Hailie
Siyah, askılı elbisemin üzerimde duruşuna son kez baktım aynadan. Ayağıma postal botlarımı geçirdim. Aynanın hemen yanındaki vestiyerden anahtarımı alıp, attım çantama. Sonra da evden çıktım. Nick, beni kapının önünde bekliyordu.
Arabaya atlayıp, Nick'i yanağından öptüm. Arkamı dönüp, selam verdim Lily'e. Yaptığım her hareket yersiz geliyordu bana. İkisi de o kadar üzgün görünüyordu ki, nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum adeta.
Nick hiç konuşmadan direksiyonu sallıyor, Lily ise gözlerini cama dikmiş yolu seyrediyordu.
Araba kırmızı ışıkta durduğunda, Nick'e yaklaşıp yüzüne dokundum elimle. Avucumu öptü. Bana mutsuzluğunu belli etmemeye çalışıyor, ama saklayamıyordu bunu. İçimden geçirdiğim tek şey, onu tekrar neşeli görmek istediğimdi.
Nick, benzin almak için bir petrol ofisinin önünde durduğunda, biraz yürümek amacıyla indim arabadan. Lily'de aynısını yaptı. Onu rahatlatmak istercesine önünde eğilip elini tuttum. Bilekliğim dikkatini çekmişti. "Çok güzelmiş."
"O zaman artık senin" derken, bir yandan da bilekliği kolumdan çıkarıyordum. O ise vermemem için ısrar ediyor, kabul etmiyordu bilekliğin onda kalmasını.
Lila, üzerinde gümüş yıldızları olan bir bileklikti bu. Teyzem hediye etmişti ve onu hep saklayacağıma söz vermiştim. Şimdi ise Lily'de kalmasını istiyordum bilekliğimin. Onu mutlu edeceğini düşünüyordum. Taktığımdan beri şans getirdiğine inanıyordum bana.
Teyzemin bana bu bilekliği hediye ettikten birkaç gün sonra Nick'le karşılaşmam da bunu destekliyordu.
- Lily, benim için anlamı yüksek bir bileklik bu. Sana çok yakışacak. Hiç çıkarma olur mu?
İtiraz edeceği sırada konuşmasına izin vermedim Lily'nin. "İtiraz yok. Sende kalacak bu."
Gülümseyerek boynuma atladı. "Teşekkür ederim Hailie" dedikten sonra sımsıkı sarıldı bana.
Bilekliği, bileğine geçirip, Lily'e göre ayarladım. Düşürmemesi için de sıkıladım ipini. Lily ise tekrar tekrar teşekkür ediyordu bana.
Nick'in yanımıza yaklaşmasıyla ayağa kalktım. "Hailie, biraz bakar mısın?" Dediğinde peşinden yürüdüm onun. O ise kaşıyla işaret ederek "Arabaya dön" dedi Lily'e.
"Bir sorun mu var?" Diye sorduğumda, sigarasını yakıyordu. Başını iki yana sallayarak cevap verdi sorduğum soruya.
- Seni burada olmak zorunda bıraktığım için özür dilerim.
İçine çektiği sigara dumanını üfledi. İtiraf etmeliyim çok seksi görünüyordu o anda. Üzgün olmadığı, ve Lily'den kendini sorumlu hissetmediği bir zaman diliminde olsaydık, onu çoktan öperdim.
- Nick neden bahsediyorsun sen? Zorunluluktan yanında değilim ben.
"Biliyorum" diyor, bir açıklama yapmaya çabalıyordu ama fırsat vermiyordum.
- Sürekli sen istediğin için yanındaymışım gibi davranmaktan vazgeç artık. Çünkü zorunluluk değil bu. Sana aşık olduğum için burdayım ben.
Belimden tutarak kendine çekti beni. Eliyle yüzümü kavrıyor, dudağımı öpüyordu.
Öpüşleri gittikçe derinleşiyor, geçen her saniye uyum sağlamakta zorlanıyordum. Yanımıza bir personelin yaklaştığını fark etmemle, geriye çektim kendimi. Yaşadığım utancı tarif bile edemiyordum.
"Efendim, fişinizi unuttunuz" derken elindeki fişi Nick'e uzatıyordu. Yaşadığım utançla gözlerimi devirip, arabaya doğru ilerledim.
Lily oturuyor, "Nick nerede?" Diye soruyordu bana. "Gelmek üzeredir" dedim saniyeler öncesini unutmaya çalışırken.
Nick arabaya bindi, bana bakıp sinsice gülerken kapıyı çekti kendine.
Sırıtarak, üzerini vurgulayarak tekrar etti. "Fişi unutmuşum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?