19. Bölüm

51 8 9
                                    

    Unuttugum için değil,aklima getirmeye korktuğum için düşünmüyorum seni.Aklimda binbir düşünce ama sen yoksun.......
         Bir Ay Sonra
    Sonbaharin ilk yağmurunu yiyeli bir ay olmuştu. Hastane günü ve sonrasi.. Tam bir ay!!! Bir aydir görmüyordum onu..Karşıma çikmamişti. Beni dinlemişti. Davadan sonra garip bir şekilde yoğunlaşmiştik. Hiçbirseye firsat bulamiyordum. Gece gündüz büroda yatip kalkiyordum.Alp in bana telkinlerini duymuyordum bile. Tek idealim çalismak olmuştu. Her ne kadar kabul etmek istemesemde birseyler ruhumu yavaş yavaş ele geçiriyordu. Ne zaman aklima Yiğit gelse hemen elime bir dosya alip devam ediyordum.Ona yer yoktu.Kabul edemiyordum. Alp in
- İnatçisin...   sozlerine daha çok kiziyordum.O olan olaylari bilmiyordu. Sadece Yiğitle ilk tanistiklari günkü duydugum sözler var zannediyordu.Bana
- Olabilir Ala.. O gün ona yabanciydik. Neden bu kadar uzatiyorsun.Bak bu dava sayesinde işlerimiz açildi. Daha çok kazaniyoruz diyordu. Peki ya Yiğitin beni basit bir kadin gibi görmesi.. Tek bir gece için iyilik meleği rolü.. Ben bunlari yaşamiştim.Kendi ruh sagligim ve huzurum için onu hayatimdan uzak tutmaliydim...
     İki ay sonra
    Benim kafa karişikligimin üzerinden  iki ay geçti. Hala birsey değişmedi.Ben daha çok çalişiyorum.Dahada çok.
   Üç ay sonra
     Çok gülen insanlara iyi davranin bir yerlerde tek başina ağlar..
    Yine büroda sabahladigim günün ardindan Nadia gelmeden sahile inmek istedim. Yiğitle konuştuğumuz yere götürdü ayaklarim. Artik onlara bile söz geçiremiyordum.Deniz kiyisina gittim. Bir simit ve birde çay aldim. Ama yemek gelmiyordu içimden.Elimdeki simiti baliklara attim. En bi sevdiğim simiti bile yiyemiyordum artik.Dudaklarimdan bir kelime döküldü..
- Özledim....
Çikip gelsen olmaz mi?
Elini uzatsan
Hadi beraber dinleyelim desen
Denizin sessizligini
Yüreğim bir kuş olur
Kanatlarim olurdu umudum.
Hadi çik gel.
Özledim...
     Kelimeler dolanmisti dilime. Geriye döndüm ve banka oturdum.iki elime göğsümde üst üste kapattim. Hiç birşey istemiyordum. Sıginmak icin kaçtiğim işim bile yetmiyordu artik.. Kac dakika orda oturdum bilmiyordum bile..
    Birden omuzumun üzerinden uzanan bir el fark ettim. Küçük bir sepette poğaça ve simitler vardi. Yanima birakti usulca. Birden irkildim kafami çevirdim. Hayatimin en uzun,en güzel,en masum anini yaşiyordum..
    Yiğit....
Bir an gözlerinin içine baktim. Zamani kestiremiyordum artik.Sepeti biraktiktan sonra hafifçe gülümsedi. Sepetin üzerinde bir tane papatya vardi.Sonra yan tarafimdaki banka oturdu.Sessizdik ,konuşmuyorduk. Sanki bir çölde günlerce susuz kalmis ,birden bire serapmi gercekmi oldugunu anliyamadigim bir pinar bulmuştum.Gelmişti.Hemde en masum sevdiklerimle.. Çocuklugumdan kalan papatya ve simitle.. Bana çocukluğumla gelmisti yine.
   Birden çalan telefonumla irkildim.Arayan Nadia ydi. Bir randevumuz olduğunu acil büroya gitmem gerektiğini söyluyordu.Telefonu kapatip çantama koydum. Bir kez daha bakmaliydim ona. Aylarin özlemi vardi.İçimden bir ses bakma derken ,diger ses son bir kez bak diyordu.Son kez baktim bana döndü.Yada zaten bakiyordu.Fark etmezdi.Sepete elimi uzattim bir simit aldim. Kalktim ve yürümeye başladim.Her bir hücrem bağiriyordu." Dön ,bir kez daha bak" .Tam gözden kaybolmak üzereyken bir kez daha baktim. Kendimi kontrol edememeksizi. Ayagi kalkmiş beni izliyordu. Birkaç saniye baktim. Yürüdüm yürüdüm ve gittim...
*****
Büroya girdigimde
- Günaydinnnn!!! diyerek gülümsedim.İceride odama girdigimde Alp vardi.
- Bugun çok neşeliyiz.Güne güzel başladik sanirim.
- Evet deniz iyi geldi sanirim.
- Bencede deniz iyi gelmiş ,baliklar falan...
Sinsice gülüyordu.Konuyu degistirmek istercesine Nadia!! diye seslendim.Geldi...
  - Şu hikayeyi anlatsana dedim. Devamini ögrenelim artik. Bitmeyen hikayeleri sevmiyorum.
Nadia oturdu.Oncesini Alp Bey bilmiyor nasil yapalim.
   Ben bir çirpida anlattim.Çünkü aşk hikayesiydi.Ben anlatabilirdim.Ben bitirdikten sonra Nadia devam etti.
- Evet bir anlaşma olacakti.Hem vazgeçiş ,hemde kurtulus. Adamin karisinin çocuğu olmuyordu. Adami affetmek için tek şart ise bebegin birini vermesiydi. Kardesim gunlerce ağladi. Hangisinden vazgecebilirdi.? Ama yaşamalari için şartti.Kendisi seçemedi tabi ki.. Adamla kadin geldi bebegin birini aldi. Bu isi kadin yapti.Ama hakkini yemeyeyim kadin kendi çocuğu gibi sevdi,korudu.Anne olmak istiyordu ama olamamisti.Şimdi anne olabilirdi.
- Eee kardesin ne oldu peki?
- Buruk bir tebessumle "öldü" diyebildi.Askiyle evlenememişti ve bir bebek vardi.Oglu tipki kendime benziyordu.Diger bebek kiz olansa adama benziyordu.Kadinda kizi almışti zaten.Her ne kadar anlaşma yapilsada eş zamanli olarak iki bebegin aileside bir şekilde öldü.
Bunu yapan kadinin ailesi degildi tabi ki..Kizlarina zarar gelmesin diye aile onlari reddettiğini soylemis. Torunlarini kabul etmemiş gibi yalanlar söylemislerdi. Ama yinede başaramamişlardi. Bir deniz kazasi süsü verilmiş ölümlerine..
Deniz kazasini duydugumda nasil bir şok geçirdiğimi anlatamam. Nadia ya baktim.
- Digerleride yanginda ölmüş olamaz degil mi?,dedim.
   Nadia başini evet anlaminda salladi. Alple yerimizde dona kalmistik. Yillarca aradigimiz gercek ayaklarimizin dibine düşmüştu.Nadia son kez cesaretini toplayarak.
- Siz kardessiniz. Ben sizin teyzenizim.Kardesim ölmeden birkaç gün önce bana söz verdirdi. Bu gerçegi size anlatmadan ölmeyecektim. Yasasa kendi anlatacakti. Ama olmadi iste kader...
    Alpte bende nasil bir şok yaşadigimizi bilmiyorum. Bu inanilmazdi. Yillarca dostum ,kardesim dedigim kişiyle gercekten kardestik.
- Anlattigin hikaye guzel ama inanmamiz icin kanitta lazim.
   Bir fotograf çikardi. Biri Alpe digeri bana benzeyen bir bebek vardi.Fotograf albumume bir fotograf daha bulmustum ama kardesim dedigim Alp gercekten kardes olarak yerlesmisti. Tabi once dna testi yaptircaktik.
- Peki ya bizi nasil biraraya getirdiler.?
-Burda ki bir aile dostumuzdan rica ettik. Oda sizi ayni yetimhanede buluşturdu.Sizi hep uzaktan izledi. Buraya gelmenize yardim etti.Zamani gelince bu sır açiklanmak adina rafa kaldirildi.
- Yiğit Hanoğlu...
- Evet ta kendisi...
- Siz holdinge gittiginizde haberim oldu. Belki uzaktaydik ama hic birakmadik sizi. Siz karsilasinca Gülayin misyonu bittigi icin yerine geçtim. Gerci benimde misyonum bitti. Artik gelebilir.
- Gülay ne alaka?
- Gülayi ben yerlestirmistim.Size göz kulak olsun. Bana bilgi versin diye..Sonra bir gülümseme kondurdu yüzüne..
   Alp bana ,ben Alpe bakiyordum. İnanamiyordum.Kamera şakasi gibi birseydi. Düşündükçe taşlar oturuyordu. Nadia yerinden kalkti. Artik ögrendiniz. Son bir îşim var.Randevunuz var. Hakettiginiz yerde olacaksiniz.
   Şaskin bakislarimiz icinde odadan çikti.Bizse sessizlige gomulduk. Korkuyorduk. Kardestik madem yani insallah.. Ya degilsek korkusu. Kapi çaldi. Nadia içeri girdi. Misafiriniz var.Tamam anlaminda başimi salladim. Geleni gördügumde dahada şaşirdim. Tarifsiz duygular yaşarken Yiğite bakakalmistim....

AlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin