58.Bölüm: "Aşk Yüzünden"

1.8K 118 44
                                    

#AydilgeHalilSezaiAşkYüzünden

*

"Senin kalbin kışa döndü de sanıyor musun benimki ilkbahar?"

*

(Medya: Okuyunca anlayacaksınız (: )

58.Bölüm: Aşk Yüzünden

Şaka?

Şaka mı?

Herhalde şaka.

Elimdeki tokmağa bakıp histerik bir kahkaha attıktan sonra tekrar kapıya yaklaşıp tokmağı yerine takmaya çalıştım. Lütfen bana bir kamera gösterin, el sallamak istiyorum.

"Ne oldu?"

Onun sesiyle irkilsem de tepki verememiştim, çok büyük bir duygu karmaşası yaşıyordum. Elimdeki tokmağı sinirle yere fırlatırken kağıtlar da tekrar yerle buluşmuşlardı. Rafların arkasına doğru yürürken pencereye bakınıyordum. Daraldığımı hissedebiliyordum. Kriz geçirmek istemiyordum, onun yanında kriz geçirmek istemiyordum.

Aras kapıyı zorlarken ben nefes almaya çalışıyordum, resmen onunla bir arşiv odasında kilitli kalmıştım. Ben kaçmaya çalıştıkça yanı başımda bitiyordu ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Sakin olmayı denerken duvarlardan birine yaslanıp yere oturdum, dizlerimi karnıma kadar çekmiştim. Gözlerimi kapatıp çenemi dizime koydum, burada olmadığımı hayal etmeye çalışıyordum.

Kulağında kulaklık en sevdiğin şarkıyı dinliyorsun Maral, ellerin cebinde. Üzerinde rahat bir eşofman takımı var, sahildesin. Kimsecikler yok, sessizlik hakim. Deniz kokusu geliyor burnuna, derin derin nefes alıyorsun. Sonra karşında onu görüyorsun ve yüzüne koca bir gülümseme yerleşiyor.

Hayallerimde bile onu görüyordum ben, nasıl bırakmıştı bu adam beni?

Yanıma oturduğunu çıkardığı seslerden anlamıştım. Gözlerimdeki hafif yanma hissini gidermek için kaşırken o konuşmaya başladı.

"Biliyor musun, ben hep yanındaydım senin."

"Sakın, " diye uyardım sert bir ses tonuyla. "Sakın bana benim yanımda olduğunu söyleme. Benim yanımda Amy ve Andres'ten başka hiç kimse yoktu. Sen beni yalnızlığa mahkum edendin, şimdi karşıma geçip yanınaydım diyemezsin."

Sanki bunları duyacağını biliyormuş gibi gülümsedi. İçimi acıtan bir gülüşü vardı, geçmiş kokuyordu onun gamzeleri.

"O gün yağmurun altında seni izledim saatlerce, sen gidene kadar bekledim. Bazen hiçbir şey gelmiyor elden, bazen gitmek gerekiyor gerçekten. Evet çok yandı canım, belki delirmenin kıyısına geldim. Kimi zaman uçurum kenarlarında buldum kendimi. O gün havaalanında arkana baksaydın bırakmayacaktım seni ve beraber yuvarlanacaktık o uçurumdan. Ama sen dönmedin arkana, yorulmuştun. Gelip de tutsaydım elinden sebebin olacaktım Maral."

Neden gözlerimin doluşuna engel olamıyordum? Onları kontrol edebilmeyi o kadar isterdim ki.

"Keşke olsaydın da, sebebim olsaydın." diye bir fısıltı çıktı dudaklarım arasından. Bu nasıl bir muhtaçlık haliydi böyle?

"Dayanamazdım ki, düşüncesine bile tahammül edemezken nasıl dayanayım? O günden sonra ben de gittim, nereye gittiğimi bilmeden yol beni nereye götürürse oraya savruldum. Rotasını bilmeyen bir gemi misali, ruhu bedeninden ayrılmış ölü bir ceset gibi yaşadım aylarca. O zamana dair hatırladığım neredeyse hiçbir şey yok, yaşadığım evin adresini bile hatırlamıyorum. Bildiğim tek şey, evin her bir köşesinde senin resimlerini çizerdim. O kadar korktum ki suretini unutmaktan, o kadar korktum ki bir gün beni affeder de yanıma gelirsen seni tanıyamam diye elime aldığım her kalemle seni çizdim, her bir duvara gülüşünü kazıdım."

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin