27. Bölüm

38 6 8
                                    

      -Yigitttt!!!
   İkimizde birden sesin geldigi yöne baktik.Gelen Sinandi. Bahcenin diger ucundan bagiracak kadar telaşliydi. Yerimden dogruldum. Benim dogrulmamla Yigit bir hamlede yerinden kalkti ve elini uzatti.  Beni yumusak bir hamleyle kavradi. İncinmemden korkar gibi ayakta durmami sagladi. Sinan yanimiza geldikce gözlerindeki garip bakişi gordum.Ceketinin ön tarafi hafif esen rüzgarla açildiginda silahini gördüm. Daha öncede var miydi acaba? Yoksada neden şimdi taşimaya başladi ki? En önemli sorum Yigitte silah taşiyor muydu ki? Gerçi sonuçta Sinan ,Yigitin güvenliginden de sorumluydu. Böyle büyük iş adamlarinin dostu kadar düşmanida vardi.En can alici nokta Emir vardi. Emirrr offf kafamda onlarca kendine kendine sorulan ve kendi kendine cevaplanan.Yada onu hakli bulmayami çalisiyordum. Makul sebeplerle hakli çikarmak mi istiyordum. Çok güzel tarafsiz bakamiyordum.İçimden " amannn boşver Ala . Huzurunu kaçirma yeterince gerildin " diye düşündüm. Sinan yanimiza gelince sirayla bir bana ,bir Yigite bakti.
- Selam Ala. Yigit konusabilir miyiz? Önemli ve özel..
   Sinan ona cevap vermemi bile beklemeden masanin oldugu yöne dogru gitti. Yigit bana bakti.
- On dakika sonra yanindayim. dedi.
   Boynumdan bir öpücük aldi. Ama gergindi. Bunu ben bile hissedebiliyordum. Sinanla Yigit konusmaya başladi. Bense onlara dogru bakmak istemiyordum. Bunu hem kendime yediremiyor hemde ögrenmek istemiyorum. Konu neydi tam bilmiyordum . Buraya gelişimizle ilgili olabilirdi. Şu an ki önemli konu buydu.Yigitin farkli işlerlede ilgisi vardi. Birden Teyzemin anlattiklarini düşündüm.Yigitin dedesiyle yollarini niye ayirdiklarini olayi vardi. Yigitte bu olaylarin içinde olmaliydi. Bundan emindim artik.Ayrica dedesi ,Yigiti her yere yaninda götürüyordu. Kisaca Yigit her sekil temiz görünsede bu olaylarin içindeydi.
     Yigitle Sinanin konuşmasi hararetleniyor sonrasinda biran sessizlik oluyor, tekrar konuşmaya başliyorlardi. Tahmin yürütmek istemiyordum. Göl kenarina dogru yürümeye başladim. Gölün bittigi yerde orman başliyordu. Gölün kiyisinda birkaç ev görünüyordu. Anlaşilan buralardada yanliz degildik. Ama gece hiç birinde ışik görmemiştim. Sanirim bugünlerde boştu.Gölün dingin suyu ormanla birleşiyordu.Gölün rengi yeşildi. Yesilli yeşilin bir kucaklaşmasi vardi.İki farkli yeşil.. Biri su ,biri orman.. Ağaçlar masallardaki gibi uzun ,heybetli ,bir o kadarda gizemli.. Huzur vardi ama. Belkide hep burada kalmaliydim.
     Yigitle Sinanin konuşmasi ne ara bitti bilmiyorum. Kulagimda Yigitin sesini duydum. Ellerini cebine koymus. Kulagima egilmişti.
- Ne düşünüyorsun??
- Gölde balik var mi? Balik mi yesek.Tabi tutabilirsek.
   Yigitin kahkahasiyla kaşlarim çatildi.
- Himmm yani burdan balik tutamayacagini anlayabiliriz?
- Gidip alsak daha kolay olmaz mi?
- Hayir olmaz. Kolayina kaçiyorsun sanirim.
- Evet yaniiii..
   Aslinda ben kafasi dagilir diye düşünmüştüm.Yigit sakin görünsede ben ondaki gerginligi hissediyordum.
- Ben istiyorum.dedim bir çirpida. Yigit yüzüme bakti.
- Sanirim bu bir emir.. Emredersiniz Ala Hanim. Hemen yerine gelecektir. dedi.
   Sag elini cebinden çikarirken hizlica beni kavradi.
- Bunun karsiligi ne olacak peki.
    Bunu söylerken bile aramizdaki sifir mesafeye aldirmiyordum.
- Ne istiyorsun?
- Bilmem ne istemeliyim sence?
- Ne istedigini bilmiyor musun?
     Yigit sinsi bir gülüş atti dudaklarima hafif bir öpücük kondurdu. Ama ondaki elektrigi almamak için saf almak lazimdi.
- Odama gelmeye ne dersin?
- Bir balik için fazla ağir bir anlaşma. Ama baliklari pişirmem daha makul bir şart olur.
- İnatçiyim diyorsun.
- Hayir inatçi degilim.Zaman diyorum Yigit Bey..
    Yigit diger elinide cebinden çikardi. Saclarimin arasina koydu. Parmaklariyla saçlarimi oksarken şehvetli bir öpücük kondurdu.
- Madem ödül balik yemek,öncesini degerlendirelim.
     Ellerini birakti yanindan ayrildi . Korumalarin yanina gitti. Birkaç dakika sonra geldi. Yigit yanima geldiginde ben salincaga gecmistim bile.Salincagin yaninda duruyordum. Yigiti anliyordum artik. Elinde sigara vardi. Korumadan alirken görmüştum. Bir taraftan sigarasini içine çekiyor bir taraftanda beni süzüyordu.
- Otur.  dedim.
- Neee???
- Otur salincaga.
- Yok artik. Benimi sallayacaksin.?
-Niye korkuyor musun? Yada gülerler mi?
    Tişortünün ucundan tuttum. Çekiştirerek salincagin önüne getirdim.İki elimi göğsünün üzerine koydum.Yavaşça geri ittim.Yüzümdeki sinsi gülüşe Yigit bir anlam veremiyordu.Sonunda omuzlarindanda itip salincaga oturttum.Ellerim hala omuzlarindaydi. Ellerimi ensesinde birleştirdim.Kulagina
- Hep bizimi izliyecekler?
    Yigitin yüzündeki şaşkin ifade anlik olsada kayboldu. Bize bakan korumanin birine gidin isaretini yaptiktan sonra bana döndü. Kafami çevirdiğimde korumalar bizden uzaklaşmiş ve sirtlarini dönmüşlerdi.Yigitin gözlerine bakip
- Belimden tutar misin? Düşmek istemiyorum dedim.
    Yigit ellerini belime sardiginda halen daha ne yapacagimi bilmiyordu. Belkide tahmin ediyordu ama " yok canim yapmaz" diyordu. Belimden destegi aldigimda sag bacagimi kaldirdim onun sol arka tarafina ,sag bacagimida sol tarafina koydum. Arka tarafinda bacaklarimi birlestirdim.Ellerimi boynunda kilitlemistim adeta..
- Oldu .dedim.
      Yigitin gözlerinden okunan şaşkinligi çok komikti. Bir kahkaha patlattim.
- Noldu??
- Döndü korumalara bakti. Bunu yapabilecegini tahmin etmemiştim."dedi
- Ne istersem yapabilirim saniyordum.
- Her zaman!!!
    Yigitin kucaginda oldugum icin başini hafifce yukari kaldirarak bakiyordu. Kafasini aşagi indirdi.Yakasi v olan tişortumun açik kismindan öpmeye baśladi. Elinin birinin kazagimin altina kaydigini farkediyordum.
- Hadi sallasana..
    Ayagiyla hafifce salliyordu bizi. Başi boynuma kaydiginda tipki ilk dansimizdaki gibi baş parmagiyla daireler çizmeye başlamışti.Ellerimle saçlarini okşayarak karşilik verdim. Yigit nefes alişverişleri hizlaniyordu. Kalp atışlarini duyabiliyordum.
     Aslinda bunlar çok benlik degildi. Ama Yigit çok gergindi. Herşey benim yüzümden olmuştu. Sanirim onun ne istedigini anlayip istedigini vermekti bu.. Tabi yanliş yaptigimi sonra anlayacaktim. Karşimdaki Yigit Hanoğluydu ve ben hayatina girdikten sonra hic kimseye yan bile bakmamisti.  Birkaç dakika olmuştu salincaga bineli. Yigit kulagima egildi.
- Odayami geçsek?
    Yüzüne nasil baktigimi hatirlamiyorum bile. O anda korumanin biri
- Yigit Bey hazir".dedi.
  - Ne hazir?
- Aksam yemegimiz için gerekli şartlar. Ama bana sorsan şu an odaya gitmek daha cazip..
- O oyle kolay degil. Hadi gidelim deyip salincaktan indim.
    Yigit ayagi kalkti.
- Odama geleceksin biliyorsun degil mi?
- Belki....
- Eglenicez desene..
- Bakicaz. Bugun balik tutarsak ve yemegi ben yaparsam veee sende begenirsen ,bakicaz...
     Yigit bir kahkaha patlatti.
- Başina gelecekleri bilmiyorsun. Omlet dışında birsey bilmem ben.
    Yigit bir kahkaha daha atti. Elimden tutarak yürümeye başladik.Aklina takilan birsey var gibi durdu. Elini belime götürdü. Tişortumu düzeltyi. Saclarimi düzeltti.
-Şimdi oldu ..
     Çiftligin yan tarafina dogru yürümeye başladik.Korumlarin birkaçi ordaydi. Küçük bir sandal vardi.  İki kürek, gayet siradandi. İçindede iki tane olta hazirlanmişti. Korumalardan biri
- Abi biz gelmeyelim mi? dedi.
    "Hayir" diye cevap verdi Yigit.
- Abi olmaz ama..
- Olur olur birsey olmaz...
     Önce kendisi sandala bindi.Elimden tutup benide sandala aldiktan sonra karsilikli oturduk. Kürekleri çekmeye başladi. İlerlemeye başladik. Derinligine güvendigi yada balik olabilecegini düşündüğü yere gelince kürekleri sandalin kenarina çekti.
- Evetttt.. Hadi bakalim prenses.. Aksam yemegimizi hazirlamaya basla..
-Tamamm..  Sana birsey söyleyecegim ama gülme ..
- Haydaaaa.. Söyle bakalim..
- Birincisi ben yüzme bilmiyorum.
İkincisi balik tutmayida bilmiyorum.
     Yigitin kahkahalari bitmek bilmiyordu.Benim kizmam gerekiyordu ama onu mutlu görmek benide mutlu ediyordu.Ne kadar saçma ve garipti.. Sanirim aşk buydu. Onu mutlu görmek..
   İki elimi yana kaldirdim. Napabilirim anlaminda işaret ettim. Gülmesi dahada artti..
- Yetimhanede firsatim olmadi ..
     Bir anda gülüşünü kesti. Yüzünde dehşet ,korku,hüzün ve güldüğü için pişmanlik vardi..
- Üzülme.. Bunu üzül diye söylemedim. Ben hep yanlizdim Yigit.. Hayatimda hep Alp vardi. Birbirimizi kardes olarak seçmiştik biz. Ve gerçektende kardeş olduğumuzu öğrendigimiz gün tesadüflere inanmayi biraktim. Sonra sennn... Sen girdin paldir küldür.
    Yigit yüzüme dahada anlamli bakmaya başladi. Konuyu nereye bağliyacağimi bekliyordu.  Devam ettim.
- Seni kabullenmem zor oldu. Yanlizlik bizim için en güvenli yer biliyor musun? Ne kadar az insan o kadar az sorun.. Sonra bir teyzem oldugunu ögrendim. Annemi ,babami ve seni.. Yaninda olmak istiyorum. Ama tamamende senin olamam.. Belki beni anlamiyorsun. Kalbimdeki tek sevgi Alpin sevgisi kalmişken ...
     Yigit birden öne egildi. Sandal sallandi.
- Korkma!! Ben yanindayim. Özür dilerim Ala.. Anladim seni..
    Gercekten anlamismiydi?? Yoksa jestmi yapiyordu.
- Zaman... Eger hayatina girersem , kii girdim; sen hayatima girersen ki; hayatimdasin...  Herseyimle seninle olursam" seni birakmam". Sana söylemistim. " Ben farkliyim" demiştim..
     Yigit gercektende beni anliyordu. Gözlerinin içi nemlenmisti.Bana bakışında ki şevkat... Bana ilk kez biri aciyarak bakmiyordu. İlk kez içimi Yigite açmıştim. Oda kalbindeki tum şevkatle kalbime girmişti..
- Seni seviyorum papatyam. dedi..
    Biliyordu herseyi bilerek hayatima giriyordu. Kirip dökerek degil. Kalbimdeki boşluğu doldurarark ,bir ağaç gibi kök salarak kalbime giriyordu. Ben kalbimi acmistim ona..Yigitn gözlerinin içine bakarak.
- Biliyor musun? Dün gece buraya bir anahtar attim. Bu gölün derinliklerine..
    Yerimden doğruldum. Yigite sarilmaya çalişirken dengemi kaybettim ve sanirim suta düştüm. Çünkü düşerken kafami çarpmıştim. Sadece derinlere dogru indigimi hatirliyordum. Hersey bulanikti.. Hafiftim ama dibe gidiyordum.. Kipirdayamiyordum.. Aklimda ve dilimde ise tek kelime vardi.
  " Yigit seni seviyorum..."

   

   

   

AlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin