Bunları başımıza getirenin o olduğunu biliyordum. Silahı Civan'ın alnından çekip göğsüne ateş ettim ve babama baktım.
"Çetin kim?" dedi Emir Bey.
"Ona baba demek içimden gelmiyor ama, babam" dedi babam. O sırada adım sesleri duyduk. İçeriye Çetin ve ardında birkaç koruma girdi. Bizi görünce durdu, Civan'a baktı.
"Uzun zaman oldu" deyip gülümsediğinde silahımı ona doğrulttum.
"Ne kadar büyümüşsün, gözlerim yaşardı" dedi bana, ona ateş çıkan gözlerimle bakıyordum.
"Niye bizimle uğraşıyorsun? Yetmedi mi ailemden aldıkların?" dedi babam.
"Ah oğlum" deyip babama baktı.
"Bana oğlum falan deme! Sen oğlunu yıllar önce bıraktın, o da yetmedi, sevdiğim, evleneceğim kadını öldürdün! Şimdi gelmiş bana oğlum mu diyorsun? Sen bana tokat indirirken elin bile titremedi be!" diye bağırdı babam, bu biraz içimi acıtmıştı.
"Umrumda değil" deyip gözlerini bana çevirdi.
"Kızın nasıl?" dedi bana, sinirle ona yaklaştım. Korumaları bana silah doğrulturken Yağız ve Kaan'da onlara doğrultmuştu.
"Benim kızımdan ne istedin? O daha küçücük, hiçbir suçu yok. Beni öldürseydin, niye o?" dedim.
"Çünkü sen onun yerinde olsaydın ciğerin bu kadar yanmazdı. Herkesin ortak zaafı olan küçüğü seçtim bende" dedi.
"Geldiğin gibi siktirip gideceksin, anladın mı? Benim aileme bir daha dokunursan, seni öldürürüm. Şu an hiç olmadığım kadar ciddiyim. Artık senin karşında eski ezip büzdüğün Yusuf yok. Ezip büzme devri artık bende, o yüzden bizden uzak duracaksın" dedi babam. Çetin korumalarına işaret etti, Civan'ı alıp uzaklaştılar.
"Köpeğini aldın, defol git şimdi. İplerini bağlamayı unutma, ipini koparan bize koşuyor çünkü. Ortalık ceset kokmasın diye diyorum" dedim.
"Benim gücümün farkında bile değilsin. Bir telefonum ile seni ve seninle olan herkesi bu dünyadan silerim. Akıllı ol, ve işine bak" dedi babam. Çetin gözlerini bizden çekip uzaklaştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra arkamı döndüm.
"Merak etme, bitecek" dedi babam. Dışarıya çıkıp arabama bindim. Silahı yerine koyup gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım. Gözlerim açıp arabayı çalıştırdım. Ellerimin üstünde biraz kan vardı. Mendil ile ellerimi temizledim.
Hastaneye geldiğimde arabadan inip içeriye girdim. Yukarıya çıkıp yoğun bakıma doğru yaklaştım. Sude beni gördüğünde hızla gelip kollarını boynuma sardı. Bende kollarımı beline sarıp gözlerimi kapattım. Biraz sarıldıktan sonra boynuna öpücük bıraktım ve geri çekildik."İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" dedi korkuyla. Elimi yanağına koyup okşadım.
"Ben iyiyim merak etme" dedim, diğerleri de gelmişti. Elimi indirdiğimde babasına sarıldı. Kızlar da sevgililerine sarılmışlardı.
"Burak ona haddini fazlasıyla bildirdi, merak etme" dedi Emir Bey. Sude yeniden bana yaklaştı.
"Konuşalım mı biraz?" dedi, kafa salladığımda hastaneden çıktık. Banklardan birine oturduk.
"Selin'e ateş eden Civan mıymış?" dedi.
"Evet" dedim.
"Peki nasıl çıkmış? Öldü dendi" dedi, nefes verdim.
"Onu oradan Çetin çıkarmış, yani dedem. Bu zamana kadar hep onu eğitmiş. Seni takip eden, nikaha gelen, üstüme araba süren adamı o göndermiş. Gözümüzü korkutmak için. Son hamlesini de Selin'e yaptı işte. Bize gönderdiği adam ve Civan ikisi bir olup ateş ettiler" dedim, olanları anlamaya çalışıyordu.