*
" Atılan ok, söylenen söz ve geçen zaman, geri alınamazdı... "
*
14.Bölüm: Teselli
2 Gün Sonra
"Haldun Bey yarın için izin alabilir miyim?" diye sordum sakince. Aras bugün gelmediği için ondan izin alıyordum.
"Yarın için mi?"
"Evet, yarın be-" dedim - ya da diyemedim?- ve lafımı kesti.
"Daha üç gün oldu hemen izin almaya başladın."
Moralim zaten iyi değildi ve bir de açıklama yapmak zorunda kalıyordum. Ne diyeceğimi bilemediğim için sustum.
"Tamam ama aylık iznini kullanmış olursun."
"Teşekkür ederim." dedim ve çıktım.
*
Aras ATILGAN' dan
Kafeyi ve üniversiteyi aynı anda idare etmek beni biraz zorlasa da yapabiliyordum. Ama aklıma takılan şey Maral'dı. Dün üniversiteye gelmemişti, kafede de iyi görünmüyordu. Bu hali beni endişelendirmişti. Onu merak etmeme neden oluyordu. Nesi vardı acaba? Ben onu biraz zorluyorum diye mi böyleydi?
Başka bir şey vardı ama neydi?
Kafamdan bu düşünceleri atıp telefonumu elime aldım. Mert yine saçma sapan fotoğraflar çekinmişti. Gördüğüm bu fotoğraflar bana küçüklük albümümü hatırlattı. Ona bakmayalı ne kadar uzun zaman olmuştu.
Dolabımdan siyah kapaklı büyük albümü çıkardım. Bu kadar zamandır kapağını açmaya cesaret edememiştim. Şimdi yapabilir miydim?
Elimde duran albüme uzun uzun baktıktan sonra karar verip kapağı açtım.
*
Maral ÖZDEMİR' denYatağımdan kalkıp penceremin kapalı olan perdesini açtım. Hava bulutluydu, hafiften yağmur çiseliyordu.
Küçükken yağmur yağdığında çocuk aklımla gökyüzünün çok üzüldüğü için ağladığını düşünürdüm. Kalbi kırıldığı veya birini özlediği için ağladığını...
Bu sefer neye üzülmüştü? Ya da birini mi özlemişti? Kim kırmıştı kalbini?Kim için ağlayacaktı? Kim için dökecekti gözyaşlarını? Kim için koparacaktı fırtınasını? Kim için gürleyecekti?
Peki benim içimde kopan fırtına ne olacaktı? Anneme olan özlemim... Ona olan hasretim... Onsuz tamamlanamayan sol yanım sızlıyordu.
O gittiğinden beri sol yanımda bir boşluk vardı. Kimsenin dolduramadığı ve asla da dolduramayacağı bir boşluk...
Eksiktim ben, yarımdım.
Gözümden bir damla yaş süzüldü sessizce. Boynumdaki kolyeyi elime alıp öptüm. Annemi hissettiriyordu bana. Onun kokusunu, gülüşündeki sıcaklığı, kalbinde bana olan sevgisini...
Hep gülümserdi, çok iyi niyetliydi. Çok merhametliydi. Kimsenin kalbini kırmamak için çok çabalardı. Birini kırdığında karşısındakinden çok o üzülürdü, kimseye kıyamazdı.
Altı yaşındaydım galiba. Karın yağmasını yazdan beri bekliyordum. Bir sabah uyandığımda pencereden dışarı baktım. Dileğim gerçekleşmişti. Kar nihayet yağmış, her yeri bembeyaz bir örtü bürümüştü. Annemi uyandırdım ve bahçemize gidip kar topu oynamaya başladık. Karı bir çocuğun seveceğinden daha fazla seviyordum. O yine benimle çocuk olmuştu ve beraber eğleniyorduk. Ben donmuş bir kedi yavrusu bulmuştum. Çok üzülmüştüm annem de öyle. Kedi tüyüne alerjisi olmasına rağmen onu eve almıştı ve ısıtıp süt içirmişti. Kedi yavrusu sabah baktığımda gitmişti. Annem ise günlerce hapşırmıştı. Kendini önemsemeyecek kadar iyi niyetliydi. Onun çok güzel bir kalbi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Yıldızı
General Fiction•roman | tamamlandı. Kitabın eski adı Maral'dır. Aslında kadın ve adamın hikâyesi bugün, tam burada başladı. Masumiyet timsali kadın kendi elleriyle en baştan yüreği güzel bir adam yarattı. Sevmekten korkan bu adamı sevgisiyle besledi. Bıkmadı, pes...