Hailie
Şiddetli baş ağrısıyla araladım gözlerimi. Üzerimdeki battaniyeyi kenara ittim. Nick'in koltukta oturduğunu, kaşlarını çatarak beni izlediğini gördüğümde, anlam veremeyerek baktım suratına. Dün geceden beri beni mi izliyordu? Dün geceye dair hatırladıklarım sınırlıydı.
Yataktan kalkarak Nick'in oturduğu koltuğa ilerledim. Neşeli gibi görünmeye çalışıp, "Günaydın" diye seslendim ona. Tepkisizdi, cevap bile vermedi.
Koltuğun dibine çöküp elimi yanağına yerleştirdim.
- Nick, hiç uyumadın mı?
"Hayır" dedi soğuk sesiyle. Elimi yüzünden çektim. Çatık kaşları ve yüz ifadesi beni germeye yetiyordu. Gece boyunca beni mi izlemişti yani?
- Hailie, bana anlatmadığın ne var?
Kalbim hızla çarpmaya başladı. Bir şeyler biliyordu da benden duymak istiyordu sanki. Bir anlık afallamadan sonra "Hiçbir şey" dedim.
- Yalan söylüyorsun.
Sakindi, hem de beni korkutacak kadar. Anlık bile olsa üzerimden ayırmadığı gözleri, yalan söylememi zorlaştırıyordu. Mecburdum, gerçeği bilmemeliydi Nick. Jake ya da tehditleri umrumda bile değildi. Nick'in yapacakları ve Rose'dan korkuyordum ben.
- Ne hakkında yalan söylüyorum sana?
"Emin değilim ama yalan söylediğinden eminim Hailie."
Gözlerini benden ayırarak yere sabitledi. Yüzüme bakmıyor, düşünceli bir tavırla süzüyordu etrafı.
- Sana yalan söylediğimi hissettiren ne?
"Sayıklamaların" dedi sertçe. Ne diye sayıkladığımı, Nick'in ne öğrendiğini bilmesem de, bu işin peşini bırakmayacağını biliyordum. Bozuntuya vermemek için gülümsedim.
- Nick sarhoştum. Anlamsız sayıklamalarım için mi bu kadar sinirlisin?
"Anlamsız değildi" dedi kafasını olumsuzca sallayarak. "Seni rahatsız eden ne? Neden sana dokunduğumda beni bırak diye bağırdın?"
Hatırladıklarım sınırlı derken yanılmıştım. Daha da azdı. Ne bana dokunduğunu hatırlıyordum, ne de bağırdığımı. Nick'in üzerimi değiştirdiğini bile sabah fark etmiştim. Mantıklı düşünmek zorundaydım. Rose'u ya da Nick'i tehlikeye atmamak için iyi bir yalancıyı oynayacaktım.
- Dün geceyi hatırlamıyorum Nick. Hatırladığım tek şey midemin bulantısını ağır yaşadığım. Sarhoş birini fazla ciddiye alıyorsun.
"Seni ciddiye alıyorum Hailie" dedi vurgulayarak. "Seninle ilgili en ufak detayı bile ciddiye alıyorum ben."
Nick'e yalan söylemek tıp fakültesini kazanmaktan bile zordu. Yalan söylediğimi biliyor, ama uzatmak istemiyordu konuyu. Gerçekten inanmış mıydı? Yoksa inanmışı mı oynuyordu? Ah Tanrım! Onu çözmeye çalışırsam kafayı yiyecektim.
- Eğer bir daha içmeye kalkarsam ne pahasına olursa olsun bana engel ol. Alkoliklik bana göre değil.
Başımı Nick'in dizine koyduğumda, yatışmıştı siniri. Hayranlıkla izliyordum onu. Gözlerini, dudaklarını...
"Çok güzelsin. Seni akşama kadar izleyebilirim."
Bunu söylememle gülmüştü yüzü. Çenemden kavrayarak kaldırdı başımı. Yüzünü bana yaklaştırdı.
- Üzülmene sebep olacak ne varsa ortadan kaldıracağım Hailie.
Yutkundu, gözlerini dudaklarıma indirdi. "Ne varsa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?