Aşkın hangisi makbuldür? Kavuşup mutlu sonla biten mi? Kavuşamayip tarihe gecen mi?Masal olarak dilden dile dolaşan mı.??
- Bugün bir milad olacak miydi??
Yigit için bir miladin başlangiciydi bu çiftlik evi. Ya benim için? Belki ikimiz içinde bir miladdi. Ama bunu ilk kabul eden Yigitti. Ya ben?? Miladlara alişmıştim. Ama kendi hayatimda bu kadar hızli bir miladi kabul etmesi zordu.
Yigit benim çekim alanima girmişti. Ben bir gezegendim oysa bir uydu misali etrafimda dönüyordu.Kendini bana birakmisti.Tek istedigi bir kez daha öpmekti. Bir kez daha .. Bir kez daha.. Yigit kulagima fisildamaya başladıginda elimi ensesine dogru götürüp saclarinin arasina soktum.Bu artik karsilik verdigim anlamina geliyordu.Rahat gibi görünsemde gergindim. Yigit kulagima
- Kendini bana birak.. Güven bana.. diye fisildadi.
Yillardir bekledigim aşkimdi. Ama henuz buna hazir degildim. Bu ikilem arasinda gidip gelirken disaridan gelen korumalarin birinin sesi ve arkasindan patlayan bir silah..
Nasil korktugumu hatirlamiyorum bile. Yigit birden kafasini kaldirdi. Az sonra kapi çaldi.
- Yigit Bey!! Yiğit Bey!!
- Ne var?? Hay ben Yigit Beyin...???
İlk kez yanimda küfrediyordu.Yada yeltenmisti. Bana döndü.
- Korkma bak ben burdayim. Korkma...
İki elimi beline sardim. Başimi gögsüne gömdüm.Bir eliyle belime sarilirken ,diger eliylede yüzüme dökülen saçlarimi kulak arkama aliyordu. Yanagima bir öpücük kondurdu.
-Korkma geliyorum ben. Kale gibi burasi..
Beni yavasca yatagin üzerine oturttu. . Kapiya yöneldi. Kapiyi açip çikti.
Oturdugum yerden kalktim. Pencerenin perdesini hafifçe araladim. Yigit korumalarla konusuyordu. Korumalar çil yavrusu gibi etrafi hizlica ariyorlardi. Gercekten kale gibiydi. Bu kadar koruma var miydi burada? Ne ara gelmislerdi. Yigitin bahcede rahatça gezdigini görünce içim rahatladi. Dışarisi sakinleşmeye başladi. O sirada Yigitin telefonu çaldi sanirim. Çünkü direk açti.. Sinirli bir şekilde birseyler konusuyordu.. Çiftligin bahçesinde bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordu. Korumalar sakindi. Demekki tehlike yoktu. Yigit telefonu kapatti. Birden yere firlatti. Az once beni teselli eden adamla şu anki adam ayni degildi. Dahada inaniyordum söylediklerine." Ben farkliydim."
Çok yorgundum. Ona güvenmeyi seçtim. Yataga dogru ilerlemeye başladim. Duvari ortalayarak kurulmuş kocaman bir yatak. Modernlikten uzak ,sade ama rahatlik ön plana alinmiş. Yatagin karşisina düşen pencereden görünen göl manzarasi izlemeye degerdi. Gölün suyunun üzerine düşen ,kipir kipir eden yakamozlar.. Dolunay gökyüzünde miladimizi kutlarmışcasina aydinlik.. Evet miladdi. Ama kalbimi Yigite aralayişimin miladiydi. Artik kilitlerim açilmiş,anahtarida karşidaki göle atilmışti.Yataga uzandim. Yorgunlugum gözkapaklarimin üzerine kadar gelmişti. Uykuya yenilişimin kanitiydi. Birkaç dakika sürmeden uyumuşum.
****
Huzur.... Ne güzel birseydi. Uzun zamandir hatirlamadigim bir duyguydu. Unuttugum ama Yigitin hatirlattigi.. Şimdi ise kaybetmekten korktuğum.. Gözlerimi açmaya başladim . Bir taraftanda açmaya çaliştiğim gözlerimi ovuşturuyordum. Bulanik gören gözlerimin önünde Yigit vardi. Gece yanima uzanmiş olmaliydi.Beni uyandirmamak için yatagin diger ucuna kivrilmişti. Bana bakan kara bir çift göz.. Belki de hep görmeyi bekledigim tabloydu. Yigit uyandigimi fark edince biraz doğruldu gulerek yanima yaklaşti.Eliyle aramizdaki yastigi kenara çekerek
- Günaydin..
- Günaydinnn.. Ne zaman geldin hiç fark etmedim.
- Uyumustun. Bu kadar güzel bir uykunun üstüne iyi bir kahvaltiyi hakettin sanirim.
Biraz sırıttim.
- Tabi ki hakettim. Deliksiz uyudum.Ve çok açım...
- Bende açım.. Hemde çokkkk...
Açim derken süzülen gözleri,dudaklarima kayarken dün gecenin devamini beklediği belliydi. Ama o an orada kalmışti. Bugün yeni bir gündü. Yataktan doğruldum.
- Kahvaltimi istiyorum. Çok açım çokkkk..
- Bende onu diyorum zaten.
Yataktan kalktim. Pencerenin önüne dogru ilerledim. Bir süre akşamdan kalan manzarayi aradim. Gündüzüde geceside ayri güzeldi burasinin.. Yigite döndüm. Yatakta sirtini dayamiş ,ellerini ensesinde birleştirmiş beni izliyordu.
- Gece.. Ne oldu olay neydi?
Yigit derin bir nefes aldi. Kahvaltidan sonra konuşsak.Tadimiz kaçmasa.
- Demek ki tadimizi kaçiracak birsey? Tamam kahvaltidan sonra. Bir karar verdim ayrica..
- Himmm... Sen uyurken bayagi bayagi birseylerde düşünmüssün. Hem birde karar vermişsin.. Uyumasan neler yapardin kim bilir?
Güldüm. Ben gülünce Yigitte güldü. Ayni anda gülmeyi ögrenmiştik.Buda dogru yolda oldugumu gösteriyordu.Devam ettim.
- Şu güven konusu.. Sana bir şans vermeye karar verdim.
Yigit yataktan kalkti.
- Nasil yani? O şansi vermemişmiydin zaten?
- Hayir.Ama bazi şartlarim var.
- Nelermiş? Zor olmasin ama.. diyerek güldü.
- Sanirim şanstan vazgeçtin.
Hizli adimlarla yanima geldi.
- Hayir tabi ki.. Tek bir şans.. O yeter bana. Sadece bir şans...
- Güzelll.. Sordugum sorularda açik olacaksin. Yalan söylemeyeceksin.Ve en önemli şartim .Artik odanda uyursan..
Yigit yüzüme garip bir bakiş atti.
- Bütün şartlar tamam da... Bu son şarti kabullenmekte ,anlamakta zor biraz.. Bu şarta itiraz edebilir miyim?
- Hayir edemezsin. Dava kapanmıştir...
- Ooooo Ala Hanim.. Mahkemeyi kurdun hem hakim hem avukatlik yaptin. Sanik olarakta cezami kestin..
- Kurallar bunlar..
- Temyiz hakkim yok mu??
- Cıkkkk yokkk...
- Madem oyle diyorsun.. Sen nasil istiyorsan.. Ama benimde bir şartim var.Sende benim odama gelmeyeceksin..
- Neeee.... Ben niye gelicem senin odana ki..
- Onu bilemem artik. diyerek sinsi bir gülüş atti. Ben çikiyorum hadi sende gel..
Kafami salladim. Yigit dışari çikmak icin kapiyi açti.. Döndü. Göz kirpti bana.. Burdan şunu anlayabilirdim. Yigit odama gelmiyecekti ama benim onun odasina gitmem içinde epey uğraş verecekti.
Duş aldim ,hazirlandim ,çiktim.. Kahvalti bahçeye hazirlanmışti.Yigit ayakta durmuş beni bekliyordu.. Üzerime siyah bir tayt, kirmizi bir spor kazak ve siyah spor ayakkabi giymiştim. Saçlarimi at kuyrugu yapmıştim. Ciftlik konsepti bunu gerektirirdi. Masa üç kişilik hazirlanmişti.Sinan olabilirdi.Herşey o kadar dogaldi ki.. Şehrin şatafatindan uzakti.
Masaya yaklaştikça bir ağaç fidani gordum.. Gece burda olmadigina emindim..
Yigitin bakıslarindaki mutluluk benide mutlu ediyordu.Agacin yanina geldim Yigitin yuzune baktim.
- Agaci ne zaman ektin??
- Dün gece.. Dolunayi ve bahçeyi izliyordum.. Miladimizin eseri olsun istedim. Bundan sonra bu agac büyüdükçe bizde daha da büyüyeceğiz.. Birgün bu agacin kollarina çocuklarimiz için salincak yapacagiz. Bu bir söğüt agaci.. Su bu fidani büyütecek,bu fidanda büyüdükçe aşkimizi büyütecek.. O gördüğün ağaçta annemle babamin agaciymiş.. Bu yüzden burada bir ağaç var.Başka ağaç dikecek kimse olmadi.. Şimdi biz variz.. Bunlari söylerken ellerimi ellerinin arasina aldi..
- Gel benimle..
Diger ağacin yanina yaklaştikça bir salincak oldugunu fark ettim.. Mutlulugumu gizleyemiyordum. Giderek salincaga oturdum .
-Bu dami yeni??
Yigit evet anlaminda başini salladi.. Arkama dogru dolandi. Ellerini ellerimin üzerine koydu.Kulagima egildi.
- Hersey istedigin gibi olacak hersey... Senin icin...
Birkac kez salladi beni. Sonra birden durdurdu..
-Hadi bu kadar oyun yeter. Acikmiştin..
Salincak durunca elimden tuttu koşar adimlarla masaya dogru yürüdü.Sandalyemi çekti ve oturduk.. Yigit karsima oturdu. Ona bakiyordum.
Düşüncesi cezbediyordu beni. Aşk emek isterdi ve o fazlasiyla bunu gösteriyordu. En çokta bizim bir ağacimiz olmuştu.. Belkide dünyanin en anlamli hediyesiydi.. Araladigi kapiyi ardina kadar açacakti.. Bende açmasina izin verecektim..
- Bu sandalye kimin için? diye sordum.
- Sürpriz!!
Biraz şaşirmiştim. Ama az sonra dahada şaşirdim.Alp göründü az ileriden.. Alp yaklasinca koşup sarildim ..
- İyi misin?? diye sordu Alp..
- Evet çok iyim çokkk..
Yigit bana bakiyordu. Beni mutlu etmeyi biliyordu.Masaya oturduk . Bir taraftan kahvalti ederken ,bir taraftanda sohbet ediyorduk. Kahkahalar ortaligi çinlatiyordu. Mutluyduk.. İlk kez Alp ve benim dışimda biriyle gülüyorduk. Masadaki herseyi silip süpürmüştük adeta.. Yigit bir anda Alpe dönüp
- Biraz konuşalim mi? dedi.
Alp başini salladi.. Kalkip göl kenarina doğru gittiler. Sanki Yigit birseyler anlatmaya çalışiyordu. Alp arada dönüp bana bakiyordu. Sonra Yigite dönüyor ve tekrar bana bakiyordu.. Yarim saat kadar konuştular. Bense salincaga gitmistim bile..
Yanima dogru yol almaya başladiklarinda bakislarimiz birbirimizde dolasiyordu. Heryer çimlerle kapliydi. Ayakkabilarimi çikarip yürümek istiyordum. Yanima geldiklerinde
- Ne konuştunuz? Benimi çekiştirdiniz? diye soruverdim.
İkiside bir kahkaha patlatti. Yigit
- Tabi ki seni çekiştirdik.
Alp " Gitmem gerekiyor artik?
-Nereye?? Neden gidiyorsun?
- İşlerim var gitmem lazim. Sonra konuşacagiz..
Egilip beni yanaklarimdan öptü. Alp yavaş yavaş uzaklaşmaya başladi. Yigit salincaga yaklasti..
- Bana yok mu??
- Anlamadim..
- Alpi öptün . bana yok mu?
- Daha neler. O benim kardesim.
- Bende istiyorum. Neden isteyemex miyim?
Yigit kiskanmismiydi. Hemde kardesimi..
Salincakta otururken birden egildim ayakkabilarimi çikarmaya başladim.. Çiplak ayaklarimla yürümeye başladim.Yigitin beni komik bulan bir o kadarda deli oldugumu düşünen bakışlari arasinda ... Bahçeyi ortalayinca yere oturdum. Yigitte yanima gelip oturdu. Ayakkabilarini çikardi. Bana bakiyordu.
- Alp le ne konuştunuz .? diye sordum.
Güldü.
- Seniii..
- Nasil beni?
- Sana aşik oldugumu söyledim. Seni sevdigimi.. Kardesin degil mi? Onunda haberi olsun istedim. Yani konunun özeti bu.. Detaylara girmiycem..
Agzim açik kalakalmistim. Yigitin bu cesareti şok etkisi yaratmisti bende.. Bir eliyle agzimi kapatirken bir öpücük kondurdu. Bu afallamam çabuk geçti. Asil konuya geliyordum. Aslinda bildigim ama bilmiyormuş gibi yaptigim. Yagmur konusuna... Emirin bu olaylarin neredinde oldugunu öğrenmeliydim. Hemde tum detayina kadar..
- Dün ki adamlar kimdi? Ne istedi bizden? Ve neden benim evim??
Nedense sıkıntıli bir nefes almisti Yigit.
-Bu konu çok uzun..Gecmise dayaniyor.Verilmiş bir söz var. Ve Emir bunu hatirlatiyor. Bugunku mutsuzlugunun sebebinin ben oldugumu düşündüğü için de bunlari yapiyor.
Birden Teyzemin anlattiklari geldi aklima. Yagmurun evlenmek isteyisi, Yigitinde Emirin kardesini kaçirdigi ve yapilan anlaşma..
- Benimle ne ilgisi var?
- Emir sana olan ilgimi anladi.
- Nasil??
- Anlaşilmayacak gibimi sence.. Ben bile nasil degistigimi anlayamadan degistim . Onun içinde zor olmamiştir.. Birde surekli birbirimizin pesindeyiz.. diyerek bir kahkaha atti.
Benim ne ilgim vardi. Anlaşmanin şartlarini biliyordum. Yigitin soyadini taşiyan ve etrafindakilere dokunmayacakti. Ben bu anlaşmanin hangi maddesine giriyordum. Bu adamlar bize saldirdiginda korkutmak icin mi yoksa gercekten öldürmek için mi saldirmislardi. Bu kadar önlem boşa olamazdi. Kafamdaki bu düşüncelerle Yigite döndüm.
- Birsey daha sorabilir miyim?
- Hayir .. dedi Yigit. Bugünlük yeter.Yerimden dogruldum. Yigitin yanagina bir öpücük kondurdum.. O ise öpücüğün şokuyla..
- Aaaaa bu ne içindi.?
İçimden geldi ...dedim..
Olaylari bildigimi bilmiyordu. Ve üzülmemem için yalan söylememişti. Ama bazi kisimlarida anlatmamisti.Bu kadar ince düşünmüş , beni bu kadar önemsemişti.
Yigit bir eliyle belimden sararken kucagina yatirdi. Ellerimi ensesinde birleştirdim.
- Bahcenin her yeri çiçek olmali. Ne dersin? Ama papatya olmamali..
- Nasil yani. Tamam hepsi olacakta neden papatya yok?
- Bu bahçenin tek papatyasi sen olacaksin..
Yigit dudaklarima odaklanmisti yine.. Çekiliyorduk birbirimize .. Yine zaman durmuştu. Sadece biz vardik. Bir yörüngede dönen ikimiz.. Sessizligimizi bölen bir ses duyuldu...
- Yigitttt!!!!Ayni dili konuşanlarin degil,ayni duyguyu paylasanlarin duragidir aşk.... Kelimeler degil yürekler ve gözler konuşur...