Medyadaki müzikle birlikte okumanızı rica ediyorum🤍
Hailie
Yolu uzatıyor, rüzgarın esintisiyle daha da üzerime çekiyordum hırkamı. Bulutlar kararıyor, yağmur bir an evvel inmek için fırsat kolluyordu sanki. Derin bir nefes aldım. Zor da olsa huzurlu hissetirmeye çalışıyordum kendimi. Ama hiç yoktan bir sebebim vardı. Bu hava, beni iyi hissettiriyordu.
Kulaklığımı takıp yavaş adımlarla yürümeye başladım yolu. İnsanlar ıslanmamak için koşuşturuyor, yol kenarlarına park ettikleri arabalarına ulaşmaya çalışıyordu. Gelen şimşek sesleri, kulaklığımdaki müziği bile bastırıyordu neredeyse. Yağmuru tenimde hissetmemle başımı kaldırdım.
Kirpiklerimden akan yağmur damlalarıyla kapattım gözlerimi. Her göz kapatışımda, Nick'in yüzünü defalarca kez önüme getiriyordu hafızam bana. Aklıma gelen her şeyden kaçmaya çabalıyordum kendi içimde.
Öğrenmek istemiyordum o kızı, fotoğrafları ve neden sakladığını. İçimden bir ses sebebinin bana zarar vereceğini söylüyordu. Onu yeni tanımaya başlamıştım, yeni tanıdığım bir adamı kendimden çok önemser olmuştum ben.
Evimin önüne geldiğimde, cebimden çıkardığım anahtarı yuvasında çevirdim. Kapıyı ittirip girdim içeri. Teyzem ise televizyonun karşısındaki koltukta uyukluyordu. Geldiğimi fark edince ayaklandı hemen.
- Hailie, nasılsın? Nick daha iyi mi?
Cevap bile vermedim. Adını duymaya bile tahammülüm yoktu çünkü. Korkuluklardan tutunarak merdivenleri çıkmaya başladım. Teyzem peşimden geliyordu.
- Hailie bir sorun mu var?
Soru sormayı bırakmıyordu bir türlü. Arkamı döndüm.
- Nick daha iyi teyze. Ama artık ismini bile duymak istemiyorum.
Şaşkınca yüzüme bakıyor, bakışlarıyla bile ne olduğunu soruyordu resmen. Devam ettim.
- Biliyor musun? Olacağımızı düşünmüştüm. Denedim, hatta olması gerekenden de hızlı davrandım.
Yüzümde kırık bir gülümseme vardı. Ellerimi ıslak saçlarımdan geçirdim.
- Bana zarar veriyor teyze. Bunu isteyerek yapmasa da engel olamıyor. Ve sanırım ben bir başkası için artık yıpranamam.
Teyzem tepkisiz kalmaya çalışarak saklamaya çalışıyordu şaşkınlığını. Dayanamayıp sarıldı bana. Islak saçlarımı parmaklarıyla geriye taradı.
- Ne karar vermiş olursan ol, hep yanındayım. Sen zeki birisin Hailie. Ama eğer bir yol göstericiye yada dert ortağına ihtiyacın olursa yanıma gelebileceğini bil olur mu?
Gülümsedim. Yanındayken o kadar güvende hissediyordum ki, her ne olursa olsun bana yardım etmek için elinden geleni yapacağını biliyordum. "Biliyorum."
Bana sarılmayı bırakıp yüzüme baktı.
- Sana makarna hazırladım. Saçlarını kurut, üzerine ıslak olmayan bir şeyler giy ve aşağı in.
Saçlarımı karıştırarak basamaklara tekrar yöneldiğimde teyzem "Bu arada" Dedi.
- Annen yarın gece evde olacakmış. Haber vermemi istedi.
-Öyle mi? Sanırım babamla arasındaki meseleyi çabuk çözmüş.
- Görünüşe bakılırsa öyle.
Bunu söylerken sırıtıyordu bir yandan. Banyoya ilerledim. Kurutma makinesini çalıştırıp saçlarıma tutmaya başladım. Kendimle başbaşa kaldığım her anda bana tekrar rahatsızlık veriyordu Nick.
Aynadaki yansımamı görmek bugünü defalarca kez yaşatıyordu bana. O sakinliğini, soğukkanlılığını ve yalanlarını atamıyordum kafamdan.
Bir süre sonra makineyi kapatıp odama yürüdüm. Üzerimdeki kapüşonludan ve şortumdan kurtulmaya çalışıyordum bir yandan.
Siyah bir gecelik giydim hemen. Çıkardıklarımı kirli sepetine atarak merdivenleri indim. Teyzem masayı hazırlamış beni bekliyordu.
Sandalyeyi çekip oturdum bir yere. Yemek yemek istemiyordum, uyumak istiyordum sadece. Gece uyumadığımdan ve yağmurun altında yürüdüğümden başımda şiddetli bir ağrı vardı. Ağrı kesici almak için yemek yemeye zorladım kendimi.
- Sanırım yarın akşama kadar vaktimiz kaldı ha?
Gülümsüyor, beni neşelendirmeye çalışıyordu. Zoraki olduğu bariz belli bir şekilde karşılık verdim gülümsemesine.
- Annem döndükten sonra da seni rahat bırakacağımı sanmıyorum.
Çatalı ağzıma götürüp, içeceğimden bir yudum aldım. "Anneme Nick'ten bahsetme olur mu?"
Başını aşağı yukarı sallayarak onayladı beni. Ben ise bir çatal daha alıp kalktım masadan.
- Hailie, nereye gidiyorsun!?
-Ağrı kesici alıp biraz uzanacağım.
"Hayır" dedi. Sesini otoriter bir teyze gibi çıkarmaya çalışsa da beceremiyordu. Kişiliğinde yoktu onun.
- Daha hiçbir şey yemedin. İlaç ağır gelebilir.
Teyzemi dinlemeden mutfağa ilerledim. Dolaptan çıkardığım şişeyle, tezgahın üzerindeki bardağı doldurdum. Çekmeceden sağlam bir ağrı kesici arıyordum. Çünkü tek o fayda edebilirdi bana.
Ağrı kesiciyi yuttuğum gibi içtim suyu. Bardağı tekrar tezgaha bırakıp odama çıktım.
Odamın kapısını açtığım anda karşımda Nick'i görmem bir oldu. Ani bir refleksle çığlık attım. O ise elleriyle kapattı ağzımı. Bir yandan da bana sesleniyordu. "Şş!"
- Hailie?
Teyzem aşağı kattan bana sesleniyor, odama yaklaşıyordu hızlıca. Ayak seslerinden bunu anlamak hiç zor değildi.
Nick ise devam ediyordu ağzımı kapatmaya. Kulağıma yaklaştırdı dudağını.
- Odandan çık ve ona hiçbir şey olmadığını söyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?