Aslinda hayat cok basittir.İyiler ve kötüler diye ikiye ayrilir.Bunda herkes hem fikirdir.Ya iyiligi korumak hep iyi olmak için ne kadar kötü olunabilir? Hep başımızda bir taç ,sırtimizda beyaz kanatlar oluncami iyi oluyorduk.Unutulan birşey varsa şeytanda bir melekti.Asil soru ise iyilik için kötü gibi savaşmak gerekirse,onlarin anladigi dilden konuşulursa ne olur? İyi mi oluruz yoksa kötü mü?
****
Sehpanin üzerindeki yüzüge bakakalmistik.Belliki Hasan önce bu odada epey hirpalanmisti.Sonrasinda ise binadan aşaği atilmisti. Tabi öldürüldükten sonra.Buna nasil bir kilif uydurmuslardi.? Belki bir tartisma ,belki bir buhran anı,belkide intihar...
Odada olanlari anlatmaya basladim.Hiçbir detay atlamadan.Ben sözlerimi bitirdikten sonra Alpin anlatacaklarini merakla bekliyordum.
- Olay yeri tamamen kapatilmiş.O bolumde insaat durmuş.Planlar değişmiş sanirim.Hasan in düştüğü yer yüksek değil. 2. kat ve ordan düşen biri bu hale gelemez.Kisaca dogru yoldayiz...
Alpin bu söylediklerine çokta şaşirmadim aslinda. İkimizde şaşırmamiştik.Birkac bilgi edinsekte henuz olayin sebebini öğrenememistik.Asil sorun onu nasil bulacaktik.Hatice ablanın daha fazlasini bildigini zannetmiyorduk. Oyleyse onlari yönlendiren kişiyi bulmalıydık.Şantiyede ortadan kaybolan iki kişi vardi ve onlari bulmalıydik. Eger bu kadar eminlerse cinayetten ya görmüş olmalilar yada birsekilde eminler.. Laptopumu alip kucagima oturdum.Alpte masa basinda incelemeye basladi dosyadaki isimleri.. Hanoğlu Holdingin sayfasina girdigimde yarin aksam 55. yillarini kutlayacaklarini gordüm. Hemde Yiğit Hanoğlu nun muhtesem evinde.
- Bingoooo!!! diye bagirdim .Alp bir anda bana bakti ne oldugunu sorarcasina kafa salladi.
- Yarin şirketin kutlamasi var.Hemde evlerinde mutlaka bir belge yada delil varsa ordadir .Orda olmamiz lazim . Ama nasil???
-O iş kolay. Ben hallederim.Ama elimiz boş çikmamaliyiz..
Onu onayladiktan sonra büroya geçene kadar birkaç saat uyumaliydik.Beynimdeki onlarca soruyla uyuyakaldigimi fark etmedim bile..
****
Sabahin nasil olduğunu bilmiyorum bile.Büroda halletmem gereken işler vardi.Alp akşamki giriş biletimizi bulmak için cikti. Ben ise koşar adimlarla çiktiğim evden köşedeki pastaneye uğrayip simit alacak kadar vakit harcamiştim.
Nadia gulen yuzuyle beni karşiladi. Garip birsey vardi onda. Henuz anlamadigim ama yakinda cozeceğim bir gariplik. Cok sicak bakiyordu. Şevkatle ve ilgiyle. Kahvalti yapmadigimi tahmin etmiş simit almişti. Nasil biliyordu simit sevdiğimi yoksa tesadüf mü? Yada Gülay mi söylemişti? Şu an bunlari düşünemezdim. Daha onemli işlerim vardi.
****
Aksam cabucak oldu sanki. Alp geldi ve
- Gidiyoruz. dedi.
Apar topar burodan çıktik.En klasik hikaye mutfak kapisindan girmekti.Artik oyun basliyordu.Mutfakta çalişan elemanlardan biri yetimhaneden arkadaşimizdi.Onun sayesinde içeri girecektik.Ama onu gorup ,tanimayacaktik.Basit bir selamdan ileri gitmedik. Riske girmesine gerek yoktu.
Mutfakta çalişacak uygun bir zamandada yukari odalara çikacaktik. Bunun icin gecenin ilerleyen saatlerini bekleyecektik.İckinin su gibi aktiği bir geceydi.İlerleyen saatlerde kahkahalar yukseliyor hareketli muzikler ortaliği çinlatiyordu.Alp in yanina yaklaştim.Kulagina eğilerek
- Ben yukari çikiyorum..
- Dikkatli ol.Dün gece ki gibi bir sürpriz olmasin..
Yari kizgin gozlerle ona baktim. Sanki ben istemistim. Oda yakalanmisti. Biraz paslanmis olabilirdim ne vardi yani.
Arka tarafta olan merdivenlerden yukari çikmaya başladim. Geniş bir koridor ve bircok kapi vardi.Sirayla bakacaktim. Birden aklima en sondaki odadan başlamak geldi. Hani pastanin en buyuk dilimi en sona saklanirdi onun gibi birseydi sanirim. Koridorun sonunda büyük kapiya doğru ilerlefim. Duvarda birbirinden ünlü ressamlarin tablolari vardi.En sevdigim "kaplumbaga terbiyecisi"bile vardi. Önünden geçerken istemsizce gülümsedim. Kapnin koluna elimi attim ve usulca açtim. İçeride kimse yoktu. Yavasca iceri süzüldüm. Hayatimda bu kadar guzel bir oda gormemistim. Modern mobilyalarla döşenmiş bir o kadarda sadeydi. Siyah ve beyaz rengin karışımi burdada vardi.Siyah ve beyazin bu kadar zit ayni zamanda enfes manzarasiydi. Genis pencereler ve balkona açilan bir kapi. Köşede ki sallanan sandalye dikkatimden kaçmamişti. Siyah deri koltugun onunde bir sehpa ,üzerinde dosyalar vardi. Once onlarla baslayacaktim.Dosyanin birini elime aldim ve incelemeye başladim.İhale dosyasiydi .Bununla ilgili birsey hissetmedim. Onu kenara biraktim.Diger dosyayi aldim ve hizlica sayfalari cevirmeye basladim.Dosyayi tuttugum elimi hizlica bir el kavradi.Benimse korkudan kalbim hizlanmis ,başimi çevirmemlede kendimi yatagin uzerinde buldum.
Kolumdan tutup diger eliylede dosyayi aldiktan sonra Yigit beni yataga firlatmisti refleksle.İcimden
-yinemi sen?? sorusunu sordum. Kalkmaya yeltendigimde aniden sag elini gogsume bastirdi. Beni firlatirken ustten iki düğmem açilmisti. Elini gogsume bastirdiginda çiplak tenime degiyordu.
- Ne isin var burada?
Cevap vermemistim. Sadece susmustum.Kafami toparlamaliydim.Dişlerini sıkarak istersen konuş, farkli bir dilde konuşuruz.Bunlari soylerken bir taraftanda sag elinin baş parmagiyla gögsümu okşuyordu.Elimle hizlica koluna vurunca eli kenara düstü ve kollarimdan destekle üzerimden attim.Alayci bir konuşmayla..
- Yiğit Hanoğlu!! Bu hale nasil düştün cık cık cık... Savuasiz bir kadina sarkacak kadar. Onu zorla odanda tutacak kadar.BVe hatta ona çirkin teklifler yapacak kadar...
Bana ofke saçan bir o kadarda şaşirmiş halde bakiyordu.
- Ne işin var odamda? Makul bir açiklaman vardir umarim.
Tabi ki var. Yanlis odaya girmişim ,odani cok begendim bu arada.
- Burda ne işin var??
- Malum bu ara işler kesat. Ek gelir işte. Çalisiyoruz .. dedim.
- Hadi ya cok inandirici dedi.
-Tek sebep bu inanip inanmamak senin elinde.
- Sen beni salakmi zannettin ..
- Muthis zekaniza hakaret olur bu.
Üzerime bir hamleyle gelip beni duvara yapistirdi.Kulaklarima kadar egildi.Zekama hakaret kabul etmem. Herkesin bir zayif yonu vardir. Benimde var.Ama bunu ogrenemeyeksin dedi.Sag elini tekrar göğsumun uzerine koyup duvarda kalmami sagladi.Dün geceki parfumun cok guzel. Bugunde aynisi var.İnsani baştan çikartiyor.
Kulagimin dibinde mirildaniyordu.
- Gozlerinin cinayet sebebi olacagini soyleyen oldumu? diye sordu.
Nasil yaptim boyle birseyi . Nasil dikkatsizlik etmistim.Göğsümdeki eli çeneme dogru cikti.Ne ara oldu bilmiyorum birden dudaklarini dudaklarimda hissettim.Napiyordum ben? Kendini birakmisti.Dudaklarimi geri cektim.
-O kadar kolay lokma degilim hemde hiç.. Benim icin bir hiçsin sen...
Mirildanarak bunlari söyleyebilmistim.Ellerimle tüm gücümü topladim.Onu geri ittim. Yaklasma bir daha bana derken elimin tersiyle dudaklarimi siliyordum.Sanirim ilk kez reddedilmisti. Kapiya koşar adimla giderken
- Bu burada bitmeyecek biliyorsun degil mi? Bitmeyecek!!
Arkami bile donememistim.Kapidan çikarken son bir cesaretle geri döndüm
- Benim icin bitti bile.Olmayan birsey zaten baslayamaz.. diyebildim. Ve alayci bir kahkaha attim.Sanirim kahkaham fazla gelmisti. Yuz ifadesi tarifsizdi. Neydi olanlar bilmiyorum ama o benimle dalga gecmisti.Asil soru baska sartlarda olsa reddedebilir miydim?
Alpin yanina geldigimde yine ofkeliydim kendime... Aslinda gözümde buyuttugum Yigit Hanoğlu da basit bir erkekti. İmkansiz degildi.
Alp benden daha cok sey bulmustu aslinda.Gecenin sonunda calisip mesai bitirir gibi Hanoğlu Malikanesinden ayrildik. Karsimizda Yigitin bize baktigini gormek dahada germisti. Hicbirsey olmamis gibi saknce kapidan ciktik.Cikista Alp bana kocaman sarildiginda Yiğit kafasini cevirdi. Ne dusunmustu. Umrumda degildi.Biran once Alpin bulduklarini incelemeliydik...