Nick
"Bay Mathers, daha öncesinde hiç sabıkanızın olmaması nedeniyle şartlı tahliyenize onay veriyorum."
Duyduklarımı algılayamıyordum adeta. Hissettiğim rahatlama duygusunun tarifi yoktu. Derin bir nefes verdim hakimin sözleriyle.
- Teşekkür ederim sayın hakim.
Jake'in homurdanmaları kulağımı dolduruyor, oyuncağı elinden alınmış bir çocuğu andırıyordu itirazları. Keyifle arkamı döndüm.
- Beni darp etti, evime girdi ve suratımı bu hale getirdi! Sayın hakim bunun karşılığı şartlı tahliye mi!?
Açıklama yapmak için kıvranıyordu hakime. Bir yere varamayacak bu çabalamalarını zevkle seyrediyordum.
"Sanırım siz işinizi pek iyi yapamıyorsunuz. Can güvenliğim yok, bu herif beni gebertmemek için zor tutuyor kendini!"
Kahkaha attım Jake'den duyduğum bu laflarla. Mesajın yerine ulaşmasına içten içe sevinmiştim. Evet, gerçekten zor tutuyordum kendimi bu orospu çocuğunu gebertmemek için.
Aniden, yerinden kalkıp çıkış kapısına ilerleyen Hailie'ye çevrildi gözlerim. O nereye gidiyordu?
Yanında olabilecektim, bunun için hiçbir sebep kalmamıştı artık. Hakime döndüm;
- Salondan çıkabilir miyim?
"Nasıl isterseniz Bay Mathers." Dedi kapıyı gösterirken. Hakimin Jake'e bakarken, gözlerinde oluşan nefreti görebiliyordum. Sırıtmaya devam ederken çıktım mahkeme salonundan.
Hailie ise kapıda bekliyor, panikle sallıyordu bacağını. Yanına yaklaştığımı fark ettiğinde atladı boynuma. Ellerimi beline sardım, uzun zaman sonra doya doya çektim kokusunu içime.
-Hailie neyin var? Neden çıktın salondan?
"O adama katlanamıyorum" dedi başını göğüsüme daha da gömerken. "Nick, sana bir daha sarılamayacağımı düşünmüştüm."
Ne söylemem gerektiğini bilemeden, elimi saçlarına attım. Parmaklarımla tarıyor, bir yandan da kendimi sorguluyordum ben.
Jake'e vereceğim en ufak zarar, burayı senelerce boylamama sebep olacaktı. Peki ona elimi sürmeden durabilecek miydim?
Ah hayır, sanmıyordum.
- Jake'i geride bırak Hailie. Onu ben halledeceğim. Dizlerin nasıl?
"Hiçbir şey halletmeyeceksin" dedi başını kaldırarak.
- Nick ben bunları tekrar yaşayamam. Artık kafayı yemek üzereyim. Hangi problemime ağlamam gerektiğini şaşırıyorum artık.
Aniden gelen sinir bozulmasıyla ikimiz de gülmeye başlamıştık.
- Benim için ağlamak zorunda kalmayacaksın Hailie. Çünkü ben şu güzel yüzünü bir dakika bile çıkarmayacağım aklımdan.
Elimi çektim belinden. Yüzünde gezdirmeye başladım avucumu.
Gülümsedi, bu gülümsemeyi görmeyeli seneler olmuş gibi gelmişti bana. Hayranlıkla izledim gamzelerini.
- Annene yoğunlaşacağız. Hastaneye götüreceğiz, yalnız hissettirmeyeceğiz ve destek olacağız ona.
Tebessümü yok olmuştu yüzünden. "Ben onunla nasıl hastaneye gideceğim Nick?"
Durgun ve titrek bir ses tonuyla devam etti.
"Ben onu hastane de görmeye nasıl alışacağım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?