Gözlerimi yavaş yavaş açmıştım. Gözlerimi ovuşturup iyice kendime geldim. Burağın göğsünde yatıyordum hâlâ. Kolu omzumu sarıyordu. Çenesinde ki yeni yeni çıkmaya başlayan sakalları alnıma dedikçe huylanıyordum. Kafamı kaldırıp yastığa koydum. O uyuyordu, elimi yanağına koyup okşadım. Son zamanlarda hareketlerim, davranışlarım çok değişmişti. Burağa daha çok ilgiliydim. Onunlayken mutluydum, kendimi güvende hissediyordum. Bana her sarıldığında hoş kokusu burnuma doluyor ve hiç bırakmak istemiyordum. Bana her dokunuşunda, dokunduğu yer yanıyordu. Yanaklarıma ateşler hücum ediyordu. Beni her öpüşünde, dünyadan kopuyordum. Sanki sadece ikimiz varmışız gibi, kalbim deli gibi atıyordu. Ben bunları daha önce hiç yaşamamıştım. Bu yüzden bunun adını tam olarak koyamıyordum.
Burağın kıpırdaması ile elimi çektim. Gözlerini açıyordu.
"Günaydın" deyip gülümsedim.
"Günaydın" deyip gülümsedi. Doğrulup yataktan kalktım. O sırada içeriye hemşire girdi.
"Burak Bey, kahvaltınız" diyerek elindekilerle geldi. Burak doğruldu. Hemşire Burağın kahvaltısını Burağın önüne çektiği şeyin üzerine koydu.
"Teşekkürler" dedi Burak, hemşire çıktı. Sandalyeye oturdum. Kahvaltısına başlamıştı, benim ağzıma da birkaç şey sokuyordu. Beraber yaptığımız kahvaltıdan sonra hemşire Burağı kontrol edip tepsiyi aldı ve gitti.
"Bizimkiler gelir birazdan" dedim gülümserken.
"Evet, eksik kalmazlar" deyip güldü.
"Kaan ve Lina ne yaptı acaba?" dedim, çok merak ediyordum, hemen gelselerde Lina'yı sıkıştırsam.
"Kavuştular artık düşünülecek bir şey kalmadı" dedi.
"Ya kavuştularda aralarında geçenleri merak ediyorum" dedim, güldü.
"Çok mu meraklısın?" dedi, göz devirdim.
"Hayır ya, o anlatırken böyle çok sevimli oluyor. Onu öyle görünce bende mutlu oluyorum" dedim.
"Gelirler birazdan sorarsın" dedi, kafa salladım. Kapı tıklandığında oraya bakmıştık. Şevval Hanımlar gelmişti.
"Günaydın abi!" diyerek koşarak geldi Yiğit Ege.
"Günaydın aslanım" deyip gülümsedi Burak. Şevval Hanım Yiğit Ege'yi kaldırdı, Burak onu alıp kucağına yatırdı.
"Kahvaltı yaptınız mı oğlum?" dedi Yusuf Bey.
"Yaptık baba" dedi Burak.
"Kahve getirdik" dedi elinde ki paketi göstererek.
"Çok iyi gelir biliyor musun?" dedi Burak, Yusuf Bey ona kahvesini uzattı.
"Sudecim" deyip bana da uzattığında gülümseyip teşekkür ettim ve aldım.
"Abi çok özledim seni, ne zaman eve geleceksin?" dedi Yiğit Ege, ona gülümseyerek bakıyorduk.
"Az kaldı koçum" dedi Burak, kahvemden bir yudum aldım. Burak Yiğit Ege'nin saçlarıyla oynuyordu.
"Bundan sonra ne olacak?" dedi Şevval Hanım.
"Bunları sonra konuşalım, şu an tek önemli olan Burağın iyileşmesi" dedi Yusuf Bey. Kahvem bittiğinde çöpe attım ve Yusuf Bey'e yaklaştım.
"Biraz konuşabilir miyiz?" dedim sessizce, bana kafa salladığında odadan çıktık. Biraz ilerledik.
"Yusuf Bey, Civan şu an etkisiz halde mi?" dedim korkuyla.
"Evet gözetim altında ama polise teslim etmeyi düşünüyorum. Kardeşi ile birlikte orada çürür giderler" dedi.
"Onu içeri alırlar mı? Yani bir suç üstünde yakalamaları daha inandırıcı olmaz mı?" dedim.
