#AlanWalkerFaded
#MelikeŞahinTutuşmuşBeraber
*
" Gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı, kalbime öyle bir batmıştı ki... "
*
(Medya: Ozan KANDEMİR)
43.Bölüm:Müzayede
Yüzümdeki sırıtışı bir türlü silemiyordum. Dakikalardır aynanın karşısında, onun aldığı elbisenin içinde kendime bakıp salak salak gülüyordum. Sekiz olmasına çok az kalmıştı ama ben daha fazla sabretmek istemiyordum.
"Gülmekten ağzın ayrılacak, yeter artık ya. Niye senin gibi dakikalarca kendime bakıp gülmediğimi sorguluyorum şu an." diyerek ofladı Ekim. Onun sinir bozucu lafları bile umurumda değildi, bu gece mutluluğumu hiçbir şey bozamazdı.
"Ne istiyorsun kızdan? Mutlu, gülüyor. Aras biraz Serkan'la takılıp görgü kurallarını öğretse keşke."
Belinay Ekim'e karşı çıkıp inadına gülümsememi söylüyordu. Ki söylemesine gerek yoktu, gülmekten ağzım felç kalmak üzereydi.
"Serkan gayet kibar çocuk, böyle jestler yapmasa da. Mert'e bak bir. Yemek mi ben mi desem, o nasıl küfür tabi ki yemek der."
"Ben de yemek derdim." dedim kahkaha atarken. Ekim kaşlarını çatınca sustum. Belinay da gülerken konuştu. "Mert de kibar, yemeğimi yapacak olan sen derdi bence."
Tekrar gülüştüğümüzde Ekim de bize katılmıştı. Telefonum titrediğinde mesaj geldiğini anladım.
KİMDEN: Herifim :)
* Çarpılmış gibi ağzımın iki karış açık kalması için aşağı inmeni bekliyorum. *
Yüzümde yine bir gülümseme oluşunca Ekim dişlerimi kerpetenle sökmekle tehdit ettiğinden ayakkabılarımla uydurduğum krem rengi çantayı aldım ve odadan kaçtım. Merdivenlerden indiğimde herkesin salonda oturduğunu gördüm. İkizler bana baktığında gözleri kocaman olmuştu. Gece ve Gündüz sırayla konuştular.
"Kim inanır ki bu kızın sümüklü kuzenimiz olduğuna. Bir de Elsalı pijama giydiğine."
"Külkedisi, Sindirella oldu. Hani peri nerede? Ben de bir tane araba isteyeceğim."
Onlara dil çıkarıp babama baktım. "Çok geç kalma kızım." diyerek bana gülümsediğinde başımla onayladım. Eniştem ve halam da bana gülümsediler ama tepki vermedim. Eniştemin varlığı beni ufaktan rahatsız ediyordu çünkü o manyak gizli numaranın yeni oyunu olabilirdi. Halamla da hala halletmem gereken şeyler vardı.
Açık bırakıp düzleştirdiğim saçlarımı arkadan sarkıtmıştım. Yüzümde hafif bir makyaj olmasına rağmen sürdüğüm kırmızı tonlarındaki ruj işi bozuyordu. Gerçi bunu Belinay'ın zoruyla sürmüştüm. Tek kulağıma taktığım halka şeklindeki küpe abes durmadığı gibi çok sırıtmıyordu da. Krem rengi topuklular ve yine krem rengi, zincirli bir çantayla tamamlanıyordum.
Bahçe kapısından çıktığımda ilk önce siyah arabasını ardından kaportaya yaslanmış bir şekilde, telefonuyla uğraşan Aras'ı gördüm. Üzerinde siyah bir takım elbise vardı, kravat takmamış onun yerine üstteki iki düğmeyi açık bırakmıştı. Takım elbiseleri aşırı resmi bulduğumdan dolayı sevmesem de onun üzerinden gözlerimi alamamıştım. Bir insana bu kadar mı yakışırdı?
Topukluların çıkardığı tok sesi duyduğunda bir saniyeliğine bana bakıp tekrar telefonuna dönmüştü ama o da bir saniye sürmüştü. Işık hızından daha hızlı bir şekilde tekrar bana bakmıştı. İrileşmiş gözler ve dediği gibi çarpılmışa benzeyen açık ağzıyla beni süzmeye başladı. Çarpılmış gibi dersem ben çarpılırdım. Adam yarım metre açık ağzıyla bile yakışıklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Yıldızı
General Fiction•roman | tamamlandı. Kitabın eski adı Maral'dır. Aslında kadın ve adamın hikâyesi bugün, tam burada başladı. Masumiyet timsali kadın kendi elleriyle en baştan yüreği güzel bir adam yarattı. Sevmekten korkan bu adamı sevgisiyle besledi. Bıkmadı, pes...