En mutlu gününüz ne zamandir? Günler mutlu başlarsa mutlu gider miydi? Yada batil miydi? Aşk bir savaş miydi? Ama aşki kazanmak için savaşmak gerekirdi. Ben savaş istemiyordum. Sadece aşkima kavuşmak istiyordum. Bunun için kırıp dökmek gerekir miydi?
Aslinda Alpin ne karar verecegini bilmiyordum. Tek dilegim dogru karari vermesiydi. Benim en mutlu günümde o mutsuz olacakti. Handeye aşik oldugu her halinden belliydi. Ama ben bu gerçegi ona anlatirken bile kirilmadan çözülsün istemistim. O şimdi buradaydi. Kafamda deli sorular dolaniyordu. Yanliz mi gelmişti? Bana inanmiş miydi?
- Geldin. Yanima geldin.. Çok tesekkur ederim. Beni yanliz birakmadin.
Kosup Alpin boynuna sarildim. Makyajim dagilirmis,gelinligim kirisirmis umurumda bile degildi. Bir süre sarildik.
- Tabi ki seni kutlamak için gelecektim. Ama çok kalmiycam. Bennn Handeyle konuştum.
- Herseyi anlattin mi?
- Hayir mesela nikahi söylemedim.
- Ne söyledi?
- Evet hakliymissin.Kabul etti. Ama bunu yapmak istemedigini Emirin zorladigini söyledi. Bu kadarini bilmemin yeterli olacagini söyledi.
- Basta anlatabilirdi sana herseyi. Bu hikayede oturmayan birsey var Alp?
- Ben Handeye aşik oldum Ala. Oda bana.Gerisi umurumda degil.
- Neye bulaştigini biliyor musun?
- Biliyorum. Ama aşk için değmez mi?
Konuştugumuz birkaç kelime bile Alpin onu tercih ettigini anlamama yetmişti. O taraf secmisti. İkinizede kalbimde yer var diyemiyordu. Tercih yapmadan yanimizdakileri bilemiyorduk. Kardesim beni baska biriyle kiyaslamis en acisi ise onu tercih etmisti.
- Mutluluklar dilerim kardesim. Sende bana dile. Çünkü bende mutlu olmak istiyorum.
- Ne diyebilirim ki. Her zaman çok mutlu ol Alp.. Seni sevdigimi biliyorsun degil mi?Hande aramizda engel olmasin lutfen.
Gozlerim dolmustu. Baska birsey söyleyemiyordum. Bugun evleniyordum ve mutlu olmaliydim..
- Ben aşagidayim. Nikahtan sonra gidecegim. Hande burada degil zaten. Merak etme..
- Bir daha görüşmeyecek miyiz?
- Bu kadar sık olmayacak sanirim. En iyisi zamana birakmak..
- Alp nolur bir daha düşün...
- Ben Handeye güveniyorum..
Alp nede kolay söylemişti " güveniyorum" diye. Aramizdaki fark tamda buydu.
Ah Alp ahhh.. Umarim çok canin yanmaz.Ama ben hep burada olacagim. Her zaman... Alp bana bir kez daha sarildi.
- Aşagidayim. Seni bekliyorlar..Gecikme gelin hanim..
İkimizde hafifce gülümsedik. Alp beni birakip dışari çikti. Ayaklarim beni taşimiyordu. Ayaklarim tutmuyordu sanki. Geriye dönüp yatagin üzerine oturdum. Agliyamiyordum bile. Kapi tekrar açildi. Bu defa gelen Yigitti. Siyah bir takim giymisti. Ne kadarda harika görünüyordu. Ve ben bu adamla hayatimi birleştirmek üzereydim..
Yigit girdiginde ellerimle yataktan destek alarak kalktim..
Yigit derin bir iç çektikten sonra
- Muhtesemsin...
Gözlerinde yildizi goruyordum. Çok heyecanliydi. Yanima yaklasti. Ellerini nereye koyamayacagini bilemiyordu. Sanki ben nadide bir bibloydum ve o ise beni kirmaktan korkuyordu. Elleriyle saclarimin ucunu oksarken gözleriylede beni süzüyordu. Ben ise pat diye
- Alp geldi. dedim.
- Biliyorum.
- Onu seçti.
- Bu bir seçim degil Ala.. Bu aşk.. O aşik ve bunu yaşamak istiyor. Aşkin gözü kör.. Sakın unutma. Ben sana aşik oldugumda neler yaptigimi anlatsam inanamazsin..
Birden herseyi unutmustum.
- Gercekten mi?
- Evet...Sirf sen simit seviyorsun diye sabah gidip firinin önünde beklemistim.Sen anlama diye büroya birakirkende firincinin çiragi oldugumu söylemiştim.
Birden kahkaha atmaya başladim. Gülmem Yigiti çok mutlu etmişti.
- Sen hep gülmelisin.. Bak oda aşkinin peşinden gidiyor. Biz iyi yada kötü herseyi nasil yaşamaya karar verdiysek birak oda yaşasin.
İsin kötüsü Yigit hakliydi. İyi yada kötü... Hersey yaşanmaliydi.. Yigit boynumdan bir öpücük alirken
- Avansimi aliyim ben.. Hazir misin?
- Hazirim ya sen..
- Ben yillardir hazirim.. Tam 18 yildir hazirim. Seni ilk gördüğüm günden beri.
Yigit iceri girerken elinde bir kutu oldugunu fark etmeyecek kadar üzgündüm. Geri döndü giristeki sehpanin üzerine biraktigi kutuu aldi. Kutu siyah kadifedendi. Çok şik görünüyordu. Kutuyu açti. İçinden 18 tane papatyadan olusan bir kolye çikti. Muhtesem görünüyordu. Kolyeyi boynuma takmasina yardim ettim. Aynanin önünde ona sirtimi döndüm. Kolyeyi takti. Papatyadan kolye muhtesemdi. Sirtima bir öpücük kondurduktan sonra omuzumdanda bir buse aldi. Elimle kolyeyi düzeltirken
- Çok güzel bu? Papatya..
- 18 papatya var.Seni bekledigim ,özledigim heryil icin bir papatya ve her papatyanin 12 yapragi var. Hepsi bir ayi simgeliyor.
- Nasil güzel seviyorsun beni? Ya ben senin gibi sevemezsem. İncitirsem seni.?
- Yanimda ol yeter. O bana yeter.
İki elimde yanaklarini tutuyordum. Parmaklarim kirli sakallarin arasinda kayboluyordu. Dudaklarina dudaklarim degdiginde gözlerimiz kapanmis herseyi unutmustuk bile.. Gözlerim kapaliydi ve dudaklarimi çekmek için geri çekildim. Yigit ben geri çektikçe kafasini eğiliyordu.
- Yigit hadi ama.. Atmamiz gereken bir imzamiz var unuttun mu?
- Unutmadim ama unutmus gibi yapiyordum.
- Neeee!!!
- Şaka şaka aşkim...
Yigit elimden tuttu. Yavasca merdivenlerden iniyorduk. Salona dogru yürümeye başladigimizda ise heyecandan kalbim duracakti. Duraksadim Yigitin elini geri çektim. Soluk aliş verislerim düzensizleśmişti. Yigit geri döndü.
- Kurtulusun yok. O imza atilacak..
Eliyle belimden tuttu. Salona girdik. Salonda masa pencere karsisina konmus. Kurdelalarla süslenmisti. Heryer papatya doluydu. Kurdelalar bembeyazdi.. Heryer adete beyaza bürünmüştü. Masanin karsisina koyulmus sandalyelerde misafirler icin ayrilmisti. Sinan ,Hamdi abi,Alp ve teyzem vardi. İkisi nikah şahidiydi. Sinan benim ,teyzem Yigitin. Nikah memuru masanin yaninda yerini almisti. Herkesin heyecani yüzünden okunuyordu. Masaya dogru ilerledik. Yigit sandalyemi çekti oturmama yardim etti.. Nikah memuruda oturdu. Şahitlerde yerini almisti. Başlamaya hazirdik. Memur soru sormaya başladiginda " evete" sira gelmesi icin sabirsizlaniyordum. Nihayet memur sordugunda
- Ala Demir ,Yigit Hanoğlunu esiniz olarak kabul ediyor musunuz?
- İyi günde,kötü günde ,her zaman.. EVET...
- Siz Yigit Hanoğlu Ala Demiri eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
- Ömrümce ,her zaman.. EVET..
- Bende sizleri kari_koca ilan ediyorum..
Sirayla imzalarimizi attik. Sahitlwrimizde imzaladi. Teyzem ayagina bas diye işaret ediyordu. Tabi Yigitin bize baktigindan habersizdim. Ayagimla ayagini ariyordum ama bulamiyordum. Yigitse sinsice gülüyordum.
- Yigittt!!! Ayaginnnn..
- Hadi bas bakalim ama sirf mutlu ol diye yapiyorum. Yoksa hayatta basamazdin..
Grurla ayagina bastim. Yigit bilerek oyunu vermis bir çocuk muzipligiyle gülüyordu.Ayagi kalktik Yigit alnimdan öptügunde ne kadar huzurlu oldugumu farkettim.
- "Ömrüm hoşgeldin"..
- Hoşbuldum..
Nikah memuru evlilik cüzdanini bana uzattiginda aldim. Açip içine baktim. "ALA DEMİR HANOĞLU" yazisini gördüğumdeki mutluluk tarif edilemezdi. Teyzem sarilip tebrik etti. Herkes kutladi. Sira Alpteydi.
- Mutluluklar dilerim kardesim . Gitmeliyim artik...
- Bu kadar çabuk mu??
- Evet. Hande evde kaldi.
Alpin arkasindan bakakalmistim. Ama oda askini yasamak istiyordu ve Yigit hakliydi. Sinansa bana dönerek
- Yenge hayirli olsun.Sen olmasan Yigit evlenemezdi. Neyseki evlendinde sira bana geldi..
Herkes gülüyordu. Mutluyduk iste..
Hayat bu degilmiydi zaten. Gülerken ağlamak ,aglarken gülmek.. Tamda buydu.. Herkes mutlu olamazdi. Kim bilir belki oda mutlulugu yakalardi. Yaşayip görecektik..
***
Herkes mutluydu. Teyzem harika bir masa hazirlatmisti. Yigitle yanyana oturuyorduk. Yigitin yaninda Sinan ,onun yaninda Hamdi abi ve teyzem..
Sanirim ailem bu kadardi. Başka kimse yoktu. Kardesimin yeri boştu. Bugun bunu yapmiycaktim kendime. İleride birgün geriye baktigimda hep gülen yüzler hatirlayacaktim..
Yigitin küçük dokunuşlarini hissediyordum. Eliyle belime sarilirken parmaklariyla yaptigi dokunuslar ,arada omuzuma kondurdugu basit görünen şehveti kucaklayan öpücükler... Yemegin sonuna gelmiştik. Yemek arasinda içtigimiz şampanyaninda etkisiyle hepimiz mutluyduk. Sinan her zamanki patavatsizligiyla
- Eminim Yigit biran önce gitmemiz için içinden neler söylüyordur.
- Yooo gitmenize gerek yok. Ben karimida alip gidiyorum çünkü. Siz devam edin..
Yigit yerinden kalkti. Elimden tuttu. O anda Sinan ,Yigitin kulagina birseyler söyledi. Güldüler. Yigit bana bakti Sinana " bencede" dedi. Anlamamistim ama kesin bizimle ilgili birseydi.
Üzerime şalimi aldiktan sonra Yigit döndü
- Bizi birkaç gün aramayin. Biz sizi arariz.
Elimde tutarak arabaya götürdü. Yola çiktigimizda hetkes arkada kalmisti. Yüzüğüme ,gelinligime ve evlilik cüzdanina bakiyordum..
- Sinan ne dedi sana?
- Söylemesem olmaz mi?
- Olmaz...
- Senin icin uzun bir gece olacagini söyledi.. Yigit kahkahayla gülüyordu.
- Çok ayip ama...
- Yooo hiçte ayip degil.. Gerçekleri söyledi...
- Nereye gidiyoruz.
- Aslinda senin sevmedigin bir yerdi yani eskiden ama artik seveceksin..
Marinaya gelmiştik bile. Herseyi planlamisti. Başbaşa denizin ortasinda.. Önce yata Yigit bindi. Sonra belimden kavrayip beni aldi. Kamaraya dogru gittigimizde ben önde o arkadan geliyordu. Sen gir geliyorum .dedi.
Odaya girdigimde şampanya ve kadehler hazirdi. Yatagin üzerinde kirmizi bir gecelik vardi. Hersey ince detayina kadar düşünülmüştü. Yigit kaptana direktifleri verip gelmisti. Kamaraya girdiginde onu bekliyordum...Bana yaklaştiginda onunda heyecanini gözlerinden okuyabiliyordum.
- Sonunda... Sonunda bitti..
- Evet bitti...
Dudaklarinin iç çekişini duyar gibiydim.. Nefeslerimiz yine bir aradaydi. Sanki yillardir hiç kavuşmamiş gibiydiler. Kadehlerimize şampanya koyduktan sonra birini bana uzatti. Sanki benden çok onun ihtiyaci var gibiydi. Birkac yudum aldigi kadehini kenara biraktiktan sonra cebinden bir kutu çikardi. Bu bir alyansti.
- Bu annemindi. Eger kabul edersen ,takmak istemezsen..
- Hayir isterim.. Hemde çok isterim. Onlardan bir parça taşimak. Senden ve senin ailenden...
Bu siradan bir alyans degildi. Tam ortasinda bir zümrut vardi. Yigit kabul etmemin mutluluguyla parmagima takti.
- Sira birikmis cezalarini ödemeye geldi.
- Ben hiç kimseye borçlu kalmadim ..
Yigitin yüzündeki muzip ifade yerini karsisindaki kadini arzulayan bir erkek ifadesine dönüştünde ise ellerini duvagimda onu cikarken buldum. Sonrasinda fermuarimi açmaya başladi. Fermuarimi açarken bir taraftanda ceketini çikarip yere atti. Askilarimi teker teker indirmeye başladiginda ise coktan yatagin üzerine geçmistik bile. Gömleginin dügmelerini açmaya başladigimda gelinligin ne zaman çiktigini anlamamiştim bile.. Parmak uçlarinin tenimde gezmesini nasilda özlemişim. Saçlarini oksarken bir butun olma yoluna girmistik bile. Hücrelerimiz tamamlanmak icin sabirsizlaniyordu. Hani güzel bir yemek yersin damakta kalan o lezzet gibiydi dokunuşlari. Sicak günlerde suya duyulan özlemine yenilip ,denizde serinlemenin verdigi tat gibiydi dudaklari.. Her santimimi ezberlercesine fütursuz dokunuslari vardi. İlikletimize kadar hissediyorduk birbirimizi. Uzun bir geceydi gercekten.. Hic birsey umrumuzda degildi. Biz tamamlaniyor tamamlandikca dahada kopuyorduk dünyadan.. Hersey o kadar uzaklasmistiki artik sadece o ve ben... Vucutlarimiz tek bir vucut oldugunda bizde mutlulugun zirvesindeydik. Attigimiz imzayla tescillenen mutlulugumuz bedenlerimizle zirvelere çikarmisti bizi... Kalplerimiz ritmi bozulmuş ,soluklarimiz çildirmiş gibiydi. Artik herseyimizle mutlulugun zirvesindeydik.. Ayaklarimiz yerden kesilmişti. Bulutlarin üstündeydik.. Gökkuşagini gördüğümüzde uzunca bir süre kendimize gelememiştik.
- Papatya kadinim... Seni seviyorum..
- Seni seviyorum ..
Yigit alnimdan öptukten sonra yanima dogru kaydi. Beni göğsüne çekti. Bir süre sonra duzene giren kalp atislarimiz artik yorgundu. Kelimeler yetmiyordu bize . Yigit bana döndügunde basimi yatiga koydum. Bedenlerimiz ,hucrelerimiz geceden nasibini almisti. Sira gözlerimizdeydi. Huzur buldugum gözler. Hicbirsey düşünemiyordum. Gözlere bakarken uyuyakaldim...
Sabahin ilk işiklari yata vuruyordu. Gözlerimi açmaya çalistigimda Yigit çoktan uyanmisti. Beni izliyordu.
- Günaydin..
- Gunaydin aşkim..
- İyi uyudun mu?
- Çok güzel uyudum..
Yigitin ellerini karnimda hissetmem çok zaman almadi. Bir eliyle belimi kavrarken diger eliyle boynumdan tutuyordu.
- Daha doyamadim sana..
- Yigit...
Nasil bir açlikti bu.. Hücrelerim onun hücrelerini sayikliyordu. Tenime teni karissin istiyordum. Nefesi yaksin ,nefesimle kavusdun istiyordum. Bugune kadar yaşamadigim duygulari onunla tadiyordum.. Elleri bacaklarimda dolaşirken onu daha çok istiyordum.. Ve serin sulara atlamis gibiydik. Yangindan serinlige gecerken iliklerime kadar titredigimi hissediyordum..
Yigit boynuma son öpücünü kondurdugunda dahada bütünleşmistik..
****"
Üzerime Yigitin gömlegini alip yataktan çiktim. Banyoya girdim. Banyomu yaptim. Bornozumu giyip çiktim. Ben giyinirken Yigit duştaydi. Telefonlar kapaliydi.. Yigit banyodan belinde havluyla çiktiginda ona bakmaktan gözlerimi alamiyordum. Disaridan kaptanin sesi geldi.
- Yigit Bey telefon var?
- Amk balayindada huzur yok. Aramayin demistim.
- Alo!!
- .....
- Teyze sen misin? Dinliyorum..
- ......
- Ne!!!!
- .....
- Nasil olur. O oyle birsey yapmaz...
-.....
-Tamam geliyoruz. Birkaç saate ordayiz..
Yine birsey olmustu ve bizimle ilgiliydi. Yoksa gitmezdik.
- Gitmemiz lazim aşkim.
- Noldu Yigit? Söyle hadi. Daha ne olabilir ki hayatimizda.
- Hande... Hande ölmüş... Öldürülmüş... Alp nezaretteymiş.....