İki ay sonra
Herşey hem dun gibi aklimda ,hemde hicbirsey yaşanmamış ,bir ruya kadar uzak. Odamın penceresini de acamiyordum cok fazla. Usudugumu hissediyordum. Her gecen gün icin bir çentik atmistim akil defterime. Acik bir hapishanedeydim sanki. Herseyim vardi ama birseyim eksikti. Etrafında döndüğüm ,her düşümün kahramanı , koşup bir turlu varamadigim yolumun sonu.
Arada baktigim penceremden görünen denizin bir kismi bugun dahada uzak geliyordu. Hava bulutluydu. Yağmurun yağmasını o kadar istiyordum ki.. O yağarken cikip islanmak ,sonrada aglamak ,aglamak, aglamak... Kimsenin görmesini istemiyordum.. Bekledigim yağmur damlalariydi derdim.. Alp in, Yigite durumumu anlattığını biliyordum. Yigit arada beni arıyordu. Ama çok konuşamıyordum.. Son aramasinda " Nasilsin? Bir sorun var mi ?" diye sorduğunda hickirarak " Sensin sorun!!! Sennnn!!! Bende gelicem " diye bagirdigim ve aglama krizine girdigim icin bir daha aramadi. Mesajlarimada cevap yazmamıştı. Son attigim mesajda
" Senden nefret ediyorum. Seni bosayacagim.?" dedikten sonra geriye yazdigi iki kelime
" Seni seviyorum..." sonra iste sonra bir dahada yazmadi. Cok kizdigini anlamistim. Bir o kadarda üzülmüştü. Sanirim bu is bitene kadarda aramiycakti. Tam iki ay... İki ay olmustu. Beni uyurken birakip gittiğinden beri. Her gece uyurken sabah artik bitmiştir diye uyanmak istiyordum. Ama olmuyordu. Sanirim artik cildirmanin esigindeydim.
Hafifçe atmaya başlayan yağmurla penceremin önündeki yarim yamalak perdeyi acip balkona ciktim. Havada uçuşan bir tüy gibi yuzume çarpan yagmur taneleri .. Gozlerimi kapattim.. Damlaların bende izlerini bırakmasına izin verdim. Tek umudum bebeklerim. Artik hissedilir olmuşlardı. Karnimda tatli tatli atisiyor gibilerdi. Onlarda benim gibi sessizdi. Büyüyen karnımi oksadim. İki elimide karnının uzerine koydum..
" Babanız nasil acaba? Bizi ozledimi acaba? Özlese arardi. Belkide aramazdi. "
Kapim caldi. Gelen ya Alp yada Yagmurdu.
- Gelll!!!
- Nasilmis bakalim benim huysuz kardesim..
- Sensin huysuz.
- Aramadi..
- Yapma Ala...
- Bizi hic merak etmiyor.Sevmiyor.
- Bunun gerçek olmadigini biliyorsun degil mi?
- Hayir bilmiyorum...
Sırtını Alp e donup tekrar manzarayı izlemeye basladim. Alp elinde telefon birşeyler yapmaya başladı.
- Napiyorsun sen?
- Hiccc!!!
- Ver o telefonu bana.
- Sacmalama Ala... Git kendi telefonunu al..
Alp siritarak odadan disari cikti. Gidip telefonu almakla almamak arasi kararsızdım.. Kim arayacak ki beni. Yada bekledigim aramadiktan sonra ne ise yarardi ki... Telefonuma gelen mesaj bildirimi geriye donmeme sebep olsada yerimden kipirdamiyordum... İcimden gelen git telefona bak sesi komodine dogru yürümeme sebep oldu. Çok hızlı hareket edemiyordum. Karnimda normalden fazla büyüktü. Üzerindeki salaş pijamalarim yerlerde surunuyordu.. Telefonu istemeye istemeye açtığında karsimdaki bildirimin Yigitten geldiğini gördüm. İcimde uçuşan kelebekler kozalarından ciktilar. Ne göndermişti bana acaba...
Fotoğrafı actigimda kendi kendimle karşılaştım. Salondaki koltukta oturan bendim.Uzaklara dalmis bir fotoğrafım vardi. Çok saskindim nasil olabilirdi boyle birsey.. Farkina varmadan cevap yazdim.
- Nasil nereden??
- Cok özledim sizi..
- Yaaaa...
- Yaaaa!!! Hemde cok..
- Bizde seni çok özledik...
- Hazırlanin yarin dönüyorsunuz ..
" Dönüyorsunuz !!!" Bu cevap bende sok etkisi yaratmıştı. Hemen telefondan Yigitin numarasini çevirdim.
- Gercekten mi?
- Gercekten askim...
- Bitti mi simdi?
- Bitti!!!
- Hemen hazırlanırim.. Bugun gelelim lutfen bugun..
- Askim yarin icin hazirlik yaptim.
- Bugun nolur bugun..
- Ala!!!
- Ne Ala ne.. Bugun iste. Ne fark eder. Ben hazirlaniyorum..
Telefonu Yigitin yuzune kapattigimin farkina varmayacak kadar mutluydum. Dolaptan valizimi cikardim. Birden digerlerini hatirladim. Elimdeki elbiselerini yatağın uzerine birakip odanın kapısına dogru koşmaya basladim.
- Yagmurrr!!! Alp!!!
Evin icinde naralarim yankilaniyordu. Alp koşarak salondan cikip merdivenlerden cikmaya başladığında karsilastik.
- Yavas!!! Yavas duseceksin..
Nefes nefeseydim.. Trabzanlara tutundum..
- Bitti... Bitti... Gidiyoruz .. Gidiyoruz..
Yağmur gülümseyerek bana bakiyordu. Sanirim onlarin haberleri vardi. Alp
- Biliyoruz... dedi..
- O fotograflarida sen gönderdim dimi..
- Yaniii...
- Seni seviyorum .. Çok seviyorum..
- Oyle mi???
- Evettt... Gidelim hazirlanalim... Yiğite sende soyle...
- Telefonu kapatmasaydin yuzune adamin ogrenirdin . iki saate kadar gidiyoruz..
İçimdeki kelebekler disari cikmisti. Koşarak geri dondum. Arkamdan ",yavassss!!" diye bagirdi Alp...
Onu duyacak halim yoktu. Odaya girdim. Nasil topladim eşyalarımı hatirlamiyordum bile. Giyinip odamdan çıktığımda bizimkiler coktan hazırdı bile.
- Eee nasil gideceğiz?
- Birazdan gelicek bekliycez..
Henüz sozunu bitirmemişti ki duyulan sesle kapiya yönelip kapiyi actim.. Uzaklardan kocaman bir demir kartal görünümü olan aslinda kartalın aslinda bir helikopter olduğunu yaklaşınca fark ettim. İcim icime sigmiyordu. Artik bitiyordu.
Helikopter evin bahçesine gelip kondu. Alp eşyalarımızı alarak helikoptere yerleştirdi. Arkasindan biz bindik..
- Bitti... Artik bitti... Evimize gidiyoruz. Teyzemide ozlemistim. Yatagimi ,bahçe mi?? Herşeyi. En cokta Yigiti ozlemistim. Sabahlari onu görerek uyanmayı ozlemiştim. Bir saate yakin suren yolculuk bitiyordu. Evimizin olduğu yere havadan uçarak gidiyorduk. Tamda istedigim ,"bitti" sözcüğünü duyduğumda yapmak istedigim gibi..
Evin bahçesi görünüyordu artik. Yaklaştıkça Yigitide gormustum. Bizi bekliyordu. Helikopter bahçeye indiğinde kendimi bahcede koşarken buldum. Yigitin boynuna atılıp sarildim.
- Hosgeldin evine askim... Bana hosgeldin...
- Hosbuldum... Seni seviyorum... Cokkkk seviyorum.. Özledimm...
Yiğit beni bıraktığında gozlerimle karnına çevrildi.. Yüzünden kocaman bir gülümseme oluştu...
- Hosgeldiniz... Yasam kaynaklarım...
Eğilip yanağından optu.. Bende dahada sıkı sarildim....