Sude'den
Burak gittikten sonra bende kızların yanına gittim.
"Kızlar, ben gidiyorum" dedim.
"Nereye?" dediler merakla.
"Civan ile konuşmam lazım" dedim.
"Deli misin sen? Adam sana takık zaten, ya seni kaçırmaya çalışırsa" dedi Lina, yüzlerinde korku ifadesi vardı.
"Kafede konuşacağım, herkesin içinde bir şey yapamaz. Ya kızlar, ben bu durumdan çok sıkıldım artık. Onunla konuşup şansımı denemek istiyorum, belki öfkeleri diner" dedim.
"Herif sana takık takık" dedi Meltem.
"Bununla ilgili de bir şeyler söyleceğim, lütfen beni idare edin. Hemen konuşup geleceğim, Burak gelene kadar gelirim. Gelemezsem de bir şeyler uydurun ama sakın söylemeyin" dedim, nefes verip kafa salladılar. Selin'e bir bakış atıp hastaneden çıktım. Telefonumu alıp onun numarasını bulmaya çalıştım. Bana attığı mesajlar duruyordu, umarım numarası aynıdır. Aramaya basıp kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Civan, ben Sude"
"Sude mi? Gerçekten sen misin?"
"Evet gerçekten benim"
"Niye arıyorsun beni?"
"Ben seninle konuşmak istiyorum. Benimle buluşur musun?"
"Buluşurum evet, nerede?"
"Çarşının içinde ki kafe, biliyorsundur"
"Biliyorum biliyorum"
"Orada buluşalım"
"Tamam"
Telefonu kapatıp bir taksiye bindim. Umarım ters tepmez Sude. Şoföre gideceğim yeri söyleyip arkama yaslandım. Sakin ol Sude, konuşup döneceksin. Her şeyi değiştirebilirsin belki!
Kafeye geldiğimde taksiden inip içeriye girdim. Ortada bir masaya oturdum. O gelmemişti hâlâ. Biraz bekledim, o sırada kapıdan girdi. Yüzü çok kötüydü, Burak onu fena benzetmiş. Beni gördüğünde gelip karşıma oturdu.
"Ben buraya yalnız geldim, herhangi bir koruma ya da Burak yok" dedim.
"Bende yalnız geldim, tedirgin hissetme" dedi, derin bir nefes alıp verdim.
"Kızıma ateş ettin" dedim, gözlerini yere indirdi.
"Gerçekten, onu vurmak istemezdim" dedi.
"Bak Civan, Burak ile aranızda ne var bilmiyorum. Bu kin, bu öfke nasıl doğdu bilmiyorum ama bu öfkenin kimseye bir faydası yok. Aksi halde zarar olarak dönüyor bunu görmüyor musun? Şu yüzünün haline bak, siz Burak ile bir araya geldiğinizde muhakkak ikinizden biri bu şekilde dönüyor. Sana nefretini bitir demiyorum, bunu hemen bir anda bitiremezsin, Burak'da öyle çünkü. Ama senden rica ediyorum, bu düşmanlık bitsin artık. Burak ile bir araya gelmeyin, birbirinize her daim nefret beslemeyin. Belki sonunda herkes için mutlu son olur" dedim, gözlerime baktı.
"Evet haklısın bunu bir anda bitiremem, zaman gerekiyor. Aslında biliyor musun, bundan çok sıkıldım. Bu işler insanı o kadar yoruyor ki. Mutlu son olur mu, olmaz mı bilemiyorum. Çünkü bu nefret çok kuvvetli, biter mi onca şeyden sonra bilemiyorum" dedi.
"Bir düşünsene, şimdiye kadar Burağı kışkırtan hep sendin. Burak sadece sana hak ettiğin tepkiyi gösterdi. Kızımıza ateş ettin sen, şu an içimde sana karşı olan nefreti ben sana tarif edemem. Bu nefret gayet normal, sen benim canıma ateş ettin. O senin yüzünden az daha ölüyordu. Küçücük ya, günahsız o daha" dedim.