Duyduğum cümlenin etkisini, birkaç dakika üzerimden atamazken sadece gözlerinin içine baktım. Bakışları aynı şekilde bana, karşılık veriyordu. Bulunduğumuz konum, gerçekten garipti.
Onu bu sabah tanımıştım ve gerçekten ukala bulmuştum. Güzel bir gülüş, bu bir yana, şu an sadece gözlerine bakıyordum.
-
Evin içine girdiğimizde gördüğüm, manzara ile şok olmuştum.
Fazla lüks, bir evdi.
Herşey yeri yerinde, düzenli ve güzel duruyordu.
Yoongi önden yürümeye başladığında, bende onu takip ettim. Yatak odası olduğunu düşündüğüm yere geldiğimizde, durdu.
"Bu gece burda kal.""Bu iyiliği yapmak zorunda değilsin."
"Ama yapıyorum. Her neyse, üzerini çıkar benim tişörtlerimden, birini giy böyle rahat edemezsin." Üzerimde ki dar pembe elbiseyi süzdü.
Elime, bol bir tişört tutuşturdu ve odadan çıktı.
Bir saniye, ben Yoongi'nin evinde mi kalacaktım?
Ciddi ciddi, burada mı kalacaktım?
Daha bu sabah tanıştığım bir adamın evinde, kalma düşüncesi bile bana yanlış gelirdi normalde. Neden kendime sahip, çıkamıyordum bu sefer? Aptal, gibi davranmayı kesemiyordum.
Yoongi'ye güveniyordum, tek bildiğim buydu. Onu, bu sabahta görmüş olsam, hatta bir saat önce bile. Güvenirdim ona, bana o güveni vermişti. Gülüşü ve gözleri ile vermişti bana bu güveni. Zaten ben de kendimi biliyordum. Sadece bana yardım etmek istemişti ve ben de kabul etmiştim her şey bundan ibaretti. Sadece bir gece burada kalacak, ve yarın evime döneceketim.
Ona minnettardım. Beni, yalnız bırakmamıştı. Bu düşünce gülümsememi sağlıyordu, uzun zaman sonra ilk defa.
-
Evet bugün tanışmıştık, kim inanırdı ki buna? Kimse.
Kimsenin bir anda biriyle, bu kadar samimi olacağımı düşünmezdim.
Bizimkisi samimiyet de değildi, sadece bana yardım etmişti, ama olur olmaz garip hissetmiştim işte.
Duygularımı, kontrol edememiştim.
Tişörtü üzerime geçirip, aynada kendimi süzdüm.
Neden bu kadar çelimsiz bir vücuda sahiptim?
Yeşil gözlerimde, renk kalmamıştı resmen.
Kendime bakınca çirkin, bakımsız, sönük bir kızdan başka bir şey görmüyordum. Yaşadıklarımdan olsa gerek, herşey beni çok yoruyordu. Bu fiziğime de dahil, herşeyime yansıyordu.
Kafamdaki düşüncelerden kurtulmaya çalışarak, aşağı indim.Televizyon izlerken uyuklayan bir Min Yoongi, görmem ile duraksadım. Ve içimden ne kadar sevimli olduğunu düşündüm.
Gerçekten bu hale nasıl gelmiştik?
"Daha ne kadar bakacaksın bana, çok mu yakışıklıyım yoksa?""N-ne? Hayır s-sen uyumuyor muydun?"
"Gelsene."
Dedi ve gözüyle koltuğu işaret etti.
"Eun Hee."
"Ne oldu?"
Dedim ve yüzüne cevabını beklermişçesine, baktım.
"Her Neyse, bir şey yok."
"Anlamadım?"
"Bir şey demeyeceğim." Bu hali, içimde merak uyandırmıştı.
Susmayı tercih ettim. Televizyonda açık olan spor kanalını izlerken fazlasıyla sıkıldığımı düşünüp Yoongi'nin benim için ayırdığı odaya tekrar çıktım.
Mutluydum, nedensizce gerçekten mutluyudum. Kendimi ilk defa güvende hissediyordum.
Belkide yıllar sonra ailem olmadan, gerçekten güvenli bir şekilde uyuyabilecektim.
Yoongi'ye olan borcumu nasıl öderim bilmiyordum beni öyle kötü bir şeyden kurtarmıştı ki onun için ne yapsam az kalacaktı. Umursamaz ve itici patronlardan değil de tam tersine çalışanını, düşünüyordu.
Gerçi şu saatlerde aramızda çalışan ve patron ilişkisi olduğunu düşünmüyordum. Arkadaş gibiydik. Bana evini açmıştı bir akşam, burada güvenli bir gece geçirecektim. Bilmem kaçıncı kez, mutlulukla gülümsedim ve yatağa uzandım.
Yüzümde ki aptal sırıtış sanırım, sabaha kadar benimle kalacaktı.
Derin bir nefes aldım ve mis gibi kokan, yorganı kendime çekerek gözlerimi kapattım.Güzel bir uykuya, ihtiyacım olduğu gerçeği çok açıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love / M Y G
Fanfic-yoongι ve eυn нee вιrвιrlerιnιn, ѕonѕυzlυğυ olмυşтυ- ❤❄ "Hayatıma bu kadar kısa sürede girip, bütün ruhumu nasıl ele geçirebildi?"