"Şevval Hanım dedi ya düğünden sonra gelirler diye" dedim, nefes verip doğruldu.
"Tamam" dedi.
"Ben aşağı iniyorum" deyip odadan çıktım. Aşağıya inip mutfağa girdim.
"Günaydın" deyip gülümsedim ve yerime geçtim. Günaydın diyerek beni karşılamışlardı.
"Burak nerede?" dedi Yusuf Bey.
"Kalktı, birazdan gelir" dedim ve kahvaltıma başladım.
"Gece nasıl idare ettiniz?" dedi Şevval Hanım.
"O kanepede uyudu" dedim.
"Şu hafta geçsin hemen bir tane yatak alalım" dedi Şevval Hanım, kafa salladım.
"Nergis Yiğit Ege kahvaltı yaptı mı?" dedi Yusuf Bey.
"Evet Şevval Hanım, biraz erkenciydi bugün" deyip gülümsedi Nergis. Burak'da günaydın diyerek gelip yanıma oturmuştu.
"Sabah Nur ile konuştum, birazdan bize gelecekler" dedi Şevval Hanım.
"İyi, gelsinler. Kaan gelir büyük ihtimalle, Yağız'ı da arayayım onlar da gelsin olur mu? Hem bir kere de kurtuluruz" dedi Burak.
"Olur oğlum" dedi Şevval Hanım.
"Nur, Kaan'ın annesi, babasının adı da Mete. Yağızınkiler de Gülşah ve Berat" dedi Burak bana.
"Tamam" dedim, kahvaltıya devam etmiştik. Kahvaltıdan kalktıktan sonra salona geçip oturmuştuk. Nergis bize kahve yapmıştı. Burak telefon görüşmelerini yaptıktan sonra gelip yanıma oturdu. Ardından Yiğit Ege koşarak geldi ve Yusuf Bey'in yanına geçti.
"Ne yapıyorsunuz" dedi Yiğit Ege.
"Kahve içiyoruz oğlum" dedi Yusuf Bey.
"Ben çok sıkıldım" dedi, gülümsedim.
"Hadi gel biraz oynayalım biz seninle o zaman" deyip kalktım ve elimi ona uzattım.
"Olley" deyip yanıma geldi ve elimi tuttu. Beraber onun odasına çıkıp girdik. Kapıyı kapatıp oyuncaklarının yanına gittik. Biraz oynamıştık. İçeriye Burağın girmesi ile ona baktık.