Huzurlu bir gece.
Belki, haftalar sonra.
Yoongi'nin kokusu, eşliğinde uyanmak, öyle huzur vermişti ki.
Hala etkisinden çıkamadığım, kokusunu bırakmaya çalışıp gözüme vuran ışıkla yataktan kalkmaya çalıştım. Yoongi'nin kolları beni kendine hapsediyordu.
Acaba dün gece kaçta, yatmıştık?
Gece boyunca kahkahalarımız uyumamıza, engel olmuştu. Dün gece fazlasıyla eğlenmiştik.
Yoongi ile, o kadar mutluydum ki!
Sonunda Yoongi'nin kollarından kurtulup, yataktan kalktım ve telefonumu elime alarak saate baktım. Gözlerim, iri iri büyürken şaşırmıştım.
Saat öğlen bir olmuştu. Bu kadar saat uyumuştuk. Artık Yoongi'yi kaldırmam gerekiyordu. Onunla daha fazla zaman geçirmek, benim için iyi olurdu.
Yavaşça yanına gittim ve uykuda kaybolan gözlerine öpücükler kondurdum. Mırıldanarak, gözlerini açtı ve hayran olduğum gülüşünü, yüzüne serdi.
"Günaydın." Diye mırıldandı ve beni kendine çekip göğsüne hapsetti.
"Seni uyandırmak, için geldim Yoongi. Bıraksana." Dediğimde gülmeye başladı.
Ne olduğunu anlamayarak,
"Ne var?" Dedim.
"Beni uyandırmaya çalışmak, zor olmalı." Diyip saçlarımı öptü ve beni daha da kendine çekti.
"Hey, nefes alamıyorum." Dediğimde bırakmasını beklerken beni daha da sıktı. Öldürmek mi istiyordu, psikopat.
"Ya Yoongi! Hadi kalk." Diyip kollarından sonunda kurtuldum ve elinden tutarak onu yataktan çekiştirmeye başladım. O bu halime gülerken, ben gayet ciddiydim. Konserleri yaklaşık 1 hafta sonra tekrar başlayacaktı, ve ben bu 1 haftayı şahane geçirmek istiyordum.
-
Sonunda uykucu sevgilim, yataktan kalkıp kendine geldiğinde bahçe de güzel bir kahvaltı yaptık. Bunu gerçekten özlediğimi, fark ettim.
Onunlayken hep mutlu olduğum gibi şimdi de çok ama çok mutluydum. Sürekli ona sıkı sıkı sarılıyor ve öpüyordum. Resmen bunlara ihtiyacım olduğunu anlamıştım.Yoongi'ye günün devamını evde geçirmek istemediğimi, söylerken aynı zamandan küçük bir kız gibi mızmızlanıyordum.
O da genel olarak bana sırıtıyor, ya da hiç bakmıyordu.
Min Yoongi, aklında ki sinsi planları benimle de, paylaşır mısın?
Kendi kendime gülerken sonunda Yoongi'yi ikna edip onu dışarı çıkarmıştım. Üzerinde koyu bir ceket ve yırtık kot pantolon vardı. Ayakkabıları spordu.
Bense bir kot şort ve üzerine kısa bir şeyler giymeyi tercih etmiştim.
Gözüm sürekli Yoongi'nin yeni saçına kayıyordu. Normalde siyah olan saçlarını grupta ki imaj durumu yüzünden mavi yapmıştı ona, o kadar çok yakışmıştı ki. Zaten güzel olan yüzü renkli saçları ile daha da aydınlanmıştı sanki.
Aklımdan bunlar geçerken sırıttım. Yoongi'nin tutmakta olduğum elini daha da sıktım.
Bana kısa bir bakış attı ve beraber yürümeye devam ettik. Tahmin ettiğim kadarıyla yemek yiyip eve geri dönmeyi planlıyordu. Buna izin vermeyecektim.
Dediğim gibi, bu 1 hafta güzel geçmeliydi.
-
"Doymadın mı hala?" Derken sırıtan Yoongi'ye gözlerimi devirdim.
Yemek yemeye, şık bir kafeye gelmiştik. Ben uzun süredir yemek yiyordum. Yoongi ise büyük bir gülümseme eşliğinde yemek yememi izliyordu.
Aç olduğumdan, çirkin görünüyor olmam pek umrumda olmamıştı.
"Sondo, yosono." Dediğimde büyük bir kahkaha patlattı.
"Ne?" Derken hala gülüyordu.
Kendimi daha fazla rezil etmeme umuduyla ağzımda ki lokmayı yutup ona kötü bakışlar attım.
"Sende, yesene." Diyip cümlemi tekrarladım.
"Seni izlerken, doydum."
Gözlerimi devirdim.
"Aferin."
"Sağol, bebeğim."
Aramızda geçen saçma diyalogdan sonra bilmem kaçıncı kez gözlerimi devirip derin bir nefes aldım.
Sonunda doyabilmiştim, Yoongi'nin bakışları sürekli üzerimdeydi.
Dayanamadım ve hızlıca sordum.
"Derdin ne, Min Yoongi?"
"Sensin."
Duraksadım ve derin bir nefes aldım, bunu söylemesi bile beni heyecanlandırmıştı.
Ah, Eun Hee!
"Dalga geçme, bir şey mi oldu?" Dedim ve meraklı gözlerimi ona çevirdim.
Konuşmasına izin vermeden bir cümle daha sarf ettim:
"Benimle alakalı? Bir durum?" Dedim.
"Ne gibi?"
"Bilmiyorum, belki şirketin."
"Ne?"
Hakikaten ne diyordum?
"Her neyse, boş ver saçmalıyorum işte." Dedim ve gülümsemeye çalıştım.
Bana aynı şekilde karşılık verdi. Her ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu, saçma sapan şeyler düşünmek tam bana göreydi.
Derin bir nefes aldım, bu kadar akisyonun ardından eve dönme vakti gelmişti.
-
"Acıktın mı?" Diye bağıran Yoongi'ye baktım.
"Hayır." Dedim ve kumandayla, televizyonu açtım. Aynı zamanda koltuğa zıplamıştım.
"Haklısın, yeni yedik."
"Sen aç mısın?" Dedim. Mutfak ve salon arasında bağışarak yürüttüğümüz sohbet iyice komik olmaya başlıyordu.
"Sanki, biraz."
Of! Beni izlemekten, yemek yiyemediği aklıma geldi.
Hata onda Eun Hee, kendine gel.
"Boş gözlerle bana bakacağına, yemeğini yeseydin." Dedim ve sanki bir zafer kazanmış gibi sırıtıp koltukta iyice arkama yaslandım.
O sırada Yoongi'nin adımları salonu bulmuştu. Bir anda konuştu:
"Boş demek, ha?" Dedi ve koltuğun üzerinden yanıma atlayıp beni delicesine gıdıklamaya başladı. Beni hassas noktamdan vurmasına gözlerimi devirirken aynı zamanda kahkahalar atıyordum.
O da, benim bu halime gülerken kahkahalarımız birbirine karışmıştı.
Klasik bir,
Min Yoongi ve Kim Eun Hee, sahnesiydi.
Beni gıdıklamaya devam ederken onu çok zor bir şekilde durdurdum ve gözlerinin tam da içine masum bir kedi edasıyla baktım. Bunu yapmamla tamamen, durmuştu.
"Ne oldu? Canını mı yaktım?" Derken sesi endişeliydi.
Sanırım masum kedi rolümü başarı ile yerine getirmiştim. İçimden kendimi tebrik ederken hala tatlı rolümü, sürdürmeye çalışıyordum.
"Hayır." Dedim.
"Ne oldu, o zaman?"
"Hiç."
"Bu bakışlar?"
"Bilmem." Diyip toparlandım. Ve Yoongi beni gıdıklamasın diye göğsüne sokuldum.
"Kokunu seviyorum." Diye fısıldadım, aynı zamanda Yoongi'nin kokusunu derin derin içime çekiyordum.
"O koku, senin." Dedi ve sırıttı.
"Her şeyin benim." Diyip yalandan işaret parmağımı ona salladım.
Huzur veren kahkahasını patlattı ve bana biraz yaklaşıp, dudaklarını yanağıma sürttü.
"Kızdırmayın, Eun Hee'yi!" Dediğinde, kıkırdadım ve Yoongi'nin gözlerinin içine baktım.
"Gıcık." Diye fısıldadığımda beni iyice kendine çekti ve ensemi öptü.
Bu hareketinden sonra, derince iç çektim.
"Gıcığım ama, seviyorsun." Dedi ve sırıttı.
"Hemde çok." Dedim ve dudaklarımızı birleştirdim.
-
Akşam uyumak üzere yanıma uzanan Yoongi'ye bakarken içimden ne kadar masum olduğunu geçiriyordum. Ne kadar güzeldi öyle.
Ona deli gibi aşıktım.
Uykusu gelince, daha da bir güzel oluyordu. Gözleri ve dudakları şişiyordu.
Sonunda yanıma uzandı, ve yüzünü bana dönecek şekilde yattı. Gözlerimiz buluştuğunda, derin bir nefes alarak ona iyice yaklaştım.
"Uykucu." Diye fısıldarken, dudaklarına ufak bir öpücük bırakmayı ihmal etmemiştim.
"Bugün, yoruldum." Dedi ve derince, esnedi.
Bu tatlı haline, gülümsedim.
"Uyuyalım, o zaman?" Dedim ve ona iyice sokuldum. Koklamaya doyamadığım kokusunu derince içime çektim."Uyuyalım." Dedi ve beni kendine çekerek dudaklarıma son kez yumuşak bir öpücük bıraktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/124234643-288-k672417.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love / M Y G
Fanfiction-yoongι ve eυn нee вιrвιrlerιnιn, ѕonѕυzlυğυ olмυşтυ- ❤❄ "Hayatıma bu kadar kısa sürede girip, bütün ruhumu nasıl ele geçirebildi?"