Gözlerimi açarak esnedim. Yavaş yavaş kendime geldiğimde kendi odamda olmadığımı fark ettim. Yanıma baktığımda üst tarafı çıplak şekilde uyuyan Burağı gördüm. Hızlıca kendi üstüme baktım. Elbisem hâlâ üzerimdeydi. Bir şey olmamış, çok şükür! Yavaşça yataktan kalktım. Başıma giren ağrıyla gözlerim kararsa da yavaş adımlarla odadan çıktım. Hızlıca kendi odama indim ve içeriye girip kapıyı kapattım. Soğuk bir duş alıp kendime geldim. Üzerimi giyip saçlarımı kuruttum ve makyaj yaptım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kasıklarım ağrıyordu ve bu yürümemi biraz zorlaştırıyordu. Makyajımı yaptıktan sonra telefonumu aldım ve yukarıya çıktım. Yiğit Ege'nin odasına geldiğimde kapıyı tıklatıp içeriye girdim. Aynanın karşısında saçlarını tarıyordu.
"Evet canım uyuyor galiba dışarı çıksaydı bilirdim" dedi Nergis. Yiğit Ege kahvaltıya başlamıştı. Nergis kahveyi yaptığında kahvemi içtim. Sonra da biraz bir şeyler yedim. Kasıklarım hâlâ ağrıyordu, niye böyle oluyor? Sanırım reglim yaklaşıyor. Oflayıp kalktım ve esneme hareketi yaptım.
"İyi misin Sude?" dedi Yiğit Ege.
"Evet" dedim. Kapı çaldığında gidip kapıyı açtım.
"Merhaba güzellik, sen Sude olmalısın. Ben Kaan, Burağın arkadaşıyım" deyip içeriye girdi.
"Memnun oldum" deyip yalandan gülümsedim.
"Kaan abi!" diye bağırarak geldi Yiğit Ege.
"Gel bakalım aslan!" diye bağırıp kollarını açtı. Yiğit Ege koşup geldi ve kucağına atladı.
"İngiltere nasıldı anlatsana?" dedi Yiğit Ege.
"Çok iyiydi" dedi. Sanırım araları çok iyi.
"Abin nerede bakalım" deyip Yiğit Ege'yi indirdi.
"Vaay kral geri dönmüş" deyip gülerek geldi Burak. Tokalaşıp sarıldılar. Burak ile göz göze gelmemek için mutfağa geçtim.