49

1.7K 90 0
                                    

Burak'dan

Sude dinlenmek için salıncağa gitmişti. Bende yanına gidecekken koluma biri dokundu. Arkama baktığımda Can'ı gördüm. Bu çocuğu hiç gözüm tutmuyordu. Bende şüphe uyandırıyordu.

"Dışarıdan sesler geliyor çok tedirgin oldum, bir bakar mısın?" dedi, tek kaşımı kaldırdım. O önden giderken telefonumun sinyalini yükseltip pantolonumun kemer bölümüne sakladım. Dışarıya çıktığımızda etrafa bakındım. O sırada enseme inen darbe ile yere yığıldım.

*

Gözlerimi açtığımda kendimi boş bir inşaatta buldum. Ellerim tavandan uzanan bir ip ile bağlanmıştı. Ayaklarımda bağlıydı. Üstüm çıplaktı. Kafamı topladığımda her şey net görünüyordu. O anda Can'ı gördüm. Bu çocuğun masum olmadığından adım gibi emindim! Yanılmadım! Yanıma gelip bana yumruk attığında yüzüm sağa düştü. Sinirle suratına baktım.

"Kimsin sen?" dedim.

"Abime de böyle mi vurdun!" deyip bir yumruk daha attı.

"Ne abisi be!" dedim.

"Abimi de böyle mi bağladın he!" diye bağırdı.

"Abin kim senin!" diye bağırdım.

"Civan!" dedi, ne? Civan'ın bir kardeşi yok. Olsaydı haberim olurdu.

"Yalan söylüyorsun, onun bir kardeşi yok" dedim ona sinirle bakarken.

"O beni hayatım boyunca hiç sevmedi! Benden hep nefret etti! Bu yüzden beni hep sakladı! Ama ben onu hep çok sevdim, salak gibi onu sevdim! Birbirimizi çok sevmesek de onun kanını asla yerde bırakmam!" dedi, şu an oldukça şaşkındım.

"Can" dedim.

"Benim adım Can değil, adım Giray. Hepsini uydurdum. Siz aptallar da bana hemen inandınız. Haftalarca size gülen yüz göstermek zorunda kaldım. Size boyun eğdim, ezik rolü oynadım. Sizde bana kandınız" dedi, demek hepsi bir oyunmuş. Bizden intikam almak için ailemize sızmış.

"Benden intikam mı almak istiyorsun?" dedim.

"Seni öldürmek istiyorum. Seni öldüreceğim, sonra babanı öldürüp abimi alacağım. Abim'de daha sonra karını alacak ve ondan bir tane daha çocuğu olacak" dedi, sinir katsayım yükseliyordu. Sude'yi Civan'a asla vermem!

"O benim karım! Anladın mı! Sude'ye dokunanı bu dünyadan silerim! Bunu da sakın unutma!" diye bağırdım.

"Buradan sağ çıkarsan yaparsın!" diye bağırdı ve elinde ki çakı ile göğsüme bir çizik attığında inledim. Telefonum hâlâ kemerimin olduğu yerdeydi, hissediyordum. Beni bulmaları çok sürmezdi.

"Kendini zeki mi sanıyorsun?" deyip güldüm.

"Kapa çeneni!" dedi bana. Yakınıma geldiğinde sağlam bir kafa geçirdim. İnleyip geriye doğru sendeledi. Sinirle soluyup eli havada geldi. Yumruk atacağı zaman kafamı geri çektim. Boşa geçmişti.

"Öğrenecek çok şeyin var" deyip iplerden tuttum ve kendimi yukarıya çekip karnına tekme geçirdim. Bağırmıştı. İçeriye doğru gitti. Nefes verip ipleri çözmeye çalıştım. İpleri tutup tüm gücümü vererek çektim. Kopmuştu, ayaklarımı da çözdüm. O sırada Giray içeriye geldi ve bana korkuyla baktı. Sinirle bakarak ona yaklaştım. Yüzüne sağlam bir yumruk geçirmiştim. Yere yığıldığında üstüne çıktım.

"Şerefsiz! Az önce ne diyordun! Abin benden karımı mı alacaktı he! Bok alır! Seni de abini de öldüreceğim! Duydun mu!" diye bağırdım. Yüzü kan içinde kaldığında kalktım. Arkamı dönüp birkaç adım attığımda silah patladı ve kurşun sırtımı deldi. Her yer sallanıyordu gözümde. Biraz sallanıp düştüm.

Gözlerimi açtığımda kendimi yine aynı şekilde asılı halde buldum. Sırtıma biri bıçak sokup çıkarıyor gibi hissediyordum. Göğsümün çoğu yerinde derin çizikler vardı.

"Günaydın paşam, az önce artistlik yapıyordun" deyip alaycı gülümsemesi ile.

"Sana, o kadar acıyorum ki. Elime düştüğün zaman, vücudunu parçalara ayıracağım, senin" dedim soluk soluğa. Kurşun hâlâ sırtımdaydı büyük ihtimalle.

"Öbür tarafta görüşürüz" deyip sırıttı. İçimden ona küfürler ediyordum. Dışarıdan çok bitkin ve çökmüş görünüyor olabilirdim. Çünkü öyle hissediyordum.

"Kurşunu çıkar" dedim.

"Neden? Sen yaşa diye mi? Saol öbür yolu tercih ediyorum" dedi ve yaklaşıp bana sağlam yumruk geçirdi. Cılız görünüyordu ama kuvveti yerindeydi. Beni biraz pataklamıştı. Onu engelleyecek hiçbir şey yapmamıştım. Yapamamıştım. Yüzüm, vücudum her yerim kan içindeydi. Beni hâlâ neden bulamadı bu salaklar! O kadar ipucu bıraktım!

"Bir şey söyle lan! Bir tepki ver!" diye bağırdı, tepkisizliğim onu çıldırtmıştı. Sadece yüzüne baktım, biraz daha kudursun diye. Bana soluyarak bakıyordu. Sırtımda ki ağrı gittikçe artıyordu. Bu da başımın dönmesine, gözlerimin kararmasın ve midemin bulanmasına neden olmuştu. Derin nefesler alıp verdim. Beni nasıl da merak etmişlerdir, hele de Sude. Ortalığı birbirine kattığına emin olabilirdim. Umarım onun bu üzüntüsü kızımıza bir zarar vermezdi.

"Seni hâlâ bulamadılar, ben demiştim. Dün gece onların seni gördüğü son andı. Artık kızına abim babalık eder. Sude onun koynuna girer" deyip sırıttı.

"Ölürüm de, Sude'yi o psikopat abine bırakmam" dedim öldürücü bakışlarım ile.

"E öleceksin zaten, isabet olur" dedi.

"Ne kadar da zavallısın. Seni sevmeyen, seni takmayan biri için, başını belaya sokuyorsun. O abim dediğin karakter yoksunu, yüzünden, gençliğin hapiste geçecek. Şu an, benden daha, acınası durumdasın. Kimse seni sevmiyor, kimse seni istemiyor. Bizde seni hiçbir zaman sevmedik, sana sadece acıdık. Acıdık sana, herkes senin böyle olduğunu düşünüyor" dedim ona aşağılayıcı bakışlar atarak. Belinde ki silahı çıkarıp bana doğrulttu.

"Sen ne bok biliyorsun da böyle konuşuyorsun he!" diye bağırdı.

"Acınacak durumdasın" dedim, silahı kafama sertçe geçirdiğinde başım döndü. Gözlerim zar zor görüyordu. O sırada bir gürültü olmuştu. Sesleri boğuk boğuk duyuyordum. Gözlerim ise bulanıktı. Biraz sallandım kendi kendime. O sırada ellerim çözüldü ve kollarım düştü. Biri beni taşıyordu. Bir süre sonra beni yatırdılar. Kafam yumuşak bir şeyin üzerindeydi. Gözlerimi açamıyordum, kulaklarım duymuyordu. O anda burnuma Sude'nin çilek kokusu doldu. Bu koku beni deli ediyordu! Bu kokunun sahibinin bende ki etkisini tarif etmeye kelime bulamıyordum. Hayatıma hiç beklemediğim bir anda girmişti ve tüm dengemi alt üst etmişti. Beni yeniden yazmıştı sanki. Gözümün önünden onunla geçirdiğim tüm anlar geçiyordu. Ona sarıldığımda saçlarının güzel kokusu başımı döndürüyordu ve dünya bir saniyeliğine güzelleşiyordu. Ona her yaklaşmam da kalbi deli gibi atıyordu. Bunu bakışlarından, nefes alıp vermesinden anlayabiliyordum. Onu öptüğümde ise dünyada sadece ikimiz kalmış gibi hissediyordum. Dudaklarının rengi, tadı beni baştan çıkarıyordu. Ona karşı koyamıyordum. Gözleri gözlerim ile buluştuğunda etrafımızda fırtınalar kopuyordu. O mavi gözleriyle bana baktığında eriyor gibi hissediyordum. Bir de kızımız var tabi. Bu bizi daha da yakınlaştırmıştı. Hayatta en sevdiğim kadın 1 iken, Sude geldi ve bu 2 oldu. Daha sonra ise biri daha eklendi. Sude, benim bağımlı olmaktan korktuğum zaaflarımın en güçlüsüydü.

Bakıcı | BİTTİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin