First Love / M Y G

52

Doktor herşeyin yolunda gittiğini ve tedavimle ilgili herhangi bir sıkıntım olmadığını söyleyince derin bir nefes, aldım.
Bu haber beni öyle çok mutlu etmişti ki!
Hemen Yoongi'ye söylemem gerektiğini, düşündüm.
"Eun Hee, her şey yolunda. Harika ilerliyoruz." Dediğinde mutluluktan çığlık atmak üzereydim, bugün ki korkum bana ters enerji yollamıştı sanırım.
"Çok teşekkür ederim." Dedim ve büyük bir gülümseme eşliğinde, odadan ayrıldım.
Kapının önünde beni bekleyen Yoongi'ye koşarak sarıldığımda, bir kaç hasta yakınının dikkatini çekmem, pekte umurumda olmamıştı.
"Yoongi! Çok mutluyum." Dediğimde, beni bir anlık kendinden ayırdı ve gözlerimin içine sevinçle baktı.
"Hey, ne oldu? İyi haberle, geldiğini söyle."
"Tam da öyle!" Dediğimde mutlulukla, bağırdığında ellerimle ağzını kapatmak zorunda kalmıştım. Burası bir hastaneydi, ve biz buradaki insanlar yeterince rahatsız etmiştik.
Yoongi ile gülüşerek, hastaneden çıktık.
"Her şey güzel, olacak gerçekten." Dediğimde heyecanla kafasını salladı.
"Ben demiştim sana, biz beraber olduğumuz sürece önümüzde kimse duramaz."
"Seni çok seviyorum." Diyip, parmak uçlarıma yükseldim ve dudaklarına ulaşıp uzun ve yumuşacık bir öpücük bıraktım. Yoongi de bana aynı şekilde ufacık bir öpücükle karşılık verdiğinde, birbirimize bakıp güldük.
Eski hayatıma bakıldığında, Yoongi sayesinde çok değiştiğim kesinlikle söz konusuydu. O beni, hayata yeniden bağlamıştı. Her şey bitti derken, beni o kurtarmıştı içine düştüğüm cehennemden.
Ona minnettardım, onu çok seviyordum. Her zaman yanımda olduğu, ve olacağı için.
-
Yoongi ile yoğun duygu dolu anımızdan sonra, arabaya binmiştik. Yoongi'nin fikri üzerine, ilk başta güzel bir yemek yiyip ardından gezmeye karar vermiştik. Bende bu fikri heyecanla kabul etmiştim, Yoongi ile zaman geçirmeyi öyle çok özlemiştim ki.
Restoranın önünde durduğumuzda, büyülenmişçesine restorana bakıyordum. Çok büyüktü, aynı zamanda şık.
İçer girdik, ve bizi Yoongi'yi tanıyan görevliler karşıladı. Bize gördüğüm en güzel masayı gösterdiklerinde, Yoongi'nin bunu önceden ayarlamış olduğunu anlayıp, tebessüm ettim. Önümden yürüyordu ve bende yavaşça üzerinde ki takım elbisenin üstünden sırtına uzun bir öpücük bıraktım. Aynı zamanda kafamı, sırtına yaslamıştım.
Bunu fark etmiş olacak ki, hemen bana dönerek o eşsiz gülümseyiş eşliğinde beni kollarının arasına aldı. O şekilde yürümeye başladık.
Sonunda masanın olduğu yere geldiğimizde Yoongi benden yavaşça ayrılarak, oturacağım sandalyeyi yavaşça çekti. Centilmen haline gülümseyerek, sandalyeye oturdum. Aynı zamanda gözlerim, ondaydı.
O da sandalyesine yerleştikten sonra, Yoongi ikimiz için siparişleri verdi. Ve masanın üstünde elimi kavrayıp dudaklarına, götürdü.
"Çok mutluyum, biliyor musun?" Diye mırıldandığında, tebessüm ettim ve, bu sefer kaldırıp ben ince uzun parmaklarına bir öpücük bıraktım.
"Bir de, bana sor." Dediğimde güldü. O sırada gözüm gelmekte olan siparişlere takıldı.
-
Yoongi ile şahane güzel bir yemeğin, ardından beraber restorandan çıktık.
El ele tutuşurken, aynı zamanda yürüyorduk.
Arabaya bindik, ve Yoongi bana bir süprizi olduğunu söylerken aynı zamanda arabayı çalıştırdı. Hevesli haline karşılık, güldüm.

Araba sahilin önünde durduğunda, gülümsedim. Bu ilişkinizin ilk zamanlarında, geldiğimiz o sahildi.
Heyecanla arabadan indim ve Yoongi'nin yanına gittim. O da, arabadan inmekle meşguldü.
"Vay be, uzun zaman oldu." Dediğimde gülümsedi ve elimi sıkıca kavradı. Beraber sahile doğru yürümeye başladık. Ben şimdiden ayakkabılarımı çıkarmıştım, Yoongi'de üzerinde ki şık takım elbiseyi ve bir o kadar pahalı ayakkabılarını bir kenara koyarak, beni taklit etti. Denize doğru ilerlerken, aklıma sürekli burada ki güzel anımız geliyordu. Aynı şimdi olduğu gibi o zamanda sahilde kimseler, yoktu.
İkimiz el ele, dalgalarının eşliğinde huzurlu ve sessiz bir yürüyüş yapmıştık. Şimdi de aynısı yapıyor olduğumuzu söyleyebilirdim.
Yoongi beni bir anlık durdurdu ve, gözlerimin içine baktı.
Ne olduğunu anlamıştım, ışıklı bir yerde durmuştuk. Burada sanki daha önceden ayarlanmış havası vardı.
"Ne oluyor?" Dediğimde, gülümsedi. Denizin tam kıyısındaydık, bulduğumuz yer çok güzeldi, tek anlamadığım neden bir an da durduğumuzdu.
"Beni, dinlemeni istiyorum." Dediğinde tamam dercesine başımı salladım ve söyleyeceği şeyleri merakla beklemeye başladı.
Yüzünde, tedirgin ve heyecanlı bir ifade vardı. Biri, bana burada ne olduğunu açıklayabilir miydi?
Dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı.
"Şu son 1 yılda, hayatıma gelen en güzel şey olduğunu daha önce çokça söyledim ama tekrar söylemek istiyorum. Sen benim 1 yılda." Duraksadı ve devam etti.
"1 yıl değil, tüm hayatım boyunca başıma gelen en güzel şey sen oldun. Seni öyle çok seviyorum ki. Hayatımı güzelleştirip, beni her güldüğünde dünyanın en mutlu adamı yaptığın için sana minnettarım, sevgilim."
Nedensizce gözlerim dolarken, elimi Yoongi'nin ensesine çıkarıp, okşamaya başladım. O, derin bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti.
"Ömrümüzün, sonuna kadar beraber olacağız. Her şey şimdi olduğu gibi o zamanda yolunda gidecek, senden tek isteğim bana güvenmen." Dediğinde duraksadım.
Bunun güven, ile ne ilgisi vardı?
Yüzümü elleri arasına alıp, yanağımı okşadı.
"Eun Hee, sana olan sevgimim bir tarifi yok, anlatamıyorum." Dediğinde, sakin olamıyor gibi bir hâli vardı.
"Hey, sakin ol." Dediğimde güldü,
"Çok, heyecanlıyım."
"Neden?"
Derin bir nefes aldı ve, dili ile dudaklarını ıslattı.
"Rüyalarımdan gerçeğime, karanlıktan ışığa geçişime, gündüzden geceme, dünümden yarınıma ortak, sesime, nefesime, sensiz aciz bedenime destek, ruhuma, kalbime, beynime kadar benle ol, istiyorum."
Derin bir nefes aldım, çok güzel konuşuyordu.
"Seninle güldüm, seninle ağladım ben. Yaşamı sende bulup, sende doğdum. Hiçbir şey tadımlık, bir anlık, bir adım sonrası yalnızlık olsun istemiyorum. Tüm aşkım, tüm varlığımla sorsam sana."
Duraksadı ve yaklaşıp, dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktı.

"Benimle, evlenir misin?"