38.Bölüm: "Son Durak"

1.7K 147 36
                                    

#ShamrainBlackNovember

#YalınHerŞeySensin

*

" Sırf bilip de susmamak, kör olmamak için herkese karşı sessizliği seçtim ben. "

*

(Medya:Mahir ATILGAN)

38.Bölüm:Son Durak

Kulaklarım telefonun kapanma sesiyle doldu.Elim ayağım titriyordu. Bir insanın canı yanıyorsa yapamayacağı hiçbir şey yoktu.Hem de hiçbir şey.Şu an canı acıyordu, babasını kaybediyordu yavaş yavaş. Yaptığı her şey bilinci dışındaydı. İhtiyacı olan tek şey, destek olacak bir insandı.

Telefonu düşmemesi için sıkıca kavradıktan sonra koşturarak salona geldim.Aras biraz meraklı, biraz da halimden dolayı korkmuş bir vaziyetteydi.

"Bir şey mi oldu?"

Titreyen ellerime sahip çıkarak başımı olumsuzca salladım.Bu ona söylediğim kaçıncı yalandı?

"A-aras benim gitmem gerekiyor ama söz veriyorum geri döneceğim."

Şaşırdı.

"Nereye gidiyorsun?"

Kafamı sorma der gibi sağ tarafa yatırdım.Birkaç saniyeliğine buluştu gözlerimiz ve pes etti.

"Bırakayım mı?"

"Hayır, sadece beni bekle.Bir saat içinde geri geleceğim."

Başını salladı.O bana neden gittiğimi kurcalamayacak kadar güvenirken benim ona yalan söyleyişim, üzüyordu.Ama, az kaldı.Her şeyi anlatacağım sana, çok az kaldı.

Portmantodan çantamı alıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım.Anayola çıktığımda ilk gelen taksiye atlayıp düşünmeye başladım.

O herifi durdurmam gerekiyor.

O herif diyerek Süleyman'dan bahsediyorsa onun olduğu bir yerde olmalıydı.Şirket ya da ev.Saat neredeyse beşti.Bu saatte şirkette olması daha muhtemeldi.Şansımı denemek isteyerek şirketin yolunu tarif ettim.Fazla zamanım yoktu.O kötü bir şey yapmadan durdurmam gerekiyordu.Ama bir yandan da ne yapabilir diye düşünüyordum.Canı çok yansa da ne kadar ileri gidebilirdi ya da giderdi?

Aras'ın evi şirkete oldukça yakındı.Bu sebepten dolayı kısa süren bir yolculuğun ardından şirketinin önüne varmıştık.Taksiye gerekli ücreti ödedikten sonra inerek gözlerimle etrafı taradım.

Neredesin Burak, neredesin?

Bu şirkete bir kez girmiştim.Girmeye zorlanmıştım.Tekrar girmek istemiyordum ama sonuç dönüşü olmayan bir hata olabilirdi.Direkt kapıdan girecek kadar cesaretim olmadığından arka tarafa doğru yürümeye başladım.Daha önce gördüğüm kapıyı bulabilirdim belki. Arka bahçe bomboştu.Şanstı?Yani belki, şanstı.

Aşağı doğru inen merdivenleri takip edeceğim sırada onu gördüm.

Oradaydı.

Koşarak kapının girişinde sağa sola dönüp duran ya da belki biri var mı diye bakınan Burak'ın yanına ulaştım. O kadar bitmiş bir haldeydi ki göz altları çökmüş, etrafı mor halkalarla çevrilmişti.Sanki zayıflamıştı iki günde, sırtında kambur oluşmuştu.

"Yapmak zorundasın, yapamazsın, yapmak zorundasın, yapamazsın, yapmak zorundasın." diye kendi kendine bozuk bir plak gibi tekrar ediyordu.

Beni fark etmedi omzuna dokunana kadar.

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin