#PinhaniBeniSenİnandır
*
" Sevgi görmemiş kalpler, duygusuz yaşamaya mahkumdur. "
*
(Medya: Aras ATILGAN)
47.Bölüm:Nefes
Kulaklarımda yanımda bomba patlamış hissi yaratan müthiş bir uğultu, kolumda nedenini kestiremediğim bir sancı ve ayaklarımda varlığından haberdar olduğum küçük küçük kesikler vardı. Gözlerimi açma teşebbüslerim üçüncüsünde olumlu yanıt vermişti. Ama bu da pek sahici sayılmazdı, etrafı 144p görüyordum. Duyduğum sesleri algılamaya çalıştım.
"Abi artık ilaç veremeyiz, kızın bünyesi çok zayıf ve daha fazla kaldıramaz."
Kız?
Umarım benden bahsetmiyordur.
"Beş gün bizim için yeterli bir süreydi zaten, ilacı kesin." dedi aşina olduğum ses tonu. Çok tanıdık gelse de çıkaramamıştım. Sağa doğru düşmüş olan boynumu doğrultmaya çalıştığımda canımın ne kadar yandığını fark ettim. Kim bilir kaç saattir bu pozisyondaydım.
Ağzımda kendini aşırı derecede belli eden bir kuruluk vardı, çok susamıştım.
Görüntü yavaş yavaş netleşmeye başladığında etrafı inceledim. Sanırım burası bir depoydu ve oldukça tozluydu. Birkaç pencere hariç hiçbir şey yoktu ama dikkatimi çeken şey pencereler tahtalarla kapatılmış, ve çivilenmişti. Tahta parçaları arasından sızan gün ışığı hariç depoyu aydınlatan hiçbir şey yoktu.
Ve ben.
Sahi ben neden buradayım?
Ellerim arkadan bağlanmıştı ve bu acımı beş kat artırıyordu. Koca deponun ortasında bir sandalye üzerinde tek başıma oturuyordum. Üzerimde o gece giydiğim elbise vardı, ayaklarım kan revan içinde kalmıştı.
Hatırla, en son ne oldu?
Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladığım an gözümün önüne gelen görüntü onun gözyaşımı öpüşüydü. Evet, yağmur yağıyordu. Ben, ona beni bırakmaması için yalvarıyordum.
Sonra,
Sonra, o gidiyordu.
Ben saatlerce yerde oturup ağlıyordum ve gölge!
Bir gölge görmüştüm ardından bir el ağzıma kapanmıştı. Sonra o cümle: Uyu bakalım, fare.
Bu durumda manyak gizli numara beni kaçırmış oluyordu. Günlerce beni tehdit edip her şeyin bir bedeli olduğunu söyleyen ruh hastasıyla tanışacaktım.
Evet, kaçırıldım ve bunu düşünüyorum.
Yüzümde hissettiğim nefesle aniden gözlerimi açtım, karşımda bulmayı hiç beklemediğim o gözler bana bakıyordu.
"Uyanmışsın, fare."
Ha?
Gizli manyak Mahir mi?
"Ne saçmalıyorsun sen? Ne işim var benim burada?! Çöz şu nalet ipi!"
Alayla güldü.
"Gösteri daha başlamadı ki, ne bu acele?"
Midem bulanmaya başlamıştı, bu herifin yüzünü görmek bunu daha da tetikliyordu.
"Ne gösterisi, ne saçmalıyorsun sen?" dedim. Bu sefer sakindim, zira bağıracak gücüm yoktu. Bitkindim, bitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çoban Yıldızı
Fiksi Umum•roman | tamamlandı. Kitabın eski adı Maral'dır. Aslında kadın ve adamın hikâyesi bugün, tam burada başladı. Masumiyet timsali kadın kendi elleriyle en baştan yüreği güzel bir adam yarattı. Sevmekten korkan bu adamı sevgisiyle besledi. Bıkmadı, pes...