53.Bölüm: "Elveda"

1.8K 141 86
                                    

#G-dragonUntitled2014

#SufleİçindeAşkVar

*

" Şimdi sahne sırası kadında, bu sefer adam boğulacak aldığı solukta. "

*

- Gecenin dördünde bölüm atan yazar yapmışlar xfzgsg -

(Medya: Andres Miller)

53.Bölüm: Elveda

Kıvılcımlar gözümde gölgelenirken, ben sadece yaktığım küçük ateşi izliyordum. Gün doğmak üzereydi, güneşin etrafındaki kızıllık bunu bariz belli ediyordu. Bunları yakmak için babamın uyumasını beklemiş, o uyur uyumaz da bahçeye çıkıp içindeki resimle beraber kutuyu ateşe vermiştim. Şimdi de küle dönüşünü izliyordum.

Kollarımı etrafına sarmış olduğum bacaklarımı biraz daha kendime doğru çektim ve çenemi dizime yasladım. Ne yazık ki üzerimdeki hırka beni ısıtmaya yetmiyordu.

Süleyman Atılgan.

O adamın ismi bile tüylerimi diken diken ediyor, içimdeki bazı hisleri ayağa kaldırıyordu. Ondan hiç kimseden nefret etmediğim kadar nefret ediyordum. Bırak yanına gidip ziyaret etmeyi, onunla aynı odada bile nefes alamazdım.

Peki, ne söyleyecekti bana?

Ya da, gerçekten bir şey mi söyleyecekti?

Atılgan İnşaat'ın adım adım yıkılışını haberlerden takip etmiş, sebep olduğum yıkımın hiçbir sahnesini kaçırmamıştım. Mahkemede şahitlik etmek için günübirlik Türkiye'ye dönmüş ve o adamı son kez orada görmüştüm, tekrar görmeye hiç niyetim yoktu. Oraya gitmeyecektim. Sonuçta olarak hayatını mahvetmiştim, tek başıma yapmamış olsam da Burak annesini alıp temelli Bursa'ya taşınmıştı. Maalesef Tamer Amca birkaç yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ben İngiltere'ye gittiğim halde döner dönmez bana bunu yollamıştı. Belki de gelmem için gün sayıyordu?

Yakmak en güzel çözümdü, yaptığınız şeyden pişman olsanız bile külleri eski haline çeviremezdiniz. Yırtsanız birleştirir, ıslatsanız kuruturdunuz. Ama yangının geri dönüşü yoktu. Biz de, zamanında kül olmuştuk.

Kutu tamamen yandığında oturmuş olduğum çimenlerden kalkıp kapıya doğru yürümeye başladım, gerçekten üşümüştüm. Odama ayak basıp yorganın altına girdiğimde her ne kadar uyuyamayacağımı bilsem de gözlerimi kapattım. Uzun zamandır uyku problemleri yaşıyordum zaten, bu alışılagelmiş bir şeydi. Ama bir problem vardı ki, gözümü kapattığım an karşıma bugün yaptıklarım geliyordu.

Kendimi epey bir zorlayıp birkaç saat uyuduktan sonra saat dokuz buçuk sularında uyandım. Büyük ihtimal babam da uyanmıştı, hiçbir zaman geç kalkan biri olmamıştı zaten. Eskiden kahvaltı için hep beni beklerdi, malum öğleden önce pek kalkamazdım. Ama bu bile değişmişti.

Kahküllerimi kulağımın arkasına sıkıştırıp ayağa kalktım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada gördüğüm yüzü artık yabancılamıyordum. Panduflarımı ayağıma geçirip sürüye sürüye merdivenlerden indim. Babam telefonda konuşuyordu, henüz beni fark etmemişti.

"Maral seni görmek istemeyecek, lütfen tekrar arayıp bu konu hakkında ısrar etme. Hoşçakal, Nazan."

Kaşlarım duyduğum sözler ile çatılırken babam arkasını dönmüş ve beni görmüştü. Tek kaşımı havaya kaldırdım bir açıklama beklerken.

"Kızım, uyanmışsın."

Uzatacak mıydı yani?

"Baba o kadın seni mi arıyor hala?"

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin