, "Sen niye bağırıyorsun?" dedi, bağırarak.
"Lan-"
"Lan sussanıza!" omuz üstünden Zeynep'e bakıp sabır diledikten sonra pencereyi örten naylonu yırttım. Ardından camın çerçevesinden destek alarak ve bir de Sefa'nın yardımıyla cama tırmandım. Çıplak ayakla cama tırmanmak... Allah'ım sen beni nelerle sınıyorsun böyle?
Cama tırmandığım sırada gözüme duvardaki örümcek takıldı, hatta örümcekler. Burası örümcek yuvasına dönmüştü, herneyse. Duvarın diğer tarafına atlayıp, "Acele edin." dedim sessizce. Toz olan ellerimi çırparken etrafa göz attım. Burasıda depo gibi bir yerdi ama kapısı yoktu. Yani dört duvar değil, kapı yerinde kapı yoktu. Neyse anladınız siz.
"Anneciğim!" İrkilerek omuz üstünden çığlık atan Ece'ye baktığımda yüzümü buruşturdum. "Bağırma lan!"
"Burda örümcek var!" dedi duvarı işaret ederek, "İn lan aşağı, mal." dudaklarını bükerek duvardan atladığında tahmin edin nereye düştü geri zekalı? "Kalk lan üstümden! Gereksiz kıvırcık!" Omuz silkerek üstümden kaltığı sırada diğerleride çoktan bu tarafa geçmişti, en son Mete geçtiğine göre tırmanabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 2 | Bencil
Teen Fiction#58 "Kirli ruhun, tutsak bedenleri..." Doğrular ya da yanlışlar. Kurallar ve yasaklar... Hayatın kendisiyle tanışan bir grup gencin çevreleriyle olan sınavında zorluklar katlanılamaz hâle gelir, kendi hayat mücadelerinde hedefleri için savaş verenle...