Nate Ruess : Nothing Without
"Şimdi yarınlar bile karanlık..."
-
Mete'den
Elimdeki, baba yadigârı siyah tespihi sağa sola sallarken oturduğum sandalyeye biraz daha yayıldım. Kaşlarım soğuk bakan gözlerime eşlik edercesine yukarı doğru kalktı.
"Hadi kızım, hızlı ol."
Ece'nin kısık gözleri bana döndüğünde Ceyda yanağına tokat attı, "Bakma yine mal mal. Bitirelim." Ece tekrar Ceyda'ya tokat atıp işine koyuldu. "Kırmızı sür." dediğimde Ece tekrar boş boş baktı, ardından çantasından kırmızı olan ruju çıkardı.
"Sefa nerde?" kafamı Ece'den ayırıp Ceyda'nın sorusunu yanıtladım. "Gelir birazdan. Yanlış apartmana girmiş gerzek herif." Ceyda hafifçe gülümserken ben de hafiften gülümsedim gözlerine bakarak. "Eyelineri de çektim. Şimdi? Ne kaldı..." dedi Ece çenesini sıvazlarken.
O sırada salona hayvan gibi dalan Sefa gözlerimi devirdim. "Eşek te sudan geldi." hızla salona giren Sefa, hızını alamayıp koltuğa düştüğünde sözlerimi duymamıştı bile. Yüzü yastığa gömülü bir biçimde sağ elini kaldırdı, "Ben iyiyim. Ama kapıcı için aynı şeyi söyleyemem. Muhtemelen öldü."
"Burda kapıcı mı vardı? Biz niye denk gelmedik." Ece'nin sorusu üzerine kısaca, "Biz de şans var kızım." diye yanıtladım. Ceyda Kerem'in üzerine son olarak pembe mutfak önlüğü geçirdikten sonra ayaklandı. "Tamamdır." hâlâ kafası yastığa gömülü olan Sefa zorlukla olsa da ayaklandı. Gözleri önce bana, sonra Ceyda'ya daha sonra da elindeki aynaya bakarak ruj süren Ece'ye en sonunda da koltuğun üzerinde baygın bir şekilde oturan Kerem'i buldu.
"Hassiktir travseti." deyip sehpanın üzerindeki vazoyu aldı. Kerem'in kafasına geçirecekti ki Ece ondan önce davranıp bacağına tekme attı. Elindeki vazoyla birlikte koltuğa geri düşerken, Ece hızını alamayıp birkaç tekme daha savurdu. "N'aptığını sanıyorsun sen? Mal."
Sefa bacağını tutarak yüzünü buruşturdu. "Asıl sen ne yapıyorsun amcaoğlu? Bacağıma niye tekme atıyorsun." Ellerini beline koyup birkaç saniye onaylamaz gözlerle Sefa'yı süzdü. Tüm bu saçmalıkları es geçip Ceyda'ya döndüm. "Güzelim sen devam et."
Ceyda'nın gözleri beni bulurken cebimden telefonumu çıkartıp ona uzattım. "Şifreyi biliyorsun." başıyla onaylayıp telefonu aldı. Şifreyi girdikten sonra kameraya girip Kerem'in bilmem kaç tane fotoğrafını çekti.
Sefa ayaklanıp Kerem'in yanına oturdu. "Beraber çek bizi." deyip kolunu Kerem'in omzuna attı. Otuz iki diş gülümserken Ceyda o pozu da çekti. Sinyali gidip gelen beyni yanındaki travesti dediği kişinin aslında Kerem olduğunu kavrayabilmişti demek.
"Aha uyanıyor galiba." gözlerine kıpırtı oluşmaya başladığında Ece'yle Ceyda yanımda dikeldiler. Sefa ise hâlâ yanında oturuyordu. Gözleri açıldığında ensesini kaşıyarak doğruldu. "Uyuyan güzel uyandı demek." dudağım hafifçe kıvrıldı. "Her iddiasına girerim arkadaş Cansu'dan daha güzel oldu."
Sefa tek kaşını kaldırarak Ece'ye baktı. "Cansu kim dayımın ortanca gelini?" her ne kadar Ece'nin yüzünü görmesem de gözlerini kıstığına kalıbımı basabilirim. "Ben senin dayının ortanca gelini değilim seni ucuz köpek maması." Sefa'nın dudakları cevap vermek adına aralanırken Kerem söze girdi.
"N'oluyor lan burada?" dedi, başını ovalayarak. Tekrar boş bir surat ifadesine bürünürken ters çevirerek oturduğum sandalyenin sırt kısmına kollarımı dayadım. Bir şey demedim, üzerindekileri fark etmesi için ona zaman tanımak gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA 2 | Bencil
Teen Fiction#58 "Kirli ruhun, tutsak bedenleri..." Doğrular ya da yanlışlar. Kurallar ve yasaklar... Hayatın kendisiyle tanışan bir grup gencin çevreleriyle olan sınavında zorluklar katlanılamaz hâle gelir, kendi hayat mücadelerinde hedefleri için savaş verenle...