18.Bölüm:Ateş

1.7K 145 35
                                    

Aslı Demirer - Gökhan Türkmen : Korkak

"Kendine iyi bak, çünkü ben başaramadım."

-

Elimdeki yanan kibriti sağ tarafımdaki yatağa fırlattım. Ve birkaç kibrit daha. Küçük bir alev yatağın üzerindeki nevresimde yavaş yavaş yayılmaya başladığında nefesimi tuttum. Biliyorum, bir yıl önce yaşadığım o korkunç olayların nedeniydi içimdeki dipsiz korku ve bunun tek sorumlusu da Mete'ydi.. Karanlık geri gelecekdi.

Yatağın üzeri bir anda alevler tarafından esir alınırken olduğum yerde donakaldım. Sanki bedenim dipsiz bir kuyuda hapsolmuş gibiydi. Nefes alamıyordum, kımıldayamıyordum. Başımdaki şiddetli ağırı görüş açımı bulanıklaştırıyordu. Gözlerimin önünde belli belirsiz birkaç sahne, geçmişe dair.

Etrafımı saran alev çebmeri.. Bu alevler bana o sahneyi hatırlatıyordu. Birileri beni yakmaya çalışmışdı. Duvara beyaz spreyle yazılmış bir yazı. 'Kaybettin,Ceyda.' Neler oluyor! Kalp ritmim delice çarpıyordu, başımdaki şiddetli ağırı ona haz veriyordu.

"Ceyda! Kendine gel, yakalanacağız. Gidelim."

Meltem'in yalvaran ses tonu bir nebze de olsa kendime gelmemi sağlarken duvardan destek aldım, başım dönüyordu. O an, alevlerin sesine eklenen sesle yutkundum. Biri odanın kapısını zorluyordu. "Lanet olsun! Ceyda, yakalanacağız gel buraya." Omuz üstünden kapıya bakdığımda ikinci darbeyle kolu oynadı. Bu, bu Mete olmalıydı. Kapının ardındaki bağırışmaları netde olmasa duyabiliyordum.

Yangını fark etmişlerdi.

"Ceyda! Hâlâ neyi bekliyorsun? Onlar pencere tarafından dolanmayı akıl etmeden kaçmamız gerek." Gözlerim Meltem'i bulurken ağlamamaya çalışdım. "Korkuyorum." gözlerindeki öfke belirginleşirken kapı üçüncü bir darbeyi daha üstlendi. Bu defa cam tarafından duyabildiğim bağırışmalarla Meltem'in tedirginligini hissettim.

"Birileri geliyor! Tüymemiz gerek." Yatak tamamen alevlere hapsolurken cama doğru bir adım attım ardından olduğum yere çivilenmeme neden olan gür erkek sesiyle donakaldım. "Sende kimsin?" Meltem'in yüzü kireç gibi olurken kafasını sağ tarafa çevirdi, yakalanmışdı! Bahçe tarafından dolanan kişiyle göz göze gelince bir anda koşmaya başladı.

Odanın içinde olduğum için görüş açım kısıtlıydı, sadece Meltem'in kaçdığını biliyordum. Kalbimin ritmini hissedebiliyordum. Bu defa tek başıma kalmıştım. Bahçede birileri var, ve muhtemelen beni tanıyorlar beni görmelerini istemiyordum. Ardımdaki kapı kırılma noktsına gelirken yüzümü kapıya döndüm. Ve sadece derin bir nefes aldım. Damarlarımda gezinen kanın akışı kalbimin sert ritmiyle ters orantılıydı.

Kapı bir anda açıldığında, ardındaki duvara çarpmasıyla irkildim. Ve o an... Koyu hakverengiliklere denk geldim. Koyu, ve karanlık.

***

Ece'den

Masanın üzerindeki limonlu sodayı elime alıp içindeki pipeti dudaklarıma yaklaştırdım, kocaman bir yudum pipetin içinden ağzıma doğru gelirken kısık gözlerim Önder'i buldu. Dalgınca elindeki telefonu karıştırıyordu. Neden bu kadar dalgın? Yoksa benden sıkıldı mı? Beni sevmiyor mu? Sevmiyorsa niye sevgiliyiz? Yoksa bana yalanmı söylüyor? Beni kandırdı ha? Aşağılık herif. Kahpe! Erkek değil misiniz? Alayınız böyle, it herif.

Oysaki ben ona güvendim, kalbimi açdım. Ama o ne yapdı? Benden sıkıldı. Şu sıfata bak, meymenet yok. Sen kimsin? Ve neyine güveniyorsunda benden sıkılıyorsun? Ulan asıl ben senden sıkılırım be! Ben sevilmeyecek insan mıyım? Sen şimdi görürsün yelloz seni.

PARAMPARÇA 2 | BencilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin