Şu an şok geçiriyor gibiydim. Uzun bir öpücükten sonra geri çekildi. Gözlerine bakakaldım sadece. Kaskatı kesilmiştim. Nefes alış verişlerim hızlandığında kendime geliyordum. Hiçbir şey söylemiyordu. Ellerimin ve ayaklarımın uyuşukluğu geçtiğinde kalkıp koşarak odama indim. Kapıyı kapatıp kilitledim. Ellerim dudaklarımdaydı. Üzerime pijamalarımı giyip yatağa girdim. Aklımı boşaltıp uyumaya çalıştım.
*
Alarmın sesi ile uyanmıştım. Alarmı kapatıp kalktım. Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra çıktım ve üzerimi giydim.
Saçlarımı yukarıdan toplayıp uçlarına maşa yaptıktan sonra makyajımı da yaptım. Telefonumu cebime koyup yatağımı topladım. Odadan çıkıp Yiğit Ege'nin odasına gittim. Kapıyı tıklatıp içeriye girdim. Yanında Burak vardı, beraber uyuyorlardı. Ben nasıl uyandıracağım şimdi Yiğit Ege'yi. Kesin Burak da uyanır, yüzüne bakamam. Oflayıp aşağıya indim ve mutfağa girdim. Nergis kahvaltıyı hazırlamıştı.
"Nergis, yukarı çıkıp Yiğit Ege'yi uyandırır mısın lütfen, kreşe geç kalacak" dedim.
"Sen neden uyandırmıyorsun?" dedi.
"Sonra anlatsam olur mu?" dedim utançla, kafa sallayıp gitti. Beni burada görmesinler diye salona geçtim. Orada yaklaşık bir yarım saat beklemiştim. Adım sesleri duyunca rahatladım. Geldiler. Onlar mutfağa girdiklerinde bende arkalarından girdim. Burağa asla bakma! Burağa asla bakma! Burağa asla bakma!
"Sude! Günaydın" dedi Yiğit Ege. Ona bakıp gülümsedim.
"Günaydın tatlım" dedim. Yerlerimize oturmuştuk.
"Sude, ne kadar zaman daha bizimle kalacaksın?" dedi Yiğit Ege.
"1 hafta kaldı canım" dedim.
"Ama ben sana çok alıştım, gitmesen olmaz mı?" dedi, gülümsedim.
"Yine görüşürüz ki biz, bende sana çok alıştım" dedim.
"Evet görüşelim, abim getirir beni sana dimi abi" dedi Burağa. Önüne bak Sude.
"Hıhı evet" dedi Burak.
"Sen dün neredeydin abi? Yüzündeki bu bantlar ne? Sude seni çok merak etti, korkudan az daha ağlayacaktı. Yağız abim bizi almaya geldiğinde onun üstüne yürüdü" dedi Yiğit Ege. Anlat anlat her şeyi ohh.
"Yiğitçim şimdi sırası değil sonra konuşursunuz bunları" deyip yalandan gülümsedim. O da bana sırıttı.
Kahvaltıdan sonra Yiğit Ege çantasını aldı ve çıktık. Yiğit Ege ile beraber arkaya oturdum. Kreşe gelene kadar hiç konuşmamıştık. Kreşe geldiğimizde arabadan inip içeriye girdik.
"Hadi bakalım aslanım, iyi eğlenceler" deyip gülümsedi Burak.
"Saol abi, Sude" dedi Yiğit. Eğildiğimde yanağıma bir buse kondurup gitti. Bizde yeniden arabaya döndük. Yine arkaya oturdum. Burak arabayı çalıştırdığında dikiz aynasından ona baktım. Baktığımı görmesin diye hemen gözlerimi çektim. İnşallah laf atmaz, laf atarsa ne derim. Başka bir konu olsa ağzının payını vermiştim çoktan ama böyle bir konu da susma hakkımı kullanıyorum. Laf atmasın diye kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Eve gelene kadar da gözlerimi açmadım. Araba durduğunda gözlerimi açtım, eve gelmiştik. Sessizce arabadan inip içeriye girdim. Ama o gelmemişti. Şirkete falan gider büyük ihtimalle. Kapıyı tıklatıp beklemeye başladım. Nergis kapıyı açtığında içeriye girdim.