7.Bölüm: "Doğum Günü"

4.4K 313 450
                                    

Medyada bölümle ilgili bir unsur var, okuyunca anlarsınız canlar ❤

7.Bölüm:Doğum Günü

Ekim'le buluştuktan sonra Tamer Amca'yı görmek için taksiye bindim. Aklımda Ekim'le konuştuklarımız vardı.

Aras'ın beni nereden tanıdığını anlatmıştı. Ben de ona üniversitede olanları, benzin bittiğinde neler yaptığımızı, beni hastaneye götürdüğünü anlatmıştım.

Hastaneye vardığımızda taksiye ücretini ödedim. Ödedim ama öderken içim gitti. Yirmi beş dakikalık yola elli beş lira istenir mi be amca? Öğrenciyiz biz öğrenci. İndirim bile yapmadı, insan biraz destek olur.

Hastanenin döner kapısından geçip Tamer Amca'nın hangi odada kaldığını sordum.

5. kat 786. odayı bulduğumda kapıyı tıklayıp içeri girdim. Tamer Amca yalnızdı ve pencereden dışarıyı izliyordu. Boğazımı temizlercesine bir ses çıkarıp dikkatini çekmeye çalıştım.

"Aa Maral kızım sen mi geldin?" dedi yerinde doğrulmaya çalışırken.

"Rahatsız olma Tamer Amca. Ben yabancı değilim, dinlen sen." dedim ve yanındaki sandalyeye oturdum. İyi görünüyordu, toparlanmışa benziyordu.

"Kendini nasıl hissediyorsun Tamer Amca? "

"Çok şükür iyiyim kızım. Sen nasılsın?"

"Teşekkürler Tamer Amca ben de iyiyim." dedim ve bir an duraksadım. Ona neler olduğunu, neden borçlandığını merak ediyordum ama sormalı mıydım?

"Tamer Amca senin ameliyat olduğun gün ben de buradaydım. Babam bir kalp krizi geçirdi ama şimdi durumu iyi."

"Çok geçmiş olsun kızım. Haberim olsaydı gelirdim iyileşince."

"Sağ ol Tamer Amca düşünmen yeter. Benim merak ettiğim sen nasıl bu hale geldin? O gece Meryem Teyze anlattı biraz, onu arayıp seni dövdüklerini ve kafenin oraya attıklarını söylemişler. Sen kafeyi verdiğin halde borcunu nasıl kapatamadın?" diye sordum merak ettiklerimi. Tamer Amca'nın yüz ifadesi anında ciddileşmişti. Bunları sormamam gerekse de merakıma yenik düştüm.

"Kızım ben hiç yapmamam gereken bir şey yaptım ve söylemeye çok utanıyorum."

Ne yapmış olabilirdi ki?

Ona dikkat kesilmiş dinlemek için hazırlanırmen kapı aniden açıldı ve uzun boylu bir çocuk içeri girdi. Kim olduğunu çıkaramamıştım ama tanıdık geliyordu. Bana dik dik bakmaya başladı ve sonra gülerek gelip bana sarıldı. Çevik bir hareketle onu ittim.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?! Sapık mısın?!" dedim ama o hala gülmeye devam ediyordu.

"Nasıl yani? Beni tanımadığını mı söylüyorsun?"

"Ben nereden tanıyacakmışım seni?!" diye bağırdım. O bana doğru bir adım attı ve eğilerek boyumu boyuna eşitledi. "Saçlarında bit besleyen kız." dedi ve tek kaşını havaya kaldırdı.

Saçlarında bit bes..

Dur bir dakika. Şu hayatta tek bir kişi bana böyle seslenirdi. "Yarım dünya Burak?"

"Ta kendisi!"

*

"Seni en son gördüğümde yarım dünyaydın. Nasıl bu hale geldin?Boyun bayağı bir uzamış, zayıflamışsın. Pek de yahuşuklu olmuşsun." dedim gülerek. O da gülüyordu.

"Hep yarım dünya ve çirkin kalacağımı sanmıyordun herhalde güzellik."

Hiç değişmemişti, hitap şekilleri bile.

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin