37.Bölüm:Tehlikeli Sular

1.3K 135 24
                                    

Murat Dalkılıç : Lüzumsuz savaş

"Sadece hatırla istiyorum. Hiç kimsen yokken ben vardım yanında."

-

Acılarım, kalemimin ucunda, kâğıda akın eden mürekkeple birlikte kelimlerimde kendini gösteriyordu. Hislerim, düşüncelerim, yaşadıklarım, duygularım. Kelimelerimde bunlar vardı. Tekrar tekrar yazıyor, sonra umutsuzca o kâğıdı buruşturup atıyordum.

Her defasında yeni paragraf yeni cümleler. Her birinde benden bir parça... Gidiyordu en sonunda onlarda çöpe. Tıpkı, ben gibi. Film şeridi gibi tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamak, ve insanların bundan bir ders çıkarmayıp aynı şeyleri tekrarlamaya devam etmeleri.

Kelimler sanki boğazıma dizilmişti. Bir türlü anlatamıyordum kendimi, ruhumu. İnsanlar beni anlamayı reddetmişti. Çığlıklarımı sadece ben duyabiliyordum, onlar ise kulaklarını tıkamışlardı. Onlar, beni içimdeki o zehire mahkum etmişlerdi. Yaşarken ölmek buydu aslında. Nefes alıyorsun, ama ölüsün.

"Her şey çok değişti değil mi?"

Kafamı kısa bir süreliğinde kapının önünde bekleyen Mete'ye çevirdim. Her şey çok değişti. Doğru, bizimle birlikte zaman da değişti. Dünya üzerindeki her şey.

"Evet, değişti."

"Ama sen hâlâ benimlesin."

"Seninleyim."

Bu garip bir şeydi işte, ben dönüp dolaşıp yine onu buluyordum. Kader bizi ayırmaktan yana değildi ancak, bu kaderimizin iyi olduğu anlamına gelmiyordu.

"Biz seninle suç işliyoruz Ceyda. İkimiz, kanuna karşı geliyoruz." Hafifçe tebessüm ettim. Suç ortağı ha?

"Özür dilerim." Tekrar gözlerim Mete'ye kaydı. "Ne için?"

"Burda olduğun için." Dedi, ardından önünde durduğumuz kapıyı aralayıp içeri girdi. Ben ise olduğum yerde donakalmıştım. Ne yapıyoruz ki biz burda? Benim burda ne işim var? Hapse girme ihtimalim var, n'apıyorum ben?

"Bizim sonumuz olur mu?" diye mırıldandım içeri girerken. Mete hemen duvarın dibindeki motora yönelirken masanın üzerindeki kask takıldı gözüme. Böylesine büyük bir tehlikenin içinde soğukkanlı olmak değiştiğimin en büyük kanıtıydı belkide.

"Bizim sonumuz yok Ceyda, ben seni asla mutlu edemeyeceğim."

Sessizce yutkundum. Sadece yutkundum. Nefes aldıkça ölmeyi dilediğim saniyelerim var, her gün biraz daha yaklaşıyorum sonun karanlığına. Her gün biraz daha yok oluyordum, her gün biraz daha...

"O zaman neden bırakmıyorsun beni?"

Sırt çantamdan çıkardığım peçeteye uzanıp motorun üstünü silmeye başladı. Parmak izi kalmamalıydı. "Sorunda bu ya, bırakamıyorum." Sessizce iç çektim kaskı silerken. O çok bencildi.

"Ben bencilim Ceyda, hayatını mahvedeceğimi bile bile seni bırakmıyorum..." Bir kaç saniye duraksadı. "Çünkü sadece kendimi düşünüyorum, seni bırakırsam mutsuz olacağım. Senin mutlu ya da mutsuz olmanı umursamıyorum. Ben istediğim için burdasın."

Dişlerimi bir birine bastırırken ben de duraksadım. Ancak ikimizde geçen bu süre zarfında bir birimize bakmayı reddetmiştik.

"Peki şimdi mutlu musun?"

"Değilim."

*

Yasemin'den

PARAMPARÇA 2 | BencilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin