Sude'den
Öylece oturuyordum, hiçbir şey yapamıyordum. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Sadece ağlıyordum. Bu zamana kadar hep kandırılmıştık. Ve şimdi ise Burak ortada yoktu! Bunların hepsinin sorumlusu benim, Allah kahretsin beni! Eğer Burağa bir şey olursa kendimi asla affetmezdim. O sırada Yağız'ın telefonu çalmaya başladı. Ayağa kalkıp ona baktım. Konuştu ve kapattı, mutlu görünüyordu.
"Burağın yerini tespit etmişler, Yusuf amca polisler ile birlikte oraya gidiyor. Bize de adresi attılar, hadi hemen gidelim" dedi Yağız, gülümseyerek kalktım. Şevval Hanım'da kalktığında evden çıktık ve arabaya bindik. Kaan, Meltem ve Lina'da Kaan'ın arabası ile geliyorlardı. Dayan Burak, ne olursun biraz daha dayan! Benim için, kızımız için dayan!
Adrese geldiğimizde arabadan indik. Büyük bir inşaattı. Polisler ve Yusuf amca gelmişti bile. Hızlı adımlarla biraz yaklaştım. Burağı ellerinden asılı, kanlar içinde görmüştüm."Burak!" diye bağırıp gitmek istedim ama Meltem beni tuttu.
"Burak! Meltem bırak beni!" diye bağırıp çırpındım. Polisler yanlarına gitmişti. Can, gerçek adıyla Giray, korkudan bir şey yapmamıştı ve polislerde onu çabucak yakalamışlardı. Yusuf Bey ile Yağız'da Burağı çözüyorlardı. Deli gibi ağlıyordum, çok kötü durumdaydı. Yusuf Bey ile Yağız Burağı bize doğru getirirlerken arabalara bindik. Burağı yanıma yatırdılar, kafası dizlerimdeydi. Elimi yanağına koydum, diğer elim de saçlarındaydı.
"Burak gözlerini aç lütfen" dedim. Hiçbir tepki vermiyordu.
"Burak ölemezsin, bizi bırakamazsın. Ne olur bizim için dayan" dedim yanağını okşarken. Hastaneye geldiğimizde onu indirip sedyeye yatırdılar. Bizde peşlerinden gidiyorduk. Şevval Hanım ortalığı yıkıyordu.
"Kalbi duruyor, hemen kalp masajına başla" dedi doktorlardan birisi. Hemşirelerden biri ise ona kalp masajı yapmaya başladı. Kalbi mi duruyor? Durdum ve öylece baktım. Gözlerim kararıyordu.
"Sude sakin ol" dedi Kaan kollarımdan tutarken.
"Sude" deyip beni sarstı. Kendimi bıraktım.
*
Gözlerim açtığımda beyaz duvar ile karşılaştım. Biri adımı söylediğinde ona baktım. Annemdi.
"İyi misin annecim?" dedi ağlayarak. Değilim anne, hiç iyi değilim.
"Sakinleştirici verdiler" dedi, o anda aklıma Burak geldi. Telaşla doğruldum.
"Burak, Burak nerede?" dedim.
"Annecim sakin ol lütfen, onu ameliyata aldılar" dedi, bacaklarımı yataktan indirdim.
"Benim Burağın yanında olmam lazım" deyip kalktım.
"Sakin olacaksan seni öyle götüreceğim. Bebeğine zarar verebilirsin" dedi, bebeğim.
"Tamam, sakin olacağım" dedim, koluma girdi. Odadan çıkıp ameliyathanenin önüne gittik. Herkes buradaydı. Yağız'ın ailesi, Kaan'ın ailesi de gelmişti. Kapıya gidip ellerimi kapıya koydum.
"Burak, bak ben buradayım. Sakın korkma tamam mı? Ben, ve kızın seni burada bekliyoruz" dedim gözlerimden süzülen birkaç damla yaş ile. Omzuma konulan el ile arkama baktım. Meltem'di. Ona sarılıp ağlamaya başladım. O da ağlıyordu.
"Hepsi benim suçum" dedim.
"Şşhh öyle deme, senin hiçbir suçun yok" dedi saçlarımı okşarken.
"Orada yatan ben olmalıydım, o değil" dedim.
"Böyle yapmamalısın, Burak seni hissediyor. Senin böyle şeyler dediğini duyar ve çok üzülür" dedi, ağlamaya devam ettim. Geri çekildiğimizde gidip sandalyeye oturdum. Dirseklerimi dizlerime koyup ellerimi alnıma koydum. O sırada kapı açıldı. Hepimizde ayağa kalktık.