Sabah Yoongi, yanımda yoktu.
Her yere bakındım, fakat hiç bir yerde yoktu. Aklıma telefonumu kontrol etmek geldiğinde, hemen telefonu elime aldım.Yoongi'den, 2 yeni mesaj vardı...
(9:00)
Bebeğim, şirketten aradılar ve acilen gitmem gerektiğini söylediler. Üzgünüm, gelmeye çalışacağım."
-
(9:01)
"Seni çok seviyorum, bebeğim."Mesajları okuduktan sonra suratım asılmıştı. Neden bir anda şirket Yoongi'yi çağırmıştı. Bende 1 hafta güzel geçsin diye umut ediyordum. Onlara, bir türlü, rahat yoktu.
Yoongi'yi arayacaktım, ama daha zaman olduğunu düşündüğüm için bu kararımdan vazgeçip kahvaltı yapmaya karar verdim. Suratım hala, fazlasıyla asıktı. Onu çok özlüyordum, nerdeyse bir gün bile geçirememiştik.
Bıkkınlıkla, derin bir nefes verdim.
Dışarı çıkmak üzere, evden çıktım.
-
Yolda, boş bir şekilde yürüyordum. Adımlarım, yavaştı. Moralim ise fazlasıyla bozuk.
Yoongi'den uzak kalmak, beni delirtiyordu. Ona ihtiyacım olan bu dönemlerde sürekli gidiyordu. Ara sıra doktora gidip, tedavim hakkında bilgi alıyordum. Her seferinde, her şeyin yolunda gittiğini öğrenip deli gibi mutlu oluyordum. Saçlarım seyreldiği için artık şapka takıyordum.
Nerdeyse 1-2 tel kalan saçlarımı görmek, beni her ne kadar üzse de, sonunda her şeyin düzelecek olma düşüncesi, bile beni ayakta tutuyordu.
Her şey güzel olacaktı. Her şey.Eve geri geldiğimde, kendimi hızlıca banyoya atıp, sıcacık bir duş aldım. Artık saçlarımı kurulama derdi olmadığından, rahatça üzerimi giyinip yatağıma uzandım. Kafamda bir çok şey dönüyordu.
Hiç bir şey düşünecek, halim yoktu. Yoongi'yle bir kez telefonda konuşmuştuk. Her şeyin Yolunda olduğunu, ani bir şekilde ara verdikleri konserlere tekrar başlamalarını gerektiğini öğrendim. Amerika'ya konsere gitmeden onu bir kere bile görememek canım fazlasıyla yakmıştı. Sürekli bana mesaj atıyordu, özür dileyip durmasına karşın gözlerimi deviriyordum. Hep böyle oluyordu.
-
Sabah uyandığımda Telefonumda bilmediğim bir numaradan bir kaç cevapsız çağrı vardı.
Uykulu halimle, numarayı aradım.
"Alo?"
"Evet?" Dedim.
"Kim Eun Hee?"
"Evet benim, durum ne?'
"Sizinle bir görüşme yapmak isteyen, patronum aramamı istedi."
Görüşme? Bu ne demekti?
"BigHit'den arıyorum." Dediğinde derin bir nefes verdim. Yoongi'nin şirketinde ki patron benimle bir görüşme yapmak istiyordu. Doğru mu anlamıştım? Bu ne, demekti?
"Neden benimle görüşmek, istiyor?"
"Bunu bende bilmiyorum, mümkünse 1 saat içinde burada olun. Patronum, bugün çok yoğun."
Derin bir nefes aldım.
"Tamam, geliyorum." Dedim ve telefonu kapattım.
Bu ne demekti?
Of!
-
Evden aceleyle çıktım. Üzerime hiç özenmemiştim, sade beyaz bir tişört ve kot şort giymiştim. Kafama da şapkamı geçirip, hemen gitmiştim.
Yolda yürürken hala neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Gerçekten bu, neyin nesiydi?
Yoongi'ye haber verecek vaktim bile olmamıştı. Onu daha sonra arayacaktım. Zaten çok yoğunken, onu rahatsız etmek istemiyordum.Binanın önüne geldiğimde, hızlıca adımı verip içeri girdim.
Önümde bir adam durdu.
"Merhaba. Kim Eun Hee?"
"Evet, benim."
"Hoş geldiniz, sizi müdrümün odasında yönlendireyim."
"Teşekkürler." Dedim ve derin bir nefes aldım.
Odanın önüne geldiğimizde, adam gülümseyerek gitti. Bense odasnın kapısını çalıp içeri adımımı attım.
İçeri de beni bekleyen sinirli bir yüz görmek, planlarımın arasında yoktu.
"Beni, çağırmışsınız. Kim Eun Hee."
"Gel." Dedi. Emir verircesine çıkan, sesine gözlerimi devirdim.
"Emrdersiniz!" Diyip sinirli bir şekilde gördüğüm ilk koltuğa yerleştim. Bana ukala bir şekilde davranması, feci halde sinirlerimi bozmuştu.
"Eun Hee." Dediğinde, kafamda ki düşüncelerden arınıp, ona baktım.
"Evet?"
"Seninle, önemli bir meseleyi konuşacağız."
"Dinliyorum." Dedim. Gerçekten neyin nesiydi, bu önemli mesele.
"Bak kızım, senin şirketimde çalışan bir idol ile ilişki içinde olduğunu biliyorum."
Buna şaşırmamıştım, Yoongi ve beni illa ki bilirdi.
"Evet?" Dediğimde, derin bir nefes aldı.
"Bunun doğru olduğunu mu sanıyorsun!" Diye gürlediğinde, irkilmiştim.
Ne oluyordu?
"E-efendim?" Derken sesimin titremesine, lanet etmiştim.
"Min Yoongi değil mi?"
Dediğinde, cevap vermemeyi tercih ettim.
"Onu kovacağım!" Dediğinde bakışlarımı hemen ona çevirdim.
Kovmak mı? Ne saçmalıyordu, bu herif!
"Ne?"
"Kurallara aykırı geldi! Onu bu şirkette tutmayacağım!"
"Bir saniye, neler oluyor?" Derken sesim titremişti.
"Daha kaç kere söylemem gerek? Buna müsaade edemem. Şirketimin itibarı ne olacak? Tabi senin umrunda değil! O çocuğu kovacağım, hatta sonra da kurallarıma uymadığı için onu mahveceğim."
"Lütfen, dinleyin. Yoongi ve ben ne yaptık?"
"Her hangi bir idolün, sevgilisi olabileceğini sanan iki aptal! Onları kaç kez uyardım."
"Sevgili olmak ve şirket itibarı. Bunların ne alakası var?" Dediğimde hızlıca ayağa kalktı ve ellerini masaya sertçe vurdu.
"Tahmin edemeyeceğin kadar çok, alakası var! Sizi bitireceğim."
"Ne diyorsunuz siz!" Derken bu sefer ben ayağa kalkıp bağırmıştım. Yoongi ve benim ilişkime burnunu sokması beni delirtmişti.
"Ya biricik sevgilinin iyiliği için, ondan ayrılırsın! Ya da seni de, onu da bitiririm!"
"N-ne?" Ayrılmak mı demişti, o?
"Bir hayran, sizi el ele görmüş. Aptallar! Ve en önemlisi sizin fotoğrafınızı çekmiş. Bunlar yayılsaydı, Yoongi'nin kariyeri seninde hayatın biterdi!"
Nefes alamıyordum, resmen ölecek gibi hissediyordum. Lütfen bunlar bir rüya olsun ve uyandığımda, Yoongi'nin kolları arasında olayım. Lütfen.
"Ya ilişkinizi bitirirsin, ya da ben Yoongi'yi bitiririm!"
"S-saçmalıyorsunuz!" Dediğimde derin bir nefes aldı.
"Saçmalıyorum, demek ha?" Dedi ve eline telefonunu alıp, hızlıca bir numara çevirdi. Bense hala olanların, şokunda derin nefesler alıyordum.
"Min Yoongi, evet! Onu kovacağım." Dediğinde telefonu elinden alıp hızlıca yere attım.
"Bunu yapamazsın. Asla!" Dediğimde pis bir şekilde sırıttı.
"Eğer dediklerimi yapmazsan, daha beterini bile yaparım!"
"Ne istiyorsun, benden? Lanet olası!" Derken ağlamaya başlamıştım.
"Yoongi'den ayrılacaksın!"
"Lütfen bunu yapma, asla olmaz y-yapamam."
"İyi o zaman!" Dedi ve az önce yere fırlatmış olduğum telefonu eline aldı.
Telefonu tekrar yere attım.
Gözyaşlarım sel olmuştu. Gerçekten ilk defa bu kadar ağlıyor olabilirdim.
"T-tamam." Dedim ve dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım.
"Y-yeter ki, o-ona zarar v-verme." Derken hıçkırıklarım cümleme engel olmuştu. Resmen bitmiştim. Asla ama asla böyle olacağını tahmin etmemiştim. Canım çok yanıyordu.
"Böyle olacaksın, işte!" Dedi ve sırıttı. Kolumu tuttu ve kendine çekti.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve konuşmaya başladı.
"Onlar Amerika konserinden sonra, Kore'ye geri döndüklerinde Yoongi'ye ondan ayrılacağını söyleyeceksin!"
Çığlık atarak, ağlamaya başladığım da beni itti.
"Aptal, kız! Eğer dediklerimi harfi harfine yerine getirmezsen, önce biricik aşkın Yoongi'yi, ardından seni bitiririm."
"Bunu bize yapma." Derken, ağlamaktan sesim kısılmıştı, nerdeyse çıkmıyordu.
"Yaptım bile! Eğer dediklerimi yapmazsan, bittin!" Ağlamaya devam ediyordum. O kadar içli ağlıyordum ki, kendimden korkuyordum.
"Eğer bunları benim sana yaptırdığımı ona anlatırsan, kendi sonunu hazırlamış olursun, bilesin!"
"Tamam! Kes artık sesini!" Derken son gücümle bağırmıştım.
Kahkaha atmaya başladı. Ona saldırmamak için zor duruyordum.
"Hadi artık git! Seni bir daha Yoongi'nin yakınında görmeyi bırak bu şirketin önünden geçerken görmek istemiyorum!"
Kolumu sertçe bıraktı, morardığına emindim.
"Tekrar söylüyorum; Eğer dediklerimi yapmazsan, Yoongi'yi öldürürüm!" Sarf ettiği cümle karşısında ağlamam şiddetlendi.
Tek isteğim, bir an önce bu olanları sindirmekti.
"Şimdi git! Seni daha fazla görmek istemiyorum." Dedi ve eliyle kapıyı işaret etti. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken kapıya doğru zoraki bir adım attım. Bu sefer gerçekten ölecek gibiydim. Yaşadığım şeyleri, hazmedemiyordum.
Bunlar gerçek miydi?
Kapıdan çıktım ve kendimi yere bıraktım. Çığlıklarım eşliğinde ağlamaya devam ediyordum.
Kafamda ise, tek bir cümle dönüp duruyordu:"Eğer dediklerimi yapmazsan, Yoongi'yi öldürürüm!"
![](https://img.wattpad.com/cover/124234643-288-k672417.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love / M Y G
Fanfiction-yoongι ve eυn нee вιrвιrlerιnιn, ѕonѕυzlυğυ olмυşтυ- ❤❄ "Hayatıma bu kadar kısa sürede girip, bütün ruhumu nasıl ele geçirebildi?"