#AynaÖlünceSevemezsemSeni
*
" Biten yaşadıklarımız mıydı yoksa biz miydik? "
*
(Medya:Serkan ÇAKIR)
46.Bölüm:Yıkım
Bir adam sevdim, benim ellerim alev alev yanarken elleri buzdan farksız olan bir adam. Bir adam sevdim, gülerken gözlerinin içi parladığı halde gülmeyi unutmuş bir adam. Bir adam sevdim, ruhuna dokunmama izin veren, donmuş kalbini bana açan bir adam.
Hani her insan kendinin celladıydı?
Yalan.
Benim celladım, o oldu.
Salondaki uğultular gitgide artarken Burak kendinden emin bir şekilde sahnede adım atıyordu. Durdu ve Süleyman Atılgan'ın gözlerine bakarken o sözleri söyledi.
Gün, hesap günüydü.
Vakit, ödeşme vaktiydi.
Süleyman Atılgan güvenliklere kükremeye başladı, herkes şok içindeydi. Burak alayla güldü.
"Nasıl girdi bu adam içeri?!! Çıkarın şunu!" diye bağırdı avazı çıktığı kadar. Ondan bir farkı olmayan Melda Atılgan korkuyordu, gözlerinde yakalanma korkusu vardı. Mahir bunu bekliyormuş gibi rahat, Esra inanmak istemezmiş gibi bakıyordu.
Kimse Burak'ı dışarı çıkarmadı. Hatta kapıda en ufak bir haber için bekleyen gazetecileri içeri aldılar. Çünkü, güvenlikleri de biz ayarlamıştık. Film, bir aylık bir planın sonucuydu.
Burak sözü aldı ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı.
"Yıl 1980, Süleyman Atılgan daha bıyığı terlememiş, genç bir delikanlı. Parası pulu yok, ailesi yok. Her gün başka bir yerde ekmek bulmaya çalışan zavallı herifin teki."
"Kes şunu! Kimsin sen?!! İndirin şu herifi!"
Gazeteciler deliler gibi fotoğraf çekip, kayıt alırken Burak halinden memnun devam ediyordu. Salonda herkes büyük bir merakla dinlerken Süleyman Atılgan sona yaklaşıyordu.
Göz ucuyla Aras'a baktım, gönül isterdi ki doya doya bakabileyim gözlerine. Ben o kadar cesur değildim. Evet, bunu isteyecek kadar utanmazdım ama cesur değildim. Ekim yanıma yaklaştı. "Ne oluyor? Burak'ın burada ne işi var?" diye ard arda sorular sordu.
"Sadece izle." dedim cevap olarak.
Burak devam etti.
"Sonra bir adam çıkıyor karşısına, onu o çöplükten alıp başka bir çöplüğe atıyor. Cemal Abacı, tanıdık geldi mi Süleyman Atılgan? İşte o zaman, ilk kez kumarhaneyle tanışıyor başrolümüz. Yıllarca oynuyor, kimi zaman kaybediyor, kimi zaman delicesine para kazanıyor. Kazandıkça gözü dönüyor haliyle, daha fazlasını istiyor. İnsan bu, açgözlü ve nankör."
"Yeter!" diye bağırdı Melda Atılgan. Biliyordu çünkü, sıra yavaş yavaş ona geliyordu. "Bu saçmalıklarını da alıp defol buradan!!" diye bağırdı. Sinirden eli ayağı titriyordu.
"Hikaye seyircimiz oldukça hoşuna gitti, en güzel yeri geliyor hem. Sıra sana gelmişken devam etmemek olmaz." diye dalga geçtikten sonra devam etti. "Sonra bir kadınla tanışıyor kumarhanede. Kadın her seferinde yanı başında oluyor, yardım ediyor daha fazla suç işlemesine. Öyle değil mi Melda Atılgan? Defalarca üst üste kazanıyorlar beraber, en sonunda bir oyunda yüklü bir meblayı elde edince Atılgan İnşaat'ın temelini atıyorlar. Şirket yavaş yavaş büyüyor. Tabi Süleyman Atılgan'ın kimsesi olmadığını bilenler bu durumdan şüpheleniyorlar ve ortaya bir yalan daha çıkıyor. Süleyman Atılgan'ın üvey amcası ona bir miras bırakıyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Yıldızı
Ficção Geral•roman | tamamlandı. Kitabın eski adı Maral'dır. Aslında kadın ve adamın hikâyesi bugün, tam burada başladı. Masumiyet timsali kadın kendi elleriyle en baştan yüreği güzel bir adam yarattı. Sevmekten korkan bu adamı sevgisiyle besledi. Bıkmadı, pes...