65

1.6K 85 8
                                    

Burak'dan

Şeyda ile tüm gün Sude'yi aramıştık. Yıkık dökük bir inşaat halinde ki eve gelmiştik. Arabadan inip ilerledik. Kapıları vardı, şaşırdım. O sırada içeriden bir çığlık sesi duydum. Bu Sude'ydi! Hızla Şeyda'ya baktım.

"O" dedi, kapıya dönüp tüm gücümle vurdum.

"Sude!" diye bağırdım. Ses gelmiyordu. Kapıya vurmaya devam ettim. Kapı hemen çökmüştü. Karşımda o piçlerden birini görünce ona ilerleyip yumruğu geçirdim. Yere düştüğünde üstüne çıkıp onu yumrukladım. Kafasını yere vura vura eritmek istiyordum.

"Bulamam mı sandın he!" diye bağırdım.

"Onu senin o orospu çocuğu patronuna bırakacağımı mı sandın he!" diye bağırarak vuruyordum.

"Burak!" dedi Yağız.

"Sude'ye bak!" dedim ona. Ayağa kalkıp karnına tekme geçirdim. Eğilip kolunu kıvırarak tekme attım. Kolundan ses geldiğinde bağırdı. Diğer koluna da aynı şeyi yaptım. Dövdükçe dövesim geliyordu. Onu yüz üstü çevirip saçlarından tutarak kafasını sertçe geri çektim. Bağırmıştı. Belimde ki silahı çıkarıp sırtına dayadım ve çektim. Bir kere de daha ateş ettim. Silahı yeniden belime koydum.

"Yeter artık Burak!" dedi Yağız. Kaan ile kollarımdan tutarak beni ondan ayırdılar. Daha sonra da polisler geldi.

"Bırakın! Öldüreceğim şerefsizi!" diye bağırarak kurtulmaya çalıştım.

"Burak yeter!" diye bağırdı babam. Yağız ve Kaan beni dışarı çıkardılar. Gözlerim Sude'yi aradı. Bankda oturuyordu. Gözlerinden yaşlar süzülürken titriyordu. Yanına gidip önünde diz çöktüğümde kollarını boynuma sardı. Bende bir kolunu beline sarıp diğeriyle de saçlarını okşadım. Ağlaması şiddetlenmişti. Ağlamasına izin verdim, içini rahatlatması ona iyi gelirdi. İyice ağladıktan sonra geri çekildik. İç çekiyordu.

"İyi misin? Sana bir şey yaptı mı?" deyip ellerimi yanaklarına koydum.

"Bebeğimi öldürecekti" dedi.

"Buna kimsenin gücü yetmez, izin vermem" dedim yanağını okşarken. O sırada gözlerim boynunda ki kızarıklığa indi.

"Bu ne?" deyip kaşlarımı çattım.

"Hiçbir şey" deyip saklamaya çalıştı.

"Dokundu mu sana?" dedim sinirle, kafasını eğdi.

"Dokundu mu?" dedim yeniden, hiçbir şey demediğinde kalkıp içeriye gittim. Yerde yatan ite ilerledim.

"Hangi elinle dokundun ona!" diye bağırdım. Babam tutmuştu beni, o da baygındı. Ayağımı kaldırıp eline bastım.

"Çıkalım" dedi babam. Sağlık ekipleri sedye ile gelmişti. Yağız ve Kaan'da gelmişti.

"Dur artık" dedi Kaan.

"Duramam! Bu pislik ona dokunmuş!" diye bağırdım.

"Ona dokunmaya ben bile kıyamazken sen kimsin!" diye bağırıp tekme geçirdim.

"Hadi oğlum" dedi babam. Beni zorla çıkardılar. Kızlara doğru ilerledik.

"Sakin ol" dedi Sude.

"Sakin olamam Sude, herifin yaptığına baksana. Bir gün daha gelmeseydim" deyip sustum. Dilim varmadı o cümlenin sonuna.

"Bağırma, zaten korkuyor" dedi babam kulağıma. Derin bir nefes alıp verdim. O sırada Sude'nin kafası bir anda Meltem'in omzuna düştü. Onu kucağıma alıp hızla arabaya gittim. Arka koltuğa onu yatırıp yerime geçtim ve arabayı çalıştırdım. Lütfen bir şey olmamış olsun. Sende, kızımız da iyi olacak. Biraz dayan, lütfen.
Hastaneye geldiğimizde arabadan inip onu kucağıma aldım. Getirilen sedyeye onu bıraktım. İçeri girdiğimizde bizi Sevil Hanım karşıladı şans eseri.

Bakıcı | BİTTİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin