Oy ve yorumlarınız benim için önemli. Lütfen eksik etmeyin🤍
Hailie
Evimin önüne vardığımızda, kaldırımın hemen kenarına park etti arabayı. Üzerime doğru eğilip, boynuma uzanan saçlarımı geriye aldı. Yavaşça öptü boynumu. Yanından ayrılmamı zorlaştırmak için yapıyordu sanki.
Eğer öyleyse başarmıştı. Yanından ayrılmak, o an için istediğim en son şeydi.
Kapıyı aralayıp indim arabadan. Hızlı adımlarla basamakları çıkıyor, annemin henüz gelmemiş olması için tanrıya yalvarıyordum resmen. Bir yandan da çantamı kurcalıyor, anahtarımı bulmaya çalışıyordum o karışıklık içinden.
Giriş kapısının önüne geldiğimde, arkamı döndüm. Nick hâlâ arabanın içinden beni izliyordu. Eve girdiğimden mi emin olmak istiyordu o? Gülümsedim, ona el sallayıp, anahtarı yuvasında çevirdim. Bugün yaptıklarımın doğru olup olmadığını bilmiyordum ama, beni mutlu ettiği sürece sürdürecektim bu oyunu.
İçeri girdiğimde Nick arabayı çalıştırıp, çıktı sokaktan. Ben ise "Anne" diye sesleniyor, evi geziyordum. Teyzem de annem de yoktu ortada.
Bahçe kapısının açık olduğunu görüp, orada olduklarını anladım. Yanlarına gittiğimde, ikisi de elinde bir kupa kahveyle salıncakta oturuyordu. Telaşlarımda haklı çıkmıştım işte. Annemin haline bakılırsa, çoktan evdeydi.
- Hailie, hiç gelmeyeceksin sandım.
Elindeki kupayı masaya bırakıp ayağa kalktı. Sımsıkı sarıldı bana. Onu ne kadar özlediğimi o anda anlamıştım.
Kimseye hiçbir şey yansıtmadan tüm sorunların üstesinden gelebilecek kadar güçlüydü o. Başına gelenler çoğu insanı yıkabilecekken, her defasında daha güçlü olarak çıkıyordu annem.
Üzerimdeki kapüşonluyu kaşlarıyla işaret ederken sırıttı. "Kimin o?"
Benim olmadığını nasıl anladığını düşünürken gözlerim kapüşonlunun içinde kaybolan kollarıma takıldı.
-Her kiminse nefis bir parfüm zevki varmış.
"Anne!" Dedim hemen. Konuyu kapatmak istiyordum bir an önce. Teyzem ise oturduğu yerden bize gülüyordu.
- Babam nasıl?
Sırıtışları yavaş yavaş kayboluyordu yüzünden. Bir anda durgunlaşmıştı. "Neden arayıp kendin sormuyorsun tatlım?"
"Bilmiyorum, sanırım rahatsız etmek istemiyorum" dedim. Annem ise bir hışımla bana döndü.
- Saçmalıyorsun. Sen onun kızısın, tabii ki arayacaksın. Sana ayıracak birkaç dakikası vardır herhalde.
Annem doğru söylüyordu. Ama onu son gördüğümde babamın değil, bambaşka birinin yanındaymış gibi hissetmiştim. Beni seviyordu, biliyordum ama kendine yeni bir hayat inşa etmekle meşguldü. Ben çevresindeyken, ona sadece ayak bağı oluyordum sanki.
Düşüncelerimden sıyrılmaya çalışarak bahçe kapısından içeri döndüm. Merdivenleri çıkıyor, istemesem de babamı hatırlamaya devam ediyordum.
Babam iyi biriydi. Ama iyi bir baba olamadı hiç. Küçüklüğümden beri ebeveyn olan bendim sanki. Bana öğretmesi gereken her şeyi kendi başıma öğrendim. Öncelikleri vardı, hiçbirinde ilk sıraya koymadı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?