Medyadaki müzikle birlikte okuyun. Yorumlarınızı bekliyorum🤍
Hailie
Aynı koridorları kaç kez yürüdüğümü ben bile bilmiyordum. İçimdeki kötü his, yavaşça beni ele geçiriyordu sanki. "Hayır" diyordum kendi kendime. "O iyileşecek."
Doktorun odadan çıkmasıyla, hızla yanına ilerledim. "O iyi mi?" Dedim telaşla. Yüzü soğuk görünüyordu.
- Çok kan kaybetmiş. Aynı kan grubunda bir yakını var mı?
"Ben verebilirim" diye atladım hemen.
- Sıfır negatifim. Vermem sorun olmayacaktır.
Başını salladı. Birlikte koridor sonundaki odaya doğru yürüdük.
Sedyeye yattığımda, bir hemşire kapıdan içeri girdi. Sweatimin kolunu sıyırırken, bir yandan da soru soruyordu bana. "Erkek arkadaşın mı?"
Aniden afallamıştım. Nick'le ilgili her şey çok hızlı ilerlese de hayatımdaki yerini bir türlü konumlandıramıyordum.
- Evet.
Gülümsedi. Turnikeyle kolumu sıktıktan sonra alkolle temizleyip, iğneyle damara girdi. Ne iğneyi hissediyor, ne de hemşireyi dinliyordum.
"Tamamdır."
- İlk yarım saat baş dönmesi ve mide bulantısı gayet normal. Pamukla basınç uygulamaya devam et.
- Biliyorum, teşekkür ederim.
Sedyeden kalktım. Odadan çıktığım gibi çöp kutusuna bıraktım pamuğu. Karşımda Lily ve teyzem duruyordu.
- Teyze, hani Lily'le birlikte evde kalacaktın?
"Ben gelmek istedim" dedi Lily. Gözleri ağlamaktan kızarmış bir halde.
- Onu çok merak ediyorum.
Lily'nin önüne doğru birkaç adım atıp yere eğildim.
- Lily bana, Nick'e ne olduğunu anlatmak ister misin?
Teyzem ise bizi yalnız bırakmak istercesine; "Kahve almaya gidiyorum. Bir şey isteyen var mı?" Diye sordu.
"Hayır" dedim. Başımı tekrar Lily'e döndürdüğümde Teyzem merdivenleri iniyordu.
Lily o anı tekrar yaşıyordu resmen. Anlatmaya çalıştıkça daha da huzursuzlanıyor, yüzü düşüyordu. Nick'in o hali gözümün önüne geldiğinde, Lily'nin hareketlerinin gayet normal olduğunu algılayabiliyordum.
- Lily unut gitsin. Nick kendine geldiğinde her şeyi ondan öğrenirim tamam mı?
Neredeyse tekrar ağlayacaktı. Ona sımsıkı sarılıp saçlarını öptüm.
Arkamdan gelen seslerle doktoru görmem bir oldu. Ayaklandım anında.
- O nasıl? Daha iyi mi?
Gözlüğünü düzelterek elindeki kağıtları inceliyordu.
- Hasta kendine geliyor. Tek kişi olmak kaydıyla odaya birini alabilirim. Kim gelecek?
Anında Lily'le birbirimize baktık. Sonrasında tekrar doktora çevirdim başımı.
- Lily sizinle geliyor.
İkisi birlikte odaya doğru ilerledi. Teyzem ise elinde kahveyle yanıma yaklaştı.
- Hailie, biraz konuşabilir miyiz?
Sırtımı duvara yaslayıp, gözlerimi teyzemin üzerinde gezdirmeye başladım.
- Bana bir açıklama yapacak mısın? Geceden beri açıklama yapmanı bekliyorum çünkü.
Tepkisizdim, ama haklıydı sanırım.
- Hastanedeyiz, yanımızda ağlayan bir çocuk, yaralı bir genç var Hailie. Bu insanları tanımıyorum.
Nick'i tanıtmaya nerden başlasam bilemiyordum. Kendim de doğru dürüst tanımıyordum çünkü. Direkt girmeye karar verdim konuya.
- Erkek arkadaşım.
Teyzem şaşkınlıkla beni izliyor, tam konuşmaya hazırlanıyordu ki, fırsat vermedim.
- Nick'e ne oldu bilmiyorum teyze. Lily çıktıktan sonra ondan her şeyi öğreneceğim. Ama eminim mantıklı bir sebebi vardır.
Başını sallayarak yanıma daha da yaklaştı, elini omzuma koydu. Yanımda olması güvende hissettiriyordu kendimi. "Çabuk atlatacak inan bana." Dedi teselli edercesine.
- Biliyorum.
Kapı aralandı. Lily odadan çıktığında, sırtımı duvardan ayırdım. "O nasıl?"
- İçeri girsene, kendin gör.
Kapıyı ittirerek içeri girdiğimde Nick'i gördüm. Kalp çarpıntılarım dışarıdan duyuluyordu neredeyse.
Yattığı yerden sırıtıyor, yemyeşil gözlerini ayırmıyordu benden. Yavaşça yanına yaklaştım.
- Tahmin ettiğimden de iyi görünüyorsun.
Sırıtmaya devam etti.
-Ön müdahalemi muhteşem bir doktor yaptı çünkü.
Kendimi tutamayarak ona sarıldığımda gülerek gözlerini kapattı. "Canımı yakıyorsun."
Hemen geri çekildim. Yatağın bir kenarına oturdum. Onu karşımda görmek bile çok güzeldi. her ne kadar suratını kaplayan bantlar ve sargı bezleri olsa da.
"Ne oldu Nick? Sana bunu kim yaptı?" Dediğimde gözlerini üzerimden çekti.
- Tanıyorsun aslında. Havaalanındaki orospu çocuğu ve kıçına taktığı dört arkadaşı.
Ne hissedeceğimi bile bilemedim bir an. Hiç olmadığı kadar suçluyordum kendimi bu sefer.
Nick, gözlerimin dolduğunu gördüğünde "Hayır" diye çıkıştı anında. Doğrulmaya çalışıyordu kollarından destek alarak.
- Bu durum seninle ilgili değil Hailie. Sadece dayak yediğine sandığımdan da fazla içerlemiş.
Gülüyor, elini yüzümde gezdiriyordu. Elini tutarak avucunu öptüm.
- O gün dayak yediğinde komik görünüyordu. Sence ben de onun gibi görünmüş müyümdür?
"Nick!" Dedim. Elimin tersiyle sildim gözlerimi.
- Beni sakinleştirmeye çalışıyorsan, hiç beceremiyorsun.
Hala sırıtıyordu. "Ama deniyorum."
"Ağlarken berbat görünüyorum değil mi?" Diye sordum gülümseyerek. Başını iki yana salladı.
- Hiç bu kadar iyi görünmemiştin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?