Nick
Kapıyı aralayıp yapmacık bir gülümseme oluşturdum yüzümde. "Jenna, dönmüşsün."
"Evet" dedi kendini tebessüm etmeye zorlayarak. Huzursuzca yeri izliyor, benimle göz teması bile kuramıyordu. Bir şeyler anlamıştı bu kaltak.
- Jenna ne oldu?
Derin bir nefes verip, kulağının arkasına aldı saçlarını. Lafa nereden başlayacağını hesap etmeye çalışıyordu küçük beyninde.
- Bu evden bazı sesler duyuyorum Nick. Polise haber vermeden önce neler olduğunu sormak istedim.
Afallamıştım, bozuntuya vermemek adına gülümsedim. Bu kadın her şeye burnunu sokmamayı ne zaman öğrenecekti?
Elimle yüzümü kapattım mahçup bir ifadeyle. Bu sırada da kafamda bir senaryo kuruyordum.
- Duyduğun sesler sevgilime ait. Ne yaparsam yapayım alkol almasını engelleyemiyorum, üzgünüm Jenna.
Gözlerimi kenetlemiş, bir an olsun ayırmıyordum ondan. Üstünlük kuruyordum üzerinde.
- Sınırını bilmiyor, dağıtıyor kendini. Elimden geleni yaptım, ayılmak üzeredir. Kusura bakma lütfen.
Başını salladı inanmışçasına. Ama emin olamazdım. Olabildiğince sağlama almalıydım yalanımı.
- İçeri geçmek ister misin? Hem sizi de tanıştırmış olurum.
Tedirginlikle vereceği cevabı bekliyordum. Bir yandan da sonraki hamlemi planlıyordum.
- Teşekkür ederim Nick, eşyalarımı yerleştireceğim. Sevgiline selamımı ilet. Umarım çabuk ayılır.
"Umarım" dedim gözlerimi kısarak gülümserken. Tam kapıyı kapatıyordum ki, Hailie ağzına tıkıştırdığım bez parçasından kurtulmayı başardı.
"Jenna yalan söylüyor, İçerideyim yardım et!"
Gitmeye hazırlanırken, duyduklarıyla tekrar döndü Jenna. Adeta ateş fışkırıyordu gözlerinden.
- Ne yapıyorsun sen!? Polisi arayacağım.
Benden uzaklaşıyor, evine yürüyordu hızlı adımlarla. Saçından kavradığım gibi kendime çektim onu. Acıyla inledi.
"Polisi arayacağım! Bırak beni pislik!"
Cebinden telefonunu çıkarmaya uğraşıyor, titreyen elleriyle pek de başarılı olamıyordu. "Şş" diyerek kapattım ağzını. Onu içeri sürükledim.
Duvara yasladım sertçe. Korkuyor, çıkmaya çalışıyordu evden. Sinirim ve hırsım öylesine fazlaydı ki, ağzını tutarken canını yaktığımı geç fark etmiştim.
Yapmaya çalıştığı kahramanlık içinden çıkamayacağı bir duruma sokmuştu onu.
Birazcık aklı varsa, duyduklarından sonra buradan çıkamayacağını bilirdi, değil mi?
Kolundan tutup odaya sürüklüyordum soğukkanlılıkla. O ise yalvarıyor, kimseye bir şey söylemeyeceğine İkna etmeye çalışıyordu beni.
Yakarışlarıyla benden kurtulabileceğini düşünecek kadar aptaldı Jenna.
Belki de çaresiz.
Çaresizlik insanı aptal gibi gösterirdi çoğu zaman.
Odaya vardığında, Hailie'yi gördüğü gibi gözbebekleri büyüdü, ağlamaya başladı bağırarak.
Evinde oturup duyduklarını sineye çekmek yerine, ölmemek için direnmeyi tercih etmişti.
Ah! Çok yazık.
Hiç uğruna ölmek üzere oluşu, beni bile yıpratmıştı.
Hailie ise kendi için çabalamadığı kadar çabalıyordu. Olanlara rağmen, güzelliğinin altındaki iyi niyetini hissedebiliyordum onun.
"Nick ne istersen yapacağıma söz veriyorum. Jenna'yı bırak, lütfen."
Kelepçedeki bileğini çekiştirdikçe, acıdan gözlerini kısıyordu.
- Onu bırak Nick! O yanlış bir şey yapmadı.
"Ama yanlış şeyler duydu" dedim sakince. Dizlerinin üzerine çöküp sızlanan Jenna'yı süzdüm.
Bu kaltağı bırakacak kadar aptal değildim.
Kulağına eğildim, fısıltıyla konuşmaya başladım alay edercesine.
- Dinle, eğer dediklerimi yaparsan öteki tarafa acı çekmeden gideceksin.
Duyduklarıyla ağzını kapattı. Ağlamayı durduramıyor, olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordu.
Birkaç gecedir aradığım hassasiyet tam da buydu işte.
- Anlıyorsun değil mi Jenna? Acı çektirmekten çekinmem!
Yanaklarına inen gözyaşlarıyla başını salladı. Elimle omzunu sıvazlayıp ayrıldım yanından. Dolaba ilerledim, ikimiz için bir sırt çantası çıkardım.
Hailie ise bileğini zorlamayı bırakıp bana odaklandı.
- Ne yapıyorsun sen?
Yanıma almak istediğim birkaç parça kıyafeti basıyordum çantaya. Ne yapıyor gibi görünebilirdim?
- Beni hiçbir yere götüremezsin orospu çocuğu! Sana izin vermeyeceğim!
Sızlanmaya son vermiş, ağzına geleni sayıyordu bana. Sanırım bu davranışları kendini paralamasından daha iyidi.
- Ne istersem yapacağını söylemiştin az önce. Fikrini çabuk değiştiriyorsun.
Parmaklarını saçlarından geçirip bir süre öylece bekledi. Sakin ses tonuyla yine aynı şeyleri zırvaladı bana.
- Jenna'yı bırakırsan istediğin her şeyi yapacağım.
Kahkahalarım eşliğinde çantanın fermuarını çektim. Hâlâ kendinde söz hakkı olduğunu sanıyordu.
"Jenna'yı bırakmasam da istediğim her şeyi yapacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?