12. Bölüm | Yüzleşme

2.9K 107 13
                                    

Hailie

Elini yavaşça çekti ağzımdan. Teyzemin ayak seslerinden, Nick'in o soğuk gözlerini üzerimden bir an olsun ayırmamasından dolayı kitlenip kalmıştım sanki. Ne yapacaktım?

Nick kulağıma daha da yaklaşıp, sertçe tekrarladı dediklerini.

- Beni duyuyor musun!? Odandan çık Hailie. Teyzene bir şey olmadığını söyle.

Tamam, artık korkuyordum. Gözü dönmüş gibiydi, buraya neden geldiğinin garantisini veremiyordum kendime. Derin bir nefes aldım.

Kapıyı itekleyip çıktım odadan. Teyzem kapının hemen önündeydi. Tam da içeri girmek üzeydi görünüşe göre. "Hailie?"

"Hım?" Sakin davranmaya çalışıyor, şüphe çekmemek için her şeyi deniyordum. En çok şüpheyi de bu çekiyordu aslında.

- Sana sesleniyorum neden cevap vermiyorsun? Çığlık seslerini duyduğumda bir şey olduğunu sandım.

Aklıma ilk gelen yalanı söylemeye karar verdim hemen. "Arı."

- Perdemde kocaman bir arı gördüm teyze. Özür dilerim, korkutmak istememiştim.

İçeri doğru yeltenerek, "Çıkarmana yardım edeyim" dedi. Son anda durdurdum onu.

- Gerek kalmadı. Balkondan çıktı zaten. Sanırım biraz uyuyacağım ben.

- Pekala, ben de duşa giriyorum. Akşam evde olmayacağım. Uyanırsan, ve hâlâ dönmemiş olursam dolapta makarna var.

Kapının aralığından görünen balkonumu işaret etti.

- Uyumadan önce balkon kapısını kapatmayı unutma.

"Sen nereye gidiyorsun?" Diye atladım hemen. Yüzünde saklayamadığı bir gülümseme oluştu.

- Betty'le bara gideceğiz. Beni biriyle tanıştırmak istiyor.

Ben de gülümsedim. Onun tekrar biri için heyecanlandığını görmek, benim için paha biçilemezdi. "İyi eğlen olur mu? Seni seviyorum."

Bana göz kırptıktan sonra koridoru ilerledi. Onun banyoya girdiğinden emin olduğum anda, odama döndüm, kapıyı kapattım hızlıca. Nick, gardrobuma yaslanmış, kollarını göğüsünde birleştirmişti.

- Burada ne arıyorsun!? Seninle yeterince açık konuştuğumu düşünmüştüm.

O, yerinden kıpırdamıyordu. Ben ise odamı turluyordum sinirden. Gözleriyle takip ediyordu beni.

- Teyzeme haber vermediğim için çok şanslısın! Git burdan.

Cevap vermiyordu. Yapacağım her hareketi önceden görebiliyordu sanki. "Bak eğer burdan gitmezsen teyzeme sesleneceğim!"

"Hayır, seslenmeyeceksin" dedi soğukkanlılıkla. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.

- Nick beni zorlama!

Deliye dönüyordum sinirden. Hele de onun karşımda sakinliğini koruması daha da çığrından çıkarıyordu beni.

- Seslenmeyeceksin, çünkü burda olmamı sen de istiyorsun Hailie.

Sırtını gardrobumdan ayırarak bana doğru yürümeye başladı. Sakin ve yavaş adımlar atıyordu.

- Beni dinle! Hâlâ burada olmanı istediğimi mi sanıyorsun sen? Emin ol bu istediğim son şey.

Cevap vermeden yaklaşıyordu bana. Ben ise geri gidiyordum.

-Nick, artık beni ilgilendirmiyorsun. Seninle ilgili hiçbir şey beni ilgilendirmiyor!

En sonunda cama çarptım sırtımı. Kaçacak yerim kalmamıştı. Elinin tersini yüzümde gezdirmeye başladığı anda, sertçe çevirdim başımı.

- Aklında olmamdan nefret ediyorsun değil mi Hailie? Ama bir türlü de son veremiyorsun, çıkmıyorum aklından.

Yaşadığım her şeyi anlatıyordu bana. Hem de benden de hakim bir biçimde.

- Bunları nasıl biliyorum duymak ister misin? Ben de öyleyim çünkü Hailie. Seni ilk gördüğümden beri, aklımdan çıkman için çabalıyorum ben.

Konuştukça ses tonu artıyordu.

- Kat ve kat daha fazla yaşıyorum bu duyguyu. Yanımda olduğunda bile gidebilme ihtimalini düşünüp kafayı yiyorum. Çok kötüyüm, sandığından da kötüyüm ben.

Gözleri dolmuştu. Dayanamıyordum onu bu halde görmeye. Ellerimle sildim gözyaşlarını.

Aniden beni kendine çekti. Sımsıkı sarılıyor, boynuma gömüyordu başını. Afallamıştım, nasıl karşılık vereceğimi bilemedim o an. Ellerim birkaç saniyeliğine havada kalmıştı.

Ben de ona karşılık verdim. Kokusunu hissetmek, ona tekrar sarılabilmek tüm sinirimi unutturuyordu sanki.

Ayrıldı benden, gözleri ıslaklıkla daha da parlıyor, Beni savunmasız hale getiriyordu. "Hailie, sana her şeyi anlatacağım. Gördüklerini, Scarlet'ı..."

Devam etmesini beklemedim, böldüm lafını.

- Ben dinlemek istemiyorum Nick.

Az önceki sinirimden eser kalmamıştı. Bu sakinliğim, kendimi bile şaşırtıyordu resmen.

"Hailie lütfen!" Diye tekrarlıyor, bana bir açıklama yapmaya uğraşıyordu.

- Onların ne olduğunu bilmek istemiyorum ben. Çünkü bana zarar veriyor, senin yanında olmak bile şimdiden yıpratıyor beni.

Tepkisizce dinliyordu beni. Hiç görmediğim kadar üzgündü ifadesi.

- Denedim, gerçekten istedim seninle olmayı. Ama benim kendimi yıpratmama sebep oluyor. Seni çözmeye çalışmak, söylediklerinin doğruluğunu sorgulamak ve seni kendimden de fazla önemsemek beni şimdiden yıpratıyor Nick.

Son sözlerimi söylerken sesim titriyordu. O ise "Açıklama yapmama izin ver" dedi. Gözleri doluyordu tekrar.

- Bana bir açıklama yapmak zorunda değilsin.

Yere eğdi bakışlarını. Yutkundu, sonra da aşağı yukarı salladı başını. Bir şeyler söylemesini bekliyordum, belki de fotoğrafları açıklamasını. Ama hiçbir şey söylemeden balkon camından çıkıp gitti.

O odamdan çıktığı anda dolan gözlerimi sildim. Direniyordum ağlamamak için. Olması gereken buydu, bunu ikimiz de biliyorduk.

KilitleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin