Nick
"Kasten adam yaralama davalarında, tutuklunun serbest kaldıktan sonra aynı suçu işlemediğini nadir görürüz."
Hakim konuşuyor, vurguladığı her kelimesinde gözlerime daha da odaklanıyordu.
-Tekrar bunların yaşanmayacağına emin misiniz bay Mathers?
"Eminim sayın hakim" dedim kendime güvenen bir tavır takınarak. Önünde duran kağıda tekrar göz gezdirdi, kadın adeta bakışlarıyla anlamaya çalışıyordu beni.
- Karar vermek üzere odama çekileceğim. Mahkemeye 13:30'a kadar ara verilmiştir.
Hakimin bu sözlerinden sonra başımı arkaya çevirdim hemen. Hailie'ye bakmaya fırsat bile bulamadan iki polis kollarımdan kavradı beni.
Hakimin kararını bekleyeceğim hücreye götürülüyordum. Hailie ise peşimden geliyordu bağırarak. "Nick! Seninle konuşmalıyım."
Derin bir nefes alarak tekrar döndüm ona.
- Burada olmanı istemedim Hailie. Beni böyle görmeni istemedim.
Yorgun haline, morarmış göz altlarına ve dağınık siyah saçlarına yeterince bakamadan çıkarıldım mahkeme salonundan.
Hücreye bırakıldığımda, kapıya kilit takan iki polis memurunun yanında belirdi Hailie. "Bizi bir dakika yalnız bırakır mısınız?"
"Bir dakika" diye tekrarladı polis memurlarından biri. Sonra da yanımızdan uzaklaştılar. Kelepçeli ellerimi parmaklıklara dayadım. Yüzünün her bir zerresini incelemeye başladım onun.
Neden bu kadar bitkin görünüyordu?
- Nick, seni çıkarmanın bir yolunu bulmak zorundayız. Sandığından da fazla ihtiyacım var sana.
Aniden çattım kaşlarımı. Benim buraya tıkılmamdan da büyük bir sorunu var gibiydi. "Ne oldu?"
Gözünden akan yaşları sildi elinin tersiyle. O masmavi gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü.
- Annem kanser Nick. Hemde akciğer kanseri. Böyle bir şeyi bana dün söylüyor.
Daha da fazla akmaya başlamıştı gözyaşları. Ben ise duyduklarımın şokunu atlatamıyordum. Ona sımsıkı sarılmak, elimden geldiğince sarmak istiyordum yaralarını. Fakat aramızdaki sikik parmaklıklar yüzünden ona dokunamıyordum bile.
- Sakin ol tamam mı? Güçlü olmak zorundasın. O düzelecek.
Başını iki yana salladı umutsuzca.
"Akciğer kanseri en tehlikeli kanser türlerindendir. Belirtilerini göstermeye başlıyor bile."
"Çok üzgünüm" dedim bakışlarımı yere yöneltirken. "Onun yanında ol Hailie. Elinden geldiğince destek ol ona."
Bize doğru yaklaşan polisi fark ettiğimde çektim elimi parmaklıktan. Hailie ise o kadar karamsar görünüyordu ki, birkaç gündür yaşadığı şeylerin ağırlığını tahmin bile edemiyordum.
Polis onun kolunu kavrayıp, çıkışa ilerlettiğinde, bağırmaya başladım arkalarından. Attığı her adımda daha da uzaklaşıyordu benden. Duyması için ses tonumu arttırıyordum.
"Seni seviyorum Hailie. Sana söz veriyorum çıkacağım buradan!"
Hailie arkasını dönüp tekrar baktı bana. Sonra da kapıdan çıktıkları gibi kayboldular. Kendi kendime devam ettirdim söylemek istediklerimi.
"Tekrar yanında olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?