Hastaneye Vardığımızda başımı gerginlik ile Yoongi'ye çevirdim. Aynı zamanda elimi tutuyordu.
Onun da gergin bir hali vardı. Zaten şu gerginlikten çıkamamıştık bir türlü.
Derin bir nefes alarak Yoongi'nin elini daha sıkı kavradım.
Bu hareketim ile, gözlerini bana çevirdiğin de ona masumca baktım.
"Korkma." Diye, fısıldarken aynı zamanda saçlarımı okşadı.
Bu Normalde beni sakinleştirirdi ama bu sefer her zamankinden daha gergin hissediyordum. Belimdeki ağrı, hala geçmemişti tam tersine daha da sancılanmıştı. Aynı zamanda, başım dönüyor ve ara sıra gözlerim kararıyordu. Yüzüm bembeyaz, tenim solmuştu.
Bu sebepler, Yoongi ve benim bu kadar gergin olmamız için yeterdi.
"Korkmamak elimde değil."
Böyle yaparak onu üzdüğümün farkındaydım, ama gerçek buydu. Gerçek'ten daha fazla kaçamazdım, kaçamazdık.
Yoongi bana gerçeklerden kaçma mı değil gerçeklerin üzerine gitmemi anlatırdı hep.
Onu dinlemek bana iyi geliyordu, her zaman doğru konuşuyordu.
"Ben yanındayken hiç bir şeyden korkma. Ben her zaman seni, koruyacağım."
"Geçecek değil mi?" Derken ben bile inanmamıştım bu cümleme.
Yoongi ise bana umut veren gülümsemesini sundu.
"Geçecek meleğim, bana güven atlatacağız bunu."
Şu an tekrar aşık olmuştum ona. Böyle güzel konuşması, bana umut vermesi. Kesinlikle o, olmazsa bir hiçtim ben.
Her şeyimi bulmuştum, her şeyini kaybetmek gibi bir niyetim yoktu.
-
Doktor adımı seslendiğinde, titreyerek ayağa kalktım.
Yoongi bana gülümsüyor ve, elimi sımsıkı tutuyordu.
Beraber ellerimiz sıkı sıkı kenetlenmiş, halde yürümeye başladık. Yoongi bana güç veriyordu. Şu an hiç korkum, kalmamıştı. Eminim o da korkmuyordu. Biz birbirimizin bütün gerginliğini almıştık, korkmuyorduk işte.
Yoongi ve Eun Hee bunun da, üstesinden gelecekti.
Zaferle gülümsedim ve doktorun kapısını açan Yoongi'ye sırıttım.
İçeri cesur bir hareketle, girdiğimde doktor bana gülümsemişti. Yoongi dışarıda kalmak zorunda olduğundan, onunla kapı önünde vedalaşmıştık."Hoş geldin Eun Hee."
"Merhaba, nasılsınız?"
"İyiyim, ya sen?"
"Gayet iyiyim." Diyerek gülümsedim. Güçlü durmak zorundaydım.
"Çok güzel, o zaman bir kaç tahlil yapalım."
"Tabiki." Diyerek güldüm.İsteksizce yerimden kalkıp doktorun işaret ettiği yere oturdum. Bir hemşire gelip benden kan aldıktan sonra doktorun kendi yöntemleriyle bir kaç tahlil daha yapıldı. Bu tahlillerin sonucu bir çok şeyi belirleyecekti.
Hastalığımın tam olarak teşhisi konulacaktı. Ailem olsa üzülürdü, eminim.
Bazen bu durumun içinde oldukça, onların bunları görmemesinin daha iyi olduğunu düşünüyordum.
Ama onlara Yoongi'yi anlatmayı, Yoongi'yi onlarla tanıştırmayı herşeyden çok isteyebilirdim.
Bazen olmayınca olmuyordu işte.
-
Tüm işlemler bitince, doktorun odasından vedalaşarak ayrıldım. Yoongi'ye göstermem gereken 32 diş gülüşümü yüzüme taktım.
Yoongi bana baktığında, gülümseyerek ayağa kalktı yanıma doğru gelirken bende ona doğru yürümeye başladım.Birbirimizin yanına ulaştığımızda, sıkıca sarıldık. Sanki önceden planlanmış gibi. Sıkı sıkı sarıldık.
Yoongi geri çekilip eliyle yanağımı okşadığında ise bende alttan ellerimizi buluşturdum.
"İyi misin?" Diye sorduğunda, evet anlamında başımı salladım.
Gayet iyiydim, hiç olmadığı kadar.
Yoongi güldü.
"Sen iyiysen bende iyiyim, o zaman."
"Hadi gidelim. Çok sıkıldım."
"Buyurun önden." Diyip bana yer verdiğinde güldüm. Ve el ele, tutuşarak hastaneden çıktık.-
Eve geldiğimizde fazlasıyla uykum vardı. Yoongi bunu farketmiş olacak ki, beraber uyumayı önermişti. Bende tabi ki kabul etmiştim.
Elini belime koyduğunda, ağrıyan yeri okşamaya başladı. Onun elleri tenimle temas ettikçe, uyuşuyordum. Bazense bütün herşeyi unutuyordum. Şu an da ise ağrıdan eser kalmamıştı.
Yoongi'nin sihirli elleri bana yine çok iyi gelmişti. En çokta ellerini severdim Zaten.
Uzun ince parmaklar ve her yerden kendilerini gösteren eşsiz damarlar.
Bu kadar mükemmel olması insanlığa aykırı bir durumdu.
Bazen gerçekten kendime, çok şanslı olduğumu fısıldıyordum.
Gerçekten Min Yoongi'ye sahip olmak, anlatılamaz bir şeydi. Çok eşsiz bir durumdu. Belki de herkesin bulunmak isteyeceği pozisyonda ben vardım.
Aklımdan bunlar geçerken, Yoongi'ye baktım. Uykulu gözlerle yürümeye devam ediyordu. Elini belimden çekip dudaklarıma götürdüm. Elini uzunca öptüğümde anlamazca bana baktı.
"Bu ne içindi?""Sana aşık olduğum için."
Dediğimde önce gülümsedi, sonra ise dudaklarımı, öptüğüm eli ile okşadı. Ve ardından dudaklarıma uzun ve yumuşak bir öpücük bıraktı.
Geri çekildiğinde derin bir nefes alarak gözlerimizi birbirine sabitledim ve konuşmaya başladım.
"Peki ya bu? Bu ne içindi?""Sana aşık olduğum için."
-
Yatağa uzandığımızda, Yoongi'nin hemen uyuyacağını biliyordum.
Başucunda yerimi aldım, ve ona sıkıca sarıldım. Kafamı her zaman ki gibi göğsüne gömdüm. Kokusu burnuma geldikçe uyuyamıyordum.
İçimden daha çok ve daha çok koklamak geliyordu.
Bu adam fazla, mükemmeldi.
"Yoongi.""Ha?" Tam uykuya dalacakken, sorduğum soru ile birlikte uykusunu bırakıp bana dönmüştü.
"Çok güzel kokuyorsun."
Hiçbir şey söylemeyip sırıttığında bense büyülenmişçesine, ona bakıyordum.
"Hadi uyu.""Uyuma Yoongi, sabaha kadar sana bakmak istiyorum."
"Ben ve uyumamak?"
"Tamam uyu." Diyerek dudaklarımı büzdüm.
"Eun Hee, şunu yapma! Seni sabaha kadar öpmemimi istiyorsun!"
"Tamam, tamam." Diyerek gülümsedim.
Yoongi kollarını daha da genişletti ve kollarının arasına beni aldı.
Kokusu sayesinde uykuya çabuk dalacaktım."Seni seviyorum." Dediğinde,
"Seni seviyorum."
Dedim ve gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love / M Y G
Fanfiction-yoongι ve eυn нee вιrвιrlerιnιn, ѕonѕυzlυğυ olмυşтυ- ❤❄ "Hayatıma bu kadar kısa sürede girip, bütün ruhumu nasıl ele geçirebildi?"