Nick
Gerginlikle çevirdim numarayı. Belki de ilk defa ne yapacağıma dair bir fikrim yoktu. Ne söyleyecektim, nasıl veda edecektim kardeşime?
Lily'nin sesini duymamla arındım düşüncelerimden. Huzurlu, mutlu duyuyordum onu. "Nick nasılsın?"
"İyiyim" dedim gerginliğimi sürdürürken. Nasıl gireceğimi bilemiyordum konuya. Vedaları beceremiyordum ben.
- Belki de son kez konuşuyoruz Lily. Ve tek istediğim, her ne olursa olsun seni sevdiğimi aklından çıkarmaman.
Afalladı, heyecanla sıraladı sorularını.
"Neden son kez konuşuyoruz Nick? Ne demeye çalışıyorsun?"
Gözlerim aynayla buluştuğunda yüzümün güldüğünü anladım. Bir süre sessiz kalıp yavaş adımlarla yaklaştım aynaya. Elimi yasladım, yansımama göz gezdirdim bir canavarı izliyormuşçasına.
Böylesine bir canavar, küçük bir çocuğa karşı nasıl savunmasız olabilirdi?
"Kendine iyi bak, artık bu telefonu kullanmayacağım. Hoşça kal tavşan."
"Hayır Nick, kapatma!" Diye bağırışlarını duysam da, sonlandırdım aramayı. Hattı çıkardım.
Sertçe duvara fırlattım telefonu. Paramparça olduğunu görmek bile ruhumu güçlendiriyordu. Zaaflarımı geride bıraktığımı hissediyordum sanki.
Kendimi toparlayıp koridoru ilerledim. Birkaç saniyeliğine kulak verdim odaya. Hailie yine Jenna'nın başını, buradan kurtulabileceğine dair boş vaatlerle dolduruyordu. Derin bir iç çekerek açtım kapıyı.
"Güzelim, sanırım izlediğin kaçış filmlerinin etkisinde çok kalıyorsun."
Hailie gözlerini devirerek çekti bakışlarını. Ben ise keyifle devam ettim.
- Neyse ki Jenna'yı kendi dairesine gönderecek kadar insaflıyım bugün.
İkisi de bana baktı aniden. Tereddüt ediyorlar, yine de söylediklerimin doğru olduğuna inanmak istiyorlardı.
Yere eğildim, çekiştirmeye başladım Jenna'nın kolunu. Onu halattan çıkarmaya çalışsam da, teslim etmiyordu kendini bana.
"Jenna, kararımı değiştirmeden uzat elini."
Sözlerime rağmen direniyordu. Bu güvensizliği hak etmek için ne yapmıştım?
Uzun uğraşlar sonucu kaldırdım onu oturduğu yerden. Sürüklüyor, kulak asmıyordum yalvarışlarına. O da umudunu Hailie'ye bağlamaya karar verdi. Bahse varım daha çaresiz görünemezdi gözümde.
"Hailie, bir şeyler yap. Yardım et bana!"
Odadan çıkarmadan önce son kez izin verdim etrafı süzmesine. Sonra da kulağına yanaştım Jenna'nın.
- Nefesini boşa harcama. Kendine bile yararı yok onun.
Hailie bitkinlikle kafasını yasladı yatak başlığına. Biri için bu kadar çaba sarfetmesi gözlerimi yaşartıyordu.
"Nick bana söz vermeni istiyorum. Lütfen zarar verme ona!"
Gülümsedim. Bana güvenmesi için tüm numaralarımı oynuyordum.
- Delirdin mi? Kendi dairesine bırakacağım onu.
Hailie'ye yalan söylemeye alışkındım. Sandığımdan da rahat yapıyordum bunu.
➰
Eve adım attığımız gibi yere ittirdim Jenna'yı. Bir plan düşünmeliydim, kurtulmalıydım bu beladan!
Olanlar yetmezmiş gibi bir de Jenna ayak bağı oluyordu bana. Sesi başımı ağrıtıyordu, uslanmıyordu bu kadın. Bıraktığım sürece sonsuza dek sürdürebilirdi ağlamayı.
"Kapat çeneni."
Yerde sürünerek sarıldı bacağıma. Ağlarken söylediklerini anlamak, imkansıza yakındı. Sertçe tekrarladım.
"Kapat çeneni!"
Bacağımı silkelediğim gibi savruldu, içli içli ağlıyordu parkenin üzerinde. Ona acımıyor, ya da üzülmüyordum. Kollarımı başımın üzerinde birleştirdim, turlamaya başladım salonu. Ne yapıp savacaktım bu salağı başımdan!?
Scarlet'ın Jenna'nın dibindeki koltukta belirmesiyle öylece kaldım yerimde. Ağzımın kulaklarıma vardığını hissedebiliyordum. Benim için buradaydı, yardım edecekti bana.
"Scarlet, ne yapmam gerektiğini söyle."
O Jenna'yı izliyordu, ben ise onun yüz hatlarını. Kavisli dudağını, kirpiklerini ve o sarı saçlarını...
Onu karşımda görmeyi ne kadar özlediğimi geçiriyordum içimden.
"Scarlet konuş benimle! Nasıl kurtulacağım ondan?"
İkimiz de, yerde hıçkırarak ağlayan Jenna'dan soyutlamıştık kendimizi. Adeta onu duyamıyor, göremiyorduk.
- Canını yakıyorsun. Kendi arzuların için başkalarının hayatını mahvediyorsun yine.
Bir anda kahkaha attım olayın ciddiyetinden uzaklaşıp. Bu sözleri Scarlet'tan mı duyuyordum yani!?
"Kendi arzularım için insanların canını yakan tek ben değilim Scarlet. Eminim benden daha hakimsindir buna."
Başını aşağı yukarı salladı, acı bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. Hayal olduğunu bilsem de, karşı koyamıyordum ona.
Her defasında yanımda olduğuna inanıyor, belki de inanmak istiyordum. Tüm bunlardan sıyrılıp, kokusunu içime çekerek sarılmak tek arzumdu.
Gözleriyle yukarıdaki pervaneyi işaret etti.
"Pervaneyi kullan, kendini asmış gibi göster. Sana dair her şeyi yok et bu daireden."
Yerinden kalktı, yutkundu.
"Ne yapacağını biliyorsun. İlk seferin değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?