41. Bölüm | Takıntı

1.5K 54 11
                                    

Nick

Hışımla daldım odaya. Duvarı yumrukluyor, Jenna'ya duyurmaya çalışıyordu sesini. Tek yapabildiği bu muydu gerçekten? Böyle mi kurtulacağını sanıyordu benden?

Sinirimi yatıştırmaya çalışıyor, kendimi dizginliyordum elimden geldiğince. Ona yükselttiğim ses tonum bile günlerce suçlanmama neden oluyordu.

"Hailie?"

Yavaş adımlarla yanına yürüyor, sakince sesleniyordum ona. Bir anda duraksayıp yüzüme baktı, daha şiddetli yumruklamaya başladı duvarı.

"Yardım edin, kimse yok mu!? Biri bana yardım etsin!"

Derin bir nefes aldım sabır dileyerek. Ben yaklaştıkça, uzanabildiği kadar yatağın diğer ucuna kayıyordu. Kedi fare oyununu oynuyorduk adeta.

Sertçe omuzlarından tuttuğumda, nihayet kesti bağırmayı. Yardım çığlıklarının yerini özürler ve yalvarışlar alıyordu.

- Nick bırak gideyim. Olanlardan kimseye bahsetmeyeceğime söz veriyorum. Çıkar beni lütfen.

Elimi saçlarına attığımda, sesini duyurmak için epey uğraştığını anladım. Debelenmekten terlemişti. Gözlerinin maviliğinden çok, kırmızlığı dikkat çekiyordu artık.

Yatağın bir kenarına oturup okşamaya başladım başını. Onu sadece izlemek bile gözlerimin dolmasına yetiyordu.

- Olmuyor değil mi? Seni sevdiğimi fark etmiyorsun bile.

Bana dair hissettiği her şeyi kaybetmişti, kördü o. Hemde onu ne kadar istediğimi göremeyecek kadar.

"Bu sevgi değil" dedi gözyaşlarını silerken. Çatık kaşlarımla suratına baktım. Yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de inkâr ediyordu sevgimi.

"Ya ne?"

Başını iki yana sallayarak "Takıntı" dedi.

- Nick takıntı bu. Beni gerçekten sevseydin mutluluğumu önemserdin...

Konuştuğu her saniye kendimi tutmakta zorlanıyordum. O ise soluklanmadan lafını bitiremeyecek kadar güçsüz bir haldeydi.

- Beni zorla tutuyorsun! Ailemden haber almama bile izin vermiyorsun sen.

Bileklerini uzattı halat izlerini göstermek için.

- Annemin durumunu bilmiyorum, bir köpek gibi bağlıyım gün boyu. Sevgi anlayışın bu mu? Birini evcil hayvana çevirdiğinde, ona olan sevgini kanıtlamış mı oluyorsun?

"Kes sesini" dedim bakışlarımı kaçırırken. Bir anda durgunlaştı, tedirginlikle çattı kaşlarını.

"Ya da öldürdüğünde."

"Kes sesini!"

Bu sefer kendimi tutamamış, tokat atmıştım ona. Elim titriyor, yaptığım şeyin şokunu atlatmaya çalışıyordum hâlâ.

Hailie, sen bana ne yaptırıyordun?

Ayağa kalktığım gibi kollarımı başımda birleştirdim. Odanın içinde yürümeye başladım sarsak adımlarla.

Ona vurmuştum, canını yakmıştım ben.

Yere çöktüm, bacaklarına başımı yaslayıp af dilemeye başladım çaresizce. Avucum karıncalanıyor, ona yaşattığımın kat ve kat fazlasını hissetmek istiyordum bedenimde.

- Hailie, affet beni. Sana susmanı söyledim, özür dilerim.

Konuştukça daha da titriyordu sesim. Yine her şeyi mahvetmiştim ben.

Başımı gömdüm dizlerine. Tek duyduğum Hailie'nin ağlama sesleriydi.

Sonrasında ise kapı zili.

KilitleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin