#JamesArthurImpossible
*
"Ya zamanın bizi iyileştirmesine izin verecektik ya da ilerleyen yelkovan ve akrebin altında ezilip kaybolacaktık."
*
32.Bölüm: Zaman
Bir adım daha attığımda uzun bembeyaz elbiseme takılıp yere düştüm.Beyaz elbisenin etekleri şimdi simsiyah ve kirliydi.Gözyaşlarım dinmek bilmiyordu.Aralıklarla hıçkırıyordum.Her hıçkırdığımda vücudum zangır zangır titriyordu.Elimi uzattım ona.
"An-ne gitme, lüt-fen."
Onun gözleri de yaşlıydı.Üzerindeki benimki gibi bembeyaz bir elbise vardı.Ama onunkinin üstünde benimkinin aksine bir tane bile siyah leke yoktu.Yüzü gibi kar beyazıydı elbisesi,kalbi gibi tertemizdi.
Beni duyduğuna emindim ama buna rağmen uçuruma doğru yürümeye devam ediyordu.
"Anne sensiz yapamıyorum,ne olursun git-me." dedim yalvarırcasına.Gözümdeki yaşlar yüzünden artık hiçbir şeyi net göremez olmuştum.O hiç konuşmuyordu.Sadece bana acıyan bakışlar atıyor ve her seferinde uçuruma bir adım daha yaklaşıyordu.Gidip tutmak istedim elini,sarılmak istedim boynuna ama sanki çivilenmiştim buraya.Kıpırdayamıyordum bile.Aciz bir şekilde ağlayıp ondan beni tekrar bırakmamasını istiyordum.
"Anne gitme,düşeceksin lütfen."
Çırpınışlarımın hiçbir işe yaramıyordu.Vücudumu titremesine neden olan rüzgarı önemsemeyerek doğrulmaya çalıştım.Annemin elinden tutmak, sarılmak o cennet kokusunu burnuma hapsetmek istiyordum.Onu bir kez daha kaybetmek.. Hayır bunu kaldıramazdım.Ayağa kalktım ama ben kalktığımda annem bir adım daha uzaklaştı benden.
"Anne ben seni çok özledim.Özlemedin mi sen beni?"
Cevap yok.
Onun cevap vermeyişinin ağırlığıyla bir damla daha süzüldü yanaklarıma doğru.Hiç gücüm kalmamıştı artık.Ne yürümeye ne de konuşmaya mecalim vardı.Pes ederek yere çöktüm tekrar.Ve o an annem son adımını atıp bir kez daha bıraktı beni karanlığa.
"Anne!" diye haykırarak terler içinde uyandım kabusumdan.Nefes alamıyordum.Yine ve yine.Göğüs kafesim kalbime dar geliyordu.Çekmecemi açıp ilacımı çıkardım ve sakinleşmeye çalıştım ama bu sandığımdan daha zordu.
Aylar sonra ilk defa ona dair farklı bir rüya görmüştüm.Ben annemi hep alevlerin,dumanların arasında kendimi ona ulaşamazken görürdüm.Onu kaybettiğim o geceyi,o anı.Bu hiç değişmezdi ama şimdi farklı bir rüya görmüştüm.Bu,nasıl desem biraz tuhaf hissettirmişti.Belki de psikolog randevularım işe yarıyordu.
Saate bakmak için telefonu elime aldım.Gece yarısını çoktan geçmişti ve ben bu kabusun üzerine uyuyamazdım.Telefonumu da alarak balkona çıktım ve sandalyeye oturup şalı sırtıma sardım.Haziran ayında olduğumuzdan hava sıcaktı ama yine de esiyordu.
Gizli numaradan gönderilen mesaj geldi aklıma.O mesajı aldığımda ciddi anlamda korkmuştum ve hızlıca eve gelmiştim.Kim olabilirdi?Belki de bana saçma sapan bir şaka yapıyorlardı.Ama mesajda yazanlar sanki şu an bulunduğum durumdan haberdar birinin sözleri gibiydi.Her kimse o adamla uğraştığımı biliyor ve beni tehtid ediyordu.Hem de bana nefesimden daha yakın olduğunu söylüyordu.Korkmalı mıydım?
Gözümü beynimi dinlemek istercesine kapattım ama onun da benden hallice olduğuna karar verip geri açtım.Açtığımda direkt bahçedeki kişiyi görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Yıldızı
General Fiction•roman | tamamlandı. Kitabın eski adı Maral'dır. Aslında kadın ve adamın hikâyesi bugün, tam burada başladı. Masumiyet timsali kadın kendi elleriyle en baştan yüreği güzel bir adam yarattı. Sevmekten korkan bu adamı sevgisiyle besledi. Bıkmadı, pes...